Uzunca bir süredir beklenen, Fazıl Say'ın Truva Sonatı ve İzmir Süiti Ankara prömiyerlerini yapacağı konserle ilgili merak sürüyordu. Fazıl'ın annesinin cenazesi sırasında telefonla taziye konuşması sırasında davet ettiği, biletleri aylar önce tükenen konsere Cumhurbaşkanı acaba gelecek miydi, yoksa son anda yoğun gündem nedeniyle mazeret mi bildirecekti?
Congressium'a biraz yaklaştığımda Cumhurbaşkanı'nın geleceğinin kesinleştiğini anladım. Konsere 1.5 saat zaman olmasına karşın, yoğun polis önlemleri hemen dikkati çekiyordu. Binanın asansöründe 2. kata çıkışlar iptal edilmiş, zemin katta alüminyum akordiyon barikatlar ve x-Ray cihazları kurulmuş, gelenler oraya yönlendiriliyordu. Doğrusu sivil görevliler güleryüzle ve dikkatle vazifelerini yapıyorlardı. Tüm metal eşyalarımı çıkarmıştım ama pantolon askımın tokası sinyal verince, fotoğraf makinamı çalıştırmamı istediler. Ben de birinin resmini çekip ikisine de gösterdim, bu arada şapkamı da isteyip içinde gizli bir nesne olmadığını görerek “Buyrun efendim, iyi konserler” dediler!
Üçbin kişilik salon tıklım tıklım doldu. Önden iki sıra Cumhurbaşakanı ve Külliye protokoluna ayrılmıştı. Erkence gelenlerden biri, Cumhurbaşkanının gündüz 2.5 saat görüştüğü Amerikalı Senatör Lindsey Graham'dı. Arkasına da bir tercüman hanım oturtulmuştu. Fazıl'ın sözlerini kırmızı türbanlı bu hanım senatöre tercüme etti.
Sahneyle birinci sıra arasındaki boşlukta birbirlerini selamlayıp sohbet edenler arasında bakın görebildiklerim kimlerdi: CB Yardımcısı Fuat Oktay, CB Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, konsere katılacağı bir gün önce basın bürosu tarafından açıklanan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Kültür ve Sanat Kurulu üyelerinden İskender Pala, Ümit Meriç, AKP sözcüsü Ömer Çelik, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Hanım'la salona sessizce girdi, herhangi bir anons yapılmadı. Ayağa kalkan ön sıradakilerin ellerini sıkıp yerine oturdu.
Fazıl Say, sahneye çıktığında salondan bir alkış koptu. Fazıl, önce Ankaralı müziksever dostlarını selamladı ardından “Sayın Cumhurbaşkanım, sayın bakanlar, sayın senatör” diye sıralayarak ağır konuklara hoşgeldiniz deyip piyano başına oturdu.
Konsere, basılı programda en sona konulmuş olan “Kara Toprak” ile başladı, iyi de yaptı. Böylece ağır konukların kulaklarına yabancı olmayan bir ezginin çeşitlemesini sunmuş oldu. Alkışların ardından Truva Sonatı için kısa söyleşiyi yapmak üzere Yekta Kopan sahneye çıktı. Böylece sonatla çıkış noktası ve hikayesiyle ilgili bilgiler sözlü olarak dinleyiciye sunulmuş oldu. Fazıl sonatın çalınmasının fiziki olarak güç-kuvvet gerektirdiğini vurguladı.
On bölümden oluşan 40 dakikalık Truva Sonatı'nın bölümleri, perdeye Mustafa Toygun Özdemir'in içeriği simgeleyen desenleriyle hazırlanmış bölümarası grafikleriyle yansıtıldı. Ama dinleyici, birkaç bölümün sonunda alkışı bastı. Bu bölümlerde alkışlayanlar arasında ön sıra da vardı. Seslendirme bittiğinde Cumhurbaşkanı ve eşi Fazıl'ı ayakta alkışladı, Fazıl da salonu her zamanki saygılı eğilişiyle selamladı.
Sırada İzmir Süiti vardı. Gene Yekta Kopan'la kısa söyleşiyle tanıtılan eserin üç bölümüyle ilgili Fazıl özellikle bilgi vererek Brahms, Chopin ve Rahmaninof'un “İzmir Marşı” olarak da adlandırılan “İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar” türküsünü kendi müziksel üsluplarıyla nasıl çalacaklarını hayal ederek bu bölümleri yazdığını anlattı. Körfez Dalgaları ile başlayıp Caz-Zeybek'le tamamladığı 18 dakikalık süit, bazı bölümleri dehşetengiz Truva Sonatı'ndan sonra kulakları yumuşattı ve dinleyicinin gökgürültüsünü andıran, içi ıslıklarla da bezeli tezahüratıyla karşılandı.
Fazıl'ın eserleri seslendirirken, üç değişik kamera ile çekilen görüntüsü arkadaki büyük perdeye yansıtıldı böylece herkes, piyanistin hareketlerini ve mimiklerini gördü. Doğrusu benim, bugüne kadar izlediğim konserlerindeki en yoğun mim-devinim gösterisi bu konserdeydi.
Fazıl, "Ankaralı hemşehrilerim, umarım sanatımı beğenmişsinizdir. Herkese teşekkürler. Sakin bir parça çalarak konseri bitirmek istiyorum. Kızımın doğumunda yaptığım Kumru isimli parça. Ona sevgiler yollayarak çalıyorum..." diyerek “ballade”ı bis olarak çaldı. Alkışa karşı selamını verip kulise yöneldiğinde, görevlilerce yolu kesildi ve sanırım Cumhurbaşkanının sahnede kendisine bir armağan sunacağı belirtildi. Fazıl sahneye dönerken, Cumhurbaşkanı da kenardaki merdivenlerden çıkarak sahneye geldi. El sıkarak Fazıl'ı kutlayan Cumhurbaşkanı bakın ne dedi:
"Sevgili Fazıl, gerçekten bizlere bu prömiyeri çok farklı takdim ettiler. Tabii şimdi Çanakkale eyvallah, İzmir eyvallah, ama şimdi Ankara, İstanbul lazım. Ve Ankara'yı Külliyedeki operada ( Muhtar toplantılarının düzenlendiği Millet Kongre Merkezi) yapalım. Diğerini de İstanbul'da Harbiye merkezde yapalım. O da güzel bir sunumla İstanbulluları ve Ankaralıları bir daha bir araya getirir.”
Ardından arkadaki görevlilerin elinden aldığı armağanı Fazıl'a sundu: “ Fakat arkadaşlarım bana bir sürpriz yaptılar. Tabii Aşık Veysel olunca aramışlar taramışlar "benim yarim kara topraktır" bunun plağını bulmuşlar. Şimdi ben de bu plağı sevgili Fazıl'a takdim ediyorum.” Bu iki cam arasına alınarak çerçevelenmiş, eski bir 78'lik plaktı.
Konser sonrası, biz dinleyiciler binadan tahliye olurken, Cumhurbaşkanı ve eşinin Fazıl'la on dakika kadar görüştüğünü öğrendim. Bilmem Fazıl, Cumhurbaşkanına çok beğenilen ve devlet orkestraları tarafından da seslendirilen bir “İstanbul Senfonisi” olduğunu, “Dört Şehir” başlıklı oda müziği eserinin bir bölümünün de Ankara için yazılmış olduğunu söyledi mi? En azından CD'lerini armağan etmesinde yarar var.
Şimdiye kadar Fazıl'ın Devlet ve tutumuyla ilgili söylemlerine, Devletin de değişik kurumlarıyla ona karşı adı konulmamış yasaklar uygulamaya kadar varan ters tutumuna bakınca, bu geceki manzara her iki tarafın da yararına oldu. Sanırım, herkes bundan sonraki tutumunu bu geceyi dikkate alarak ayarlayacaktır.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
18 OCAK 2019
Not: Bu bir izlenim yazısı oldu, eserlerle ilgili görüşlerimi daha sonra yazacağım.ŞK