Artık öyle umutsuzluğa kapılmıştık ki, birbirimize “Acaba bittiğini görmeye ömrümüz vefa edecek mi?” diye soruyorduk. Bir proje ortaya çıkmış, bir temel atılmıştı ama bir arpa boyu yol alınamıyor, temel çukuru içi su dolu kurbağa üretim merkezine dönmüş, öylece duruyordu. Çünkü bütçelerde gerekli ödenek ayrılmıyordu. Bırakın ömrümüzün vefa göstermesini, resmen psikolojik anlamda cefa çektik!
Temel atıldığında daha elinizde tuttuğunuz 17 yaşındaki Andante Dergisi yayıma başlamamıştı. Yıl 1997, günlerden 21 Aralık'tı. Temeli Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel (1924-2015) atarken, “Saat 21.00 de uyuyan Türkiye istemiyorum. Ayakkabımı satar, yine bu salonu yaparım” diyordu.
Aslında temeli atılan bir “salon” değil, 4 bloktan oluşan koskoca bir merkez idi. Biz kısaca CSO Binası diye nitelendiriyorduk ama resmî adı “CSO Konser Salonu ve Koro Çalışma Binaları Projesi” idi.
Ve, galiba ömrümüz vefa ediyor. Beklenmedik bir aksaklık olmazsa, CSO'nun yeni binası 29 Ekim 2020'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmî protokol töreni ve bir konserle açılacak.
28 yıl önceki maket
28 YILLIK BIR ÖYKÜ
Fazla ayrıntıya girmeden öyküyü özetleyeyim. CSO'nun yeni bir binaya gereksinimini bizzat yaşayarak saptayan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dı. Çünkü bir konsere gelişinde kalabalıktan bir türlü salona girememişti!
Özal'ın , kulağına bir çokbilmiş zat tarafından fıslanan “en iyi akustikli salon Leipzig'deki Gewandhaus'dur” önerisini benimseyip “aynısının yapılması”nı istemesi işleri karıştırmış, yaptırılan 3 projeden biri seçilse de, Mimarlar Odası'nın “ulusal yarışma açılması” önerisi kabul edilmek zorunda kalınmıştı. 47 Projenin katıldığı ve 1992'de, yâni bundan 28 yıl önce sonuçlanan yarışmanın jürisinin bugün bazıları hayatta olmayan üyeleri Doğan Tekeli (Başkan), Nejat Ersin, Orhan Dinç, Doruk Pamir, Nuran Ünsal, İlhami Ural ve Ali Tarzbaşı’ydı. Danışman jüri üyeleri ise, CSO'nun o zamanki 1. Şefi Gürer Aykal ile orkestraca seçilmiş Müdürü H. Hüseyin Akbulut'tu. Yarışmayı ODTÜ mezunu mimarlar Semra ve Özcan Uygur’un projesi kazanmıştı, çocukları o zaman 2 yaşındaydı! Sonra bir çocukları daha oldu, günümüzde ikisi de meslek sahibi!
1993'de mimarlarla sözleşme imzalanarak proje çizim çalışmalarına başladı. Otopark binası, koro binası, CSO sanatçı çalışma ve prova bölümlerinin bulunduğu bina, fuayeye açılan 2000 ve 500 kişilik iki salon! Üstü cam olarak tasarlanan fuaye, Ankara Kalesi ve Anıtkabir arasındaki çizgi üzerindeydi. 1995'de inşaatın ihalesi yapıldı, ama sadece kapalı otopark ile koro bölümünün! 1997'de 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, balonları uçurarak temeli attı.
Bu arada projeyi yaptıran Bayındırlık Bakanlığı “ben bulacağım” dediği akustikçiyi ancak projelerin bitimine yakın bulabildi. Prof. Fasold'un başında bulunduğu Alman Akustik Enstitüsü'ne 500 bin Mark ödenecekti (daha Avro'ya geçilmemişti!) Prof. Fasold akustik hesaplarını ve maketleri yaptı ama Bakanlıkla ödemeler konusunda mahkemelik oldu, 300 bin Mark alacağını tahsil edememişti! Uluslararası tahkime gitti, davayı kazandı…
KURBAĞA ÜRETİM MERKEZİ
İnşaata her yıl düzenli ödenek ayrılmadığı için balon uçurularak atılan temellerin içine su doldu, orası bir kurbağa üretim merkezi haline geldi. Hükümetler geldi, geçti... Bakanlar, geldi geçti... Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi. Nice Kültür Bakanları hep açılış için bir sonraki yılın 29 Ekim'ini gösterdiler. Yıllar yılları kovaladı, Türkiye'de yönetim sistemi değişti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildi ve nihayetinde 2019'un sonbaharında CSO, yeni sezon açılışı protokol için Külliye sınırları içindeki Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılırken, derdini Cumhurbaşkanı'na doğrudan anlatma olanağı buldu. Cumhurbaşkanı da hemen yanıbaşındaki bakanlarına binanın açılışının 29 Ekim 2020'de yapılacak şekilde tamamlanması ve CSO'nun eksik kadrolarının çıkarılması talimatını verdi.
Siz bu satırları okurken, müteahhit firma binanın 2000 kişilik büyük salonunda son hızla çalışıyor. Türk sanat müziği ve halk müziği korolarına Bakanlıkça, Bayram sonrası taşınmaya başlamaları talimatı verildi. CSO ise, 6 Ağustos'ta başlayan ve en az üç hafta sürecek stajyer sanatçı alım sınavlarını tamamladıktan sonra kendisine ayrılmış olan bağımsız bloka taşınmaya başlayacak. Devlet Çoksesli Korosu da büyük olasılıkla CSO'nun boşalttığı eski konser salonuna taşınacak. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un AA aracılığıyla açıkladığı Cer Modern ve CSO'nun yeni ve eski binalarını içeren Kültür Adası'nın oluşumuna da böylece başlanmış olacak. Sanırım bu da yeni bir süreç olarak bir miktar zaman alacak. En azından, salonun orgu bile daha ısmarlanmadı. Bakanlık siparişi yurtdışında seçeceği firmaya resmen verdikten sonra, bunun imalatı ve montajı 2-3 yıl alabilir. Ne de olsa bir konser salonu orgu bu, inşaat yapmaya benzemiyor.
29 Ekim 2020'de Cumhurbaşkanı ve resmî protokolun katılacağı mesafeli açılışta, CSO'nun 1. Şefi Cemi'i Can Deliorman yönetiminde, Covid-19'a yakalanıp atlatarak antikor oluşturmuş olan piyanist ikizler Güher-Süher Pekinel'e - tıpkı geçtiğimiz sezon açılışında olduğu gibi- eşlik etmeleri bekleniyor. 30 Ekim'de de gene mesafeli bir düzende CSO'nun yeni sezon açılışını halka, kendi dinleyicisine yapması bekleniyor. Sonraki haftada da CSO, Ankara dinleyicisi için sürpriz bir program düzerlerse hiç şaşırmayacağım.
Şefik Kahramankaptan
Bu yazı Andante dergisinin Ağustos 2020 sayısında Başkentten Yansımalar sayfamda yayımlanmıştır.
---