Özellikle ülke dışındaki konserlerinde, kendi bestecilerinin eserlerini seslendiren, onları tanıtan solistlere oldum olası sempati duyarım. Polonya, müzik alanında yetişmiş elemanlarından, özellikle de orkestra şeflerinden yararlandığımız bir ülkedir. Zengin piyanist kaynağından da zaman zaman solistler ülkemizi ziyaret etmiştir.
2014’de ilk kez gelen kemancı Marta Magdalena Lelek , Polonyalı olarak doğup, İngiliz vatandaşı olarak ölen Andrzej Panufnik’in (1914-1991) keman konçertosunu seslendirerek bizi kendine hayran bırakmıştı. Lelek’i Orkestra Akademik Başkent davet etmişti, şef Lior Schambadal’dı. İçimizden, keşke başka orkestralar da davet etse, bu sağlam kemancıyı tekrar dinleme olanağı bulsak diye geçirmiştik.
Lelek’i 13 Kasım 2015 akşamı yeniden dinleme fırsatı bulduk. Bu sağlam kemancıyı gene OAB davet etmişti, bu kez şef Orhun Orhon’du. Lelek, gene ülkesinin önemli çağdaş bestecisi Mikołaj Górecki’nin (d.1971) “Keman ve Yaylılar İçin Gece Müziği” başlıklı üç bölümlük eserini dinletti bize. Elindeki 1926 Janos Spiegel yapımı Macar kemanıyla, Gorecki’nin güzel müziğini, kendi zerafetiyle ve orkestrayla uyumlu biçimde sundu.
13 Kasım konseri, OAB’in ölümünün 77. yılında Atatürk’e ve şehitlerle gazilere adadığı bir konserdi. İlk eser olarak Ulvi Cemal Erkin’in (1906-1972) Sinfonietta’sı mükemmel denilebilecek biçimde seslendirildi. Üçüncü bölümdeki viyola soloda Ezgi Irmak alkışı hak etti. Orhun Orhon’un yönetiminde eserin tüm nüansları dikkate alınarak, bütüncül bir icra yapıldı. Başkemancı Gönenç Sazer’di.
Konserin ikinci yarısında ise Alman romantik besteci Richard Strauss’un (1864-1949) Başkalaşımlar başlıklı eseri icra edildi. Bestecinin 1945’de yazdığı bu eserin özgün adı “Metamorphosen für 23 Solostreicher”dir. Yâni 23 Yaylı Solist için Başkalaşımlar... Orkestra Akademik Başkent’in kadrosu da, eseri büyük bir dikkatle, her solocu görevini başarıyla yerine getirerek seslendirdi. İyi sonucun elde edilmesinde şef Orhun Orhon’un rolü büyüktü.
Eserler, OAB’in daimi kadrosundan daha fazla müzisyen gerektiriyordu. Viyola grubunda, uzun yıllar Yunanistan merkezli çalıştıktan sonra yurda dönüş yapan Ali Başeğmezler’i gördüm. Açılan sınavı kazanarak OAB’in kadrosuna katıldığını öğrendim. Adı el broşüründeki orkestra listesinde yoktu. Bu gelişmeyi “takviye mi?” diye sorduğum Başkent Konservatuvar Müdürü Ertuğrul Bayraktarkatal’dan öğrendim.
Konser gene İhsan Doğramacı’nın adını taşıyan çok amaçlı salondaydı. Geçtiğimiz ilkbaharda siz değerli okuyucularıma yapımı süren yeni konser salonunun 2015-16 sezonuna yetişmesinin planlandığı müjdesini vermiştim. Demek ki evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Konserin dinleyicileri arasında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Haberal da vardı. Kendisine salonun ne zaman tamamlanabileceğini sordum. Anlattıklarından, tıp yatırımlarının ön plana çıktığı, öncelikle onların tamamlanacağı anlaşılıyordu. Öncelik Başkent Hastanesi’nin çevresinde devam eden inşaatlara verilmişti. İyi akustikli, konservatuvar binasına entegre, kabası bitmiş konser salonu inşaatının tamamlanması acaba hangi bahara kaldı? Bir yıllık gecikmeye razıyız! 2016 sonbaharında sezon başına yetişsin, yeter...