Şimdiye kadar konservatuvarın Beytepe Yerleşkesi içinde yer alan, 1936'daki kuruluşundan bu yana üçüncü binasında pek çok konser, etkinlik izledim ama 20 Mayıs 2023 akşamki gibi bir kalabalık görmedim.
Park yerleri dolmuş, insanlar yol kenarındaki kaldırımlara bir tekerleklerini çıkartarak dizi dizi park ediyor. Binaya girildiğinde kapıdan itibaren ana avluda döner kuyruklarda insanlar bekliyor. Türbanlısı, başörtülüsü, saçı yapılısı, yeldirmelisi, mini eteklisi, yaşlısı genci, kapıların açılmasını bekliyor...
Peki, bu izdihamın, kalabalığın nedeni neydi? Kısaca yanıt; etkinliğin türü ve katılımcı sayısının çokluğu. Konservatuvarlarda âdettir, yıl sonu temsillerinde sahneye çıkan ya da varsa gençlik orkestrasında çalan her çocuğun ailesi çocuğunu, torununu izlemeye gelir.
TÜRKİYE'DE İLK KEZ
Bu etkinliğin ilk bölümü, Türkiye'de sanırım ilk kez uygulanan bir dayanışmaydı. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Anasanat Dalı , diğer Konservatuvarların bale birimleri ile ortaklaşa olarak 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı onuruna bir temsil düzenlemişti.
Prens İgor Poloveç Dansları başlıklı temsilin ilk bölümünde banttan çalınan müzikle HÜ. Ankara, MSGSÜ İstanbul, Akdeniz, Mersin, İzmir Dokuz Eylül Üniversiteleri devlet konservatuvarları bale bölümlerinin gönderdikleri ekiplerin kimi solo, kimi ikili, kimi dörtlü-beşli gösterileri yer aldı.
İkinci bölümde ise Hacettepe Senfoni Orkestrası şef Burak Tüzün yönetiminde sahne derinliğinde en arkada konuşlanmışken, canlı müzik eşliğinde Borodin'in Prens Igor Operası'nın alameti fârikası olan Poloveç Dansları ADK Bale Anasanat Dalı tarafından sergilendi. Yapıttaki koro partileri için de ADK'nın Ortaokul ve Lisans koroları görev aldı. El programından üşenmedim, saydım, ortaokul korosunda 61, lisans korosunda 47 isim yer alıyordu. Her biri için iki kişi izlemeye gelmiş olsa, buna bir de dansçıların yakınları eklendiğinde kalabalığı tahmin etmek mümkün olabilir.
Zaten, o koca salon hıncahınç doluydu, öyleki ADK Müdür Yardımcısı Cenk Güray, merdivenlere oturmuş olanlardan kibarca âcil geçiş gereksinimi için bir yol ayırmalarını rica etti.
BİNA YENİ, MİMARİ ANLAYIŞ EKSİK
O koskoca salon deyince, yeni bir konservatuvar binası için sanki sabote edermişcesine gibi yapılmış planlamayı hatırlatmakta yarar var. Gereksinim listesi toparlanmış ve bunun üzerine hazırlanmış bir proje var iken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi duruma müdahale edip, yeni bir proje yapması için otel ve konut projeleriyle tanınmış ama Külliye'nin de (Saray) mimarı olan Şefik Birkiye'yi görevlendirdi. Bu mimar, 1978 yılında Belçika'nın Fransızca konuşulan Valon bölgesindeki La Cambre Mimarlık Fakültesi’ni bitirmiş, önemli okullardan Louvain’den 1981’de şehir planlama alanında yüksek lisansını almış. 1979’da Belçika merkezli olan Vizzion Mimarlık şirketini kurmuş. Türkiye'de de pek çok konut-emlak alanında şirketin ortağı.
Bir konservatuvarın en önemli bölümleri çalgı ve orkestra eğitimi, şan-opera ve bale eğitimi... Demek ki yeni yapılmakta olan bir konservatuvar binasında yer alacak büyük ana salonun bu gereksinimlere yanıt vermesi lazım.
Ama gelin görün ki, sanki opera-şan yokmuş, bale bölümü yokmuş ve bunlar hiç temsil vermeyecekmiş gibi ana salonda, ABD'den Rusya'ya, Avrupa'dan Çin'e kadar bu temsillerde orkestranın yer alması için planlanıp uygulanan orkestra çukuru yok! Opera ve Bale için tasarlanmış çalışma salonları var ama bunların canlı orkestra eşliğinde izleyici huzurunda temsil verecekleri hiç düşünülmemiş.
Avrupa'da okumuş, orada çalışan bir mimarın en azından birkaç konservatuvar, opera bale binasına girip çıkması, bakması gerekmez miydi? Ama binanın dış cephesi ve bazı ayrıntılarında Selçuklu tarzı uygulanmış. İyi, güzel de Selçuklu döneminde orkestra, opera, bale mi vardı?
Ayrıca ihale kime verildiyse, işçilik, uygulama da kötü. Tuvaletlerdeki duvara döşenen seramiklerin derzleri çoktan dökülmeye başlamış, pisuvarlar kirli, butonları çalışmıyor.
Üstelik ana salon sahnesindeki ses yansıtıcı paneller yerinden koparak düştü, şans eseri altında orkestra yoktu ve yaralanma, can kaybı olmadan atlatıldı bu kaza. Müteahhit işçilik hatasını kabul etmedi, yeniden ihale yapıldı, ders yılı kapanınca salondaki sahnenin tavanına yenilenen yansıtıcılar yeniden monte edilecek. Umarım dinleyici bölümündeki tavan kaplamasından da zaman içinde kopan, düşen parçalar olmaz!
NASIL YERLEŞEBİLDİLER?
İşte orkestra çukuru olmayan salonda, böylesine orkestra, koro ve baleyi içeren temsili yapabilmek bir sorun. Çareyi orkestrayı sahne derinliğinin en arkasına almakta buldular, ki dansçılara yeterli hareket alanı kalsın.. Peki ya koro? Koronun birini dinleyici koltukları ile sahne arasına yığılmış, diğer bölümünü de dinleyici koltukları yanındaki boşluğa yerleşmiş olarak gördük.
Dolayisiyle dinleyici ile içiçe olan koronun sesi daha iyi duyuldu, taa sahne derinliğinin dibine yerleştirilmiş orkestranın sesi de duyulsun diye forte çalmalarına rağmen yeterli gürlükte dinleyiciye ulaşamadı. Bahse girerim ki, orkestrayı yöneten şef de icra sırasında dinleyici bölümündeki koroyu duyamamıştır. Gene de iyi çalışılmış olmalı ki, koro girişlerinde bir aksama olmadı. Belki de koro şefleri Atilla Çağdaş Değer ile Çiğdem Aytepe yardımcı olmuşlardır ama o kalabalıkta göremedim doğrusu..
ATATÜRK'E BÜYÜK SEVGİ
Şimdi dönelim en başa. Açılış sırasında ADK Müdürü Metin Munzur, hazırladığı konuşmasını okudu, Cumhuriyet'in ilk konservatuvarının günümüzdeki müdürünün durması gereken yere yakışır bir konuşmaydı, Atatürk'ü telaffuz ettiği zaman büyük bir alkış yükseldi. Munzur'un konuşmasından, bu konservatuvarların bale bölümlerinin bir araya geldiği temsillerin her yıl tekrarlanabileceği sonucunu çıkardık. Doğrusu çok iyi olur, hem her konservatuvarın bale bölümü kendi düzeyini görür, diğerleriyle karşılaştırır, daha ileri gidebilmek için motive olur.
BEŞ KENTİN BALE ÖĞRENCİLERİ
Temsilin ilk bölümünde sahneyi önce evsahibi ADK'nın balesi aldı ve Ludwig Minkus'un (1826 – 1917) ünlü Don Kişot balesinin Rüya sahnesini Marius Petipa'nın (1818-1910) koreografisiyle sahnelediler.
Sadece kızların dans ettiği bu bölüm göz okşadı. Toplu danslar, dizilişler, hizalar yerli yerindeydi. Üç solist dansçı Duru ve Doğa Usta ile İkbal Karaibrahimoğlu, tüm standart bale hareket ve adımlarında başarılı bir görüntü verdiler.
MSGSÜ-İstanbul DK İzmir Dokuz Eylül DK-Ada Özdirek
Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale öğrencileri
Akdeniz Üniversitesi Antalya DK Bale öğrencileri
İstanbul, Antalya, Mersin ve İzmir Dokuz Eylül konservatuvarlarının az kadrolu sahne sunumlarında , gene Minkus-Petipa ikisinin müzik ve koreografisiyle Paquita varyasyonu sunan İzmir'den Ada Özdirek bale gerekliliklerini düzeyli ve estetik biçimde sergiledi.
ANKARA'NIN FARKI
Temsilin ilk bölümü, gene Ankara'nın iki gösterisiyle tamamlandı. Önce Devrimnaz Ermiş - Bartucan Şimşir ikilisini Petipa'nın P. Iliç Çaykovski müziğiyle Mavi Kuş koreografisinde izledik. İkili dansları ve tek varyasyonları mükemmeldi. Özellikle henüz 15 yaşında olan Bartucan Şimşir uygun fiziği ve konsantrasyonuyla dikkat çekiciydi. İkili dansta, partnerini gerek tutuş, gerek kaldıraçlarda profesyonel bir görüntü sergiledi.
Bu şevk ve çalışma ile devam ederse, bir süre sonra kendisini tüm perdeleriyle sergilenen balelerin başbaleti olarak görebiliriz.
Ankara'nın son sunuşu ise Charlie Chaplin'den ünlü City Light (Şehir Işıkları) müziğiyle, okulun yabancı uzmanlarından Talant Osmonov'un koreografisiyle Duru Usta - Hasan Demir Yüksel ikilisi yaptı. Sempatik koreografide iki genç dansçı da göz doldurdu.
Temsilin ikinci perdesinde ADK'nın neredeyse tüm sınıflarındaki öğrencilerin koro, bale ve HSO'ya takviye olarak orkestrada görev aldıkları Poloveç Dansları'nı izledik.
Doğrusu, salondaki mimarî eksiklerden kaynaklanan handikaplara karşın, mükemmel bir çalışma karşımızdaydı. Rus besteci Aleksander Borodin'in (1833 – 1887) müziğine Michel Fokine'nin özgün koreografisini Talant Osmonov ile Gülsim Sadybakasova sahneye koymuşlardı.
Koreografinin gereği, erkeklerin daha atletik hareketler yapması gerekiyordu. Yaptılar da... Ancak biraz hiza sorunu yaşadılar. Bu anlamda kızlar, gerek kendi Harem sahnelerinde, gerekse diğer toplu danslarda erkeklere göre daha iyi bir görüntü verdiler.
Doğrusu şimdiye kadar ADK'nın bale bölümü kendisini topluluk önünde yeterince sergileyememişti ya da biz farkına varamamıştık. Ama bu temsil, bale bölümünde iyi bir eğitim, kumaşı yeterli çocuklar olduğunu ve aralarında parlamaya hazır yıldızcıklar olduğunu gösterdi.
Bale Anasanat Dalı Başkanı Sanatçı öğretim elemanı Özlem Mert ve modern dans sanat dalı başkanı öğretim görevlisi İnan Mert'i kutlamak gerek.
Temsilin sonunda selam için yabancı uzmanlar da sahneye çıktı: Arka sıramda oturanların aralarında “Bunlar Japon mu?” diye konuştuğunu duydum. Aysulu Tokombayeva, Kasımbek Tynybekov, Gülsim Sadybakasova, Talant Osmonov ve Dzhamila Maasieva. Adlarına bakarak Kırgızistan uyruklu olduklarını tahmin ettiğim bu ekibin görevlendirilmiş olması da, Konservatuvarın güç koşullarda sağladığı bir başarı olmalı.
Baktım, cep telefonuyla görüntü alanlar arasında müdür Metin Munzur da vardı.Hacettepe Üniversitesi'nin Rektör Yardımcısı Ahmet Sarper de en önde temsili izleyenler arasındaydı. Keşke Rektör Mehmet Cahit Güran da gelip bu temsile ve salona tanıklık etseydi, diye geçirdim içimden.. En azından gelecek dönem için Konservatuvara desteğini artıracak bir etki yaratırdı..
Temsil sonrası sahne üstü: Dinleyici salonu boşşaltmış ama çocukların çoğu halen sahnede..
Bu kapsamlı temsilin hazırlanmasında emeği geçen herkesi kutluyorum. Umuyorum, Türkiye'nin koşulları, Üniversitenin durumu elverişli olur ve önümüzdeki yıllarda da benzeri etkinlikler yapılabilir.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
21 Mayıs 2023, Ankara
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan