Türkiye'de gitar, giderek yaygınlaşmasına karşın hak ettiği ilgiyi görüyor mu? Bu soruya gönül rahatlığıyla evet yanıtını vermek mümkün değil. Ama, duyarlıkların arttığını söyleyebiliriz. Klasik gitara öteden beri ilgi gösteren, kurslar açan, geçmişte gitar festivalleri düzenlemiş, önemli gitaristleri Türkiye'ye getirmiş kurumların başında SCAMV gelir. Bu yıl da 32. Uluslararası Müzik Festivali'nde duyarlılığını bir konseri klasik gitara ayırarak gösterdi. Konseri tek bir gitariste ayırmak yerine “Klasik Gitarın Genç Yıldızları” adı altında üç gitariste birden aynı konserde fırsat yaratıldı.
Peki bu üç gitarist o tanımlamayı hak ediyorlar mıydı? Hem de nasıl hak ettiklerini 11 Nisan akşamı verilen konserde gösterdiler.
Bahar Türker'i (d.1994) Bilkent'te Kağan Korad'ın öğrencisi olarak okuduğu yıllardan, küçüklüğünden beri tanırım ve izlerim. Şimdi lisans eğitimine Almanya'da Koblenz Gitar Akademisi’nde Goran Krivokapic ile devam ediyor. Kendisine ayrılan 20-25 dakikalık süreyi Bach'ın Lut Suiti'nin ilk iki bölümü, Paganini'nin 24. Kaprisi ve Barrios'un “ Choro da Saudade”sini seslendirerek kullandı. Bach Süit'in içinde yer alan fügdeki zor pozisyonları başarıyla alması, Paganini Kapris'deki güçlükleri süratiyle birlikte yenmesi Bahar'ın teknik açıdan ne denli ilerlediğini gösteriyordu. Cümlelemeleri temiz ve istikrarlıydı. Bahar gelecek vaad etmeyi sürdürüyor. Tınısı biraz daha renklenip parladığında, dış ülkelerdeki festivallerde kendini göstermeye başlayabilir.
Sinan Kurşun'u (d.1989) Rodrigo'nun gitar konçertosunu en iyi çalan Türk solist diye nitelendirenler var. konserde, kısa parçalarla bol çeşit seslendirerek süresini kullandı. Handel, Aguado, Granados ve Barios parçalarında Sinan, teknik ve müzikal bakımdan ulaştığı düzeyi sergiledi. Bende, kendisinden bir konçertoyu orkestralarımızdan birinin eşliğinde canlı olarak dinleme arzusu uyandırdı. Kurşun halen Yaşar Üniversitesi'nde sanatta yeterlilik çalışmasını sürdürürken İzmir'in sanat yaşamını da renklendiriyor.
Konserin ikinci yarısı “aslan payı” olarak, daha geçtiğimiz sonbaharda ödül koleksiyonuna “47. Michele Pittaluga Yarışması Birincilik Ödülü”nü de katan Eren Süalp'e ayrılmıştı.
Eren Süalp (d. 1987), klasik gitarın yaygınlaşması konusunda önemli katkısı olan Ahmet Kanneci'nin öğrencisi olarak başladığı öğrenimini, gene Kanneci'yle yüksek lisansını da tamamlayarak devam ettirdi. Konserde Türk bestecisi seçen tek gitarist oydu. Ertuğrul Bayraktar'ın Altı Anadolu Parçası'nı ( Ham Meyva/ Madımak / Naz Barı / Halay/ Odam Kireçtir / Süpürgesi Yoncadan) fevkalade temiz bir tını elde ederek seslendirdi. Sırada kendi bestesi “Raindrops / Yağmur Damlaları” vardı. Canlı olarak son bir yıl içinde ikinci kez dinlediğim parça, başka gitaristlerin de repertuarlarına girecek ve yaygınlaşabilecek nitelikte. Süalp, dinletisini Asinceo'nun “Collectici Intim / Gizli Koleksiyon” başlıklı beş bölümden oluşan eseriyle tamamladı. Onca ödülü nasıl kazandığını, nasıl hiç pis ses yapmadan gitar çalınabildiğini Bilkent Salonu'nda Festival dinleyicisine gösterdi. Süalp, 17-18-19 Nisan'da İtalya'da üç dinleti yapacak.
Süalp'in son birinciliğini elde ettiği Giuliani gitar konçertosunu seslendirirken izlemek isterseniz linki buraya veriyorum:
http://sanattanyansimalar.com/video-detay/eren-sualp-giulianni-gitar-koncertosu/25/
Konserin hazırlığında hem aktif çalıcılığı sürdüren, hem de gitar eğitiminin duayenleri arasına girmiş olan Kağan Korad, bir teknisyen gibi seslendirme techizatıyla bizzat ilgilendi. Gözler doğal olarak Süalp'in hocası Kanneci'yi ve Altı Anadolu Parçası'nın bestecisi Ertuğrul Bayraktar'ı aradı ama ikisi de yoktular.
Dinleti sonrası üç genç gitar yıldızı da memnundular, bizler de gençlerimizle kıvanarak ayrıldık salondan...
Konser sonrası Eren Süalp, Bahar Türker,
Sinan Kurşun ve Kağan Korad'la...