Ayhan Baran'la ilk el sıkışmam, yanılmıyorsam 1967 sonbaharında o zamanlar İzmir Caddesi'nde bulunan Alman Kültür Merkezi'nde olmuştu. Tam bir “profondo” bas olan Baran, Alman Kültür'de verdiği resitalde piyano eşlikli olarak bas aryaları icra etmiş, bu arada Saygun'un düzenlediği “Mavilim”i de söylemişti. İstanbul ve Ankara'da değişik operalarda izlediğim ve dinlediğim Baran'ı , bu yüreğime işleyen “Mavilim” sonrası gidip özel olarak kutlamıştım.
Sonra yıllar yılları kovaladı, Ayhan Bey'i pek çok başarısı nedeniyle kaç kez kutladığımı, kaç opera sohbeti yaptığımızı doğrusu anımsamıyorum. Ama 2006'da Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası verildikten sonra, zorunlu bir mesaimiz olmuştu. Mütevazi bir insandı, madalyanın gereği hakkında bir kitap yazılıp armağan edileceği söylendiğinde, kısacık bir özgeçmiş yollamış, “Bunu basın yeter” demişti. Vakıf da, sorunu çözmekle beni görevlendirmişti.
Ayhan Beyle, İstanbul Operası'na yakın olsun diye oturduğu Taksim Gümüşsuyu'ndaki evinde günlerce nasıl çalıştığımız, sorularım karşısında bunaldıkça piyano başına geçip, “Dur bak , şu Çaykovski şarkısını dinle” diye kaçışları ve pek çok başka anı, Kocatepe Camii'nin avlusunda gözümün önünden film şeridi gibi geçip gidiverdi. “Bel Canto'nun Efsane Ustası” adını verdiğim kitap yayımlandıktan sonra okuyunca, “Bu kadar insanla nasıl konuştun? Dosdoğru benim romanımı yazmışsın” deyişini hiç unutmuyorum.
Türkiye’den yetişen uluslararası şan sanatçıları arasında erkek sesi olarak bir numaraydı Ayhan Baran (1929-2014)… Gelmiş geçmiş en önemli bas sesler olarak kabul edilen Şalyapin, Boris Christoff gibi isimlerle karşılaştırılıyordu…
Kral Philipp, Mephisto, Sarastro gibi unutulmaz rollerle Avrupa başkentlerinde ve Moskova’da hâlâ anımsanan Ayhan Baran, türkülerin operatik yorumuyla da kitlelerin sevgisini kazanmıştı. Barok repertuar ve klasik dönem liedlerindeki performansı, herkese şapka çıkarttırıyordu. Kimi piyano eşlikli liedlere, orkestra eşlik düzenlemelerini bizzat kendisi yapıyordu.
Mayasındaki sanat yeteneği sadece müzikle sınırlı değildi…Herkesin opera sanatçısı olarak tanıdığı Ayhan Baran, aynı zamanda bir ressam, heykeltraş, fotoğraf sanatçısı, mimari tasarımcıydı… Gerektiğinde de, kendi eşliğini en mükemmel biçimde yapacak düzeyde iyi bir piyanist…
“Cenaze sahibi” pozisyonunda iki kızından Işıl Baran vardı, Ayda'yı göremedim. Daha geceden Düzce civarındayken yolda olduklarını haberdar eden iki öğrencisi, gümüzün yetkin basları Gökhan Ürben İle Zafer Erdaş, camiye ilk gelenler arasındaydı. Ankara'daki 55. Sanat Yılı Konseri'nde (2006) kendisiyle düo yapan soprano Feryal Türkoğlu, DOB eski genel müdürlerinden Hasan Hüseyin Akbulut, genel müdür yardımcısı Şadi Erdoğan, bas Mehmet Yılmaz, Opsod Başkanı bariton Arda Aktar, Ankara Operası müdürü tenor Aykut Çınar, tenor Ünüşan Kuloğlu, soprano Reyhan Görbil, bariton Sedat Öztoprak, çellist Cüneyt Balkız, Samsun'un tenorlarından Barış Yanç, şef Naci Özgüç, rejisör Murat Atak görebildiğim sanatçılardan usumda kalanlar. Yoksa operadan hayli sima vardı. İstanbul'dan gelenler arasında İsmail Hakkı Aksu da yer alıyordu.
Genel Müdürlük kadrosu uhdesinde kalarak Bakanlık Müşavirliği ile görevlendirilen Rengim Gökmen cenazeye çelenk göndermişti. Yeni genel müdür Selman Ada ise bizzat geldi, namazda ön safta yer aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan “Devlet sanatçısı”nı uğurlamaya gelen kimse göremedim, belki gözümden kaçmıştır. SCAMV'nın çelengi vardı, vakfı temsilen İbrahim Barışık geldi cenazeye...
En üzgün kişi, en vefalı öğrencisi bas Gökhan Ürben'di. Uzun süre Türk bayrağına sarılı tabutunun başında saygı duruşunda bulundu, gözyaşı döktü, tabutu ilk omuzlayan da oydu. Kocatepe'den babası Eyüp Sabri Baran'ın haziresine defnedildiği Cebeci Asrî Mezarlığı'na alkışlarla uğurladık Ayhan Beyi... Cuma'dan çıkıp pankart açan, kimileri arapça yazılı yeşil ve siyah bayrak taşıyan Kültür Memur-Sen üyeleri ise musalla boşalınca, orada toplanıp Gazze'de ölenler için “temsili cenaze namazı” kıldılar. Hiçbiri de gelip Ayhan Beyin ardında saf tutmadı.
Işıklar içinde uyusun Ayhan Baran... TRT'nin yayımladığı çift CD'den oluşan albüm, sevenlerine güzel bir kalıttır. SCAMV Madalya Dizisi'nden çıkan “Bel Canto”nun Efsane Ustası” kitabının ekinde de 55. Yıl konserinden süzülmüş canlı kayıt bir CD bulunuyor.