Anlaşılan, CSO Yeni Konser Salonu 3 Aralık Açılış Galası, daha çok yankı yapacak. 3 Aralık gecesi, otomobilimin vale şirketinin elemanlarınca bırakıldığı Adliye Otoparkı'ndan getirilmesinin, önlemler ve trafik nedeniyle hayli gecikmesi nedeniyle binanın önünde kurulu giriş çadırında hayli bekledikten sonra en geç çıkanlardan biri oldum. 700 arabadan fazlasını alan otoparkın niye kullanılmadığı sorusuna cevap bulamadım. İzlenimlerimi yazıp fotoğraflarla uğraşıp yazımı yayımladığımda saat geceyarısını çoktan geçmişti. Bu sabah ise yazımda belirttiğim yapının proje müellifi mimarlarıyla ilgili bilgiye dair, gün boyu epey gelişme olduğunu öğrendim. Çünkü Mimarlar Odası Ankara Şubesi, açılışa davet edilmeyen mimarlar için devreye girmiş ve bakın neler olmuş. Önce proje müellifi olan 28 senedir bu işle uğraşan Uygur Mimarlık bir twit atarak, 4 Aralık'ta biletli dinleyiciye verilecek konsere bilet aldıklarını ve yılların heyecanını bu şekilde yaşayacaklarını bildirmiş!
Bunu gören Mimarlar Odası, mimarların çağrılmadığını algılayarak devreye girmiş. Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin bildirisini dikkatle okuyalım:
“ 1992 yılında Mimari proje yarışması ile elde edilen Atatürk Kültür Merkezi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu ve Koro Çalışmaları binaları bugün (3 Aralık 2020) açılıyor. Ankara’nın kültürel olarak çok önemli bir mekâna kavuşuyor olması mutluluk verici. Ancak Anıtkabir ile Ankara Kalesi’ni birbirine bağlayan aksın tam orta yerinde konumlanan tasarımları ile birincilik ödülüne layık görülen meslektaşlarımız Semra Uygur ve Özcan Uygur’un 28 yıllık emekleri ve birikimleri ile şekillenen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nun açılışına davet edilmemeleri sosyal medya ortamına yansımıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Kalemi ile yapılan görüşmede bir yanlışlık olduğu ifade edilerek, mimar meslektaşlarımızın daha sonra davet edildiği tekrar sosyal medya üzerinden yayınlanmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri (kastedilen Özel Kalem Müdürü'dür) tarafından bu yanlış anlaşılmaya dair yine sosyal medyada yapılan paylaşımların dili ise ülkemizde yoğunlukla karşılaştığımız “Kadının Adı Yok” dedirten yaklaşıma bir yenisini eklemiştir. Yapının müellifi olarak yaklaşık 30 yıldır CSO binalarına emek vermiş kadın meslektaşımızın Bakanlık yetkilileri tarafından müellif olarak değil de, “değerli eşleri” şeklinde tanımlanması kabul edilebilir değildir.
Türkiye’nin ve Ankaralıların uzun yıllardır beklediği ve kültürel bir mekân olarak çok önemli işlev görecek bu yapının, her yanıyla çağdaş Türkiye’nin yüzü olarak yola çıkması gereklidir. Bu kapsamda, öncelikli davetliler arasında, mimar müellifleri, yarışma jürisinde görev alanlar ve bu süreçte büyük katkıları olan Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve mimarlık örgütlerinin davet edilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğine önem verilmesi kültüre ve nezaket kurallarına göre yapılması gerekendi.
Anıtlar ve anıtsal yapılar eser sahipleri ile birlikte hatırlanır, uygulamadaki nezaketsizlik ise yönetenlerle birlikte hatırlanacaktır. Bir kez daha bu anıtsal eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen mimarlar Semra Uygur ve Özcan Uygur’a teşekkür ederken, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine ilerleyebilmesi için kadının adını her yerde öne çıkartarak daha çok mücadele etmemiz gerekliliğini kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu”
Bildiride ifade edilenlerin altına imzamı atarım. Hattâ eksik, tıpkı dün geceki yazımdaki eksiklik gibi... Örneğin 92 kişilik orkestranın dün geceki konserde çalmayan hiçbir üyesini salonda davetli olarak göremedim. Pekala onlardan kısıtlı olmayanlar ve arzu edenler de testlerini yaptırıp, aynı mesafeli oturum düzeninde bu “tarihî” açılışta hazır bulunabilirlerdi. Yeni salon esas onların salonu değil mi?
Ayrıca madem burası yeni bir “sanat merkezi” olarak nitelendiriliyor, Sayın Cumhurbaşkanı bu binada opera, bale, yabancı müzik topluluklarının da salgın sonrası konser-temsil yapacağını söylüyorsa, pekala bu kurumların da ilgili yönetici ve temsilcileri, Ankara'nın önde gelen sanat insanları davetliler arasında olabilirdi. Salgın nedeniyle kısıtlılık uygulandığı, yeterli ve geçerli mazeret olmamalı, çünkü Cumhurbaşkanlığının davetlileri ile yabancı büyükelçiler, orta blokta sadece aralarında birer koltuk boş bırakılarak oturtulmuşlardı. Balkonlar, yan parterler hep boştu. Zaten davet edilselerdi bile, sanırım bir kısmı teşekkür etmekle yetineceklerdi.
Neyse ki, Bakanlık özel kalem müdürlüğü bu gelişmelerden sonra devreye girmiş, öğleden hemen sonra araba gönderip mimarları aldırıp Saray'daki sağlık merkezinde testlerinin yapılmasını sağlamış, onlar da böylece son dakikada 28 yıllık emeklerinin uygulanmış halini görme fırsatına sahip olabilmişler!
Bu sabah, yani 4 Aralık 2020 sabahı hesapları kolaçan ederken, Kültür ve Turizm Bakanı'nın paylaştığı fotoğrafı ve mesajını gördüm, şöyle diyor, yapılan eksikliği ve hatayı onarmaya çalışıyordu belli ki:
“Dünya standartlarında bir eser olan ve teknolojiyi zarafetle birleştiren bir anlayışla projelendirilen CSO Yeni Konser Salonunun proje müellifi olan mimarları Sayın Özcan ve Semra Uygur ile yüklenici firma sahibi Sayın Behçet Çağlar'a gönülden teşekkür ediyorum.”
Bu da, gecikmiş de olsa, bir jesttir, kendisini olgun davanışından dolayı kutlarım. Ama buradaki “isim sırası” gene dikkatimi çekti, erkeğin adı önde, kadınınki arkada! Uygur Mimarlık imza sırasını kontrol ettim, projelerde de, kamuoyuna duyurularında da kadının adı önde, olması gerektiği gibi!
Kimsenin günahını almak istemem, bu mesajları kendileri bizzat mı yazar, yoksa ekipleri mi yazar, onların adına hesaplarından paylaşır, bilemem.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
4 Aralık 2020, Ankara
Önceki İlgili Yazılar: