Giuseppe Verdi'nin Aida operasının moda deyimle “son sürüm”ünü izlerken anılarım canlandı. Dile kolay, aradan çeyrek yüzyıl geçmiş. Vincenzo Grisostomi Travaglini, “Zefirelli”nin asistanı olarak ilk kez Türkiye'de... Gencecik, parlak bir rejisör. Antonio Pirolli de, genc, istikbal vaad eden bir orkestra şefi... Aida yıllarca Aspendos Festivali'nin açılış eseri oldu. Öyle ki Savaş Camgöz'ün yaptığı dekorları orada korumak için köylülerden bir depo kiralandı. Zafer resmigeçidinde sahneye çıkacak atlar askeriyeden sağlandı.
Travaglini'nin bu rejisi, yıllar yılı bir “klasik” haline geldi, çeyrek yüzyıl içinde değişik defalar sahnelendi. Sonuncusu ise 26. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali için yenilendi. Dekoru bu kez Özgür Usta hazırlamış, çoktan emekli olan Savaş Camgöz'e kostümler için Gürcan Kubilay da katılmıştı. Aspendos'ta, Radames'i genel müdür Murat Karahan'ın söylediği Eylül temsiline ve Ankara'ya dönmekte yolda olduğum 19 Ekim Congressium temsiline katılamamıştım. Kısmet, 5 Kasım'daki ikinci temsileymiş. Pirolli, Congressium'da dinleyicilerin arasından süzülüp şef kürsüsüne geçerken, ilk önce partisyondan, hemen ertesi sene ise ezberden yönettiği geldi aklıma. Dikkatlice baktım, bu kez önünde o dev gibi kalın partisyon vardı gene.
Bu temsilde Aida'yı soprano Nurdan Küçükekmekçi (Antalya), Radames'i tenor Efe Kışlalı (İstanbul), Amneris'i mezzosoprano Ezgi Karakaya (Ankara) söylüyordu. Temsilin yıldızları kadın sanatçılar oldu. Deneyimli soprano Nurdan Küçükekmekçi, tüm partilerinde yüksek tekniğini kullanarak, tizlerinde ve peslerde gayet başarılı bir seslendirme çıkardı. Duru, pürüzsüz ve gerekli volüme rahatça ulaştırdığı sesiyle dinleyiciyinin beğenisini kazandı.
Genç mezzosoprano Ezgi Karakaya da, rakibesi Aida ve sevdiği Radames ile düetlerinde ve terzetlerde, ses ve sahne anlamında rolünün hakkını verdi.
Tapınaktaki tek yakarışla üç saatlik operada kısaca yer alan Sacerdotessa'nın aryasında genç dramatik soprano Nihan İnan, etkileyiciydi. Çeyrek yüzyıl önce bu aryayı mükemmel söyleyen Oylun Erdayı'yı aratmadı. Baş erkek rolü Radames'te Efe Kışlalı, yeterli volümü yakalayamadı, pesleri de neredeyse hiç duyulmadı. Hayli kilolanmıştı, sahnede bir komutan gibi değildi.
Bu operadaki görkemin ve konunun gerektirdiği diğer yardımcı rollerde yer alanların hepsi, rollerinin gereğini yaptı. Aida'nın babası Amonasro'da bariton Gürhan Gürgen, iyi bir icra ve sağlam bir sahne ile olgunlaşma yolunda olduğunu gösterdi.
Vincenzo rejisinde ufak tefek bazı değişiklikler yapmıştı ama temel aynıydı. En önemli fark, son yıllarda, yakın arkadaşı Kamboç Prensi Ravivadhana Monipong Sisowath'ı (d. 1970) “tarihi araştırma” başlığıyla sahneye koyduğu oyunların kastına dahil etmiş olmasıydı.
Bu tür “büyük opera”lar için Congressium'un geniş sahnesi, aksiyonun daha iyi yansıtılmasına imkan sağlıyor. Orkestra için yapılan ses yükseltmenin de ilmini yavaş yavaş alıyorlar. Aida'daki Verdi müziğinde orkestradaki tüm ayrıntılar duyuldu, ses dengeleri de hayli iyi biçimde sağlandı. Pirolli ile orkestra, uyumunu ve ustalığını ortaya koydu. Koronun kulisten söylediği bölümlerde de ses yükseltme kullanıldı.
Türkçe metinlerle ilgili bir eleştirim var. Üstyazı yansıtmalarındaki metinler mutlaka gözden geçirilmeli. Örneğin “Habeşli” diye bir nitelendirme yoktur, bunun doğrusu “Habeş”tir. Nasıl Yunanlı, Türklü denilmiyorsa, Habeş'e de Habeşli denmez.
Çoğu yerde “Mısır Kralı” deniliyor, bazı yerlerde de “firavun”. Doğrusu firavundur, tüm Türkçe tarih kitaplarında da Mısır Firavunları olarak geçer. Kafa karıştırmanın âlemi yok.
Yansıtma yazılarda “prozodi” sorunu olmadığına göre, doğru ve temiz Türkçe kullanılması önemli.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
13 Kasım 2019, Ankara
Özgün temsil fotoğrafları: Şefik Kahramankaptan