Günlerdir uçak olayı nedeniyle “Rus” ve “Rusya” sözcükleriyle yatıp kalkıyoruz. 26 Kasım akşamı yoğun trafikte CSO salonuna doğru giderken içimde hafif bir endişe vardı. Sakın daha önce İsrail’le yaşanan krizde olduğu gibi, bu kez Rus sanatçının konseri son dakikada iptal olmasın? Esas endişem ise piyanistin, futbol maçlarında rastlandığı gibi, CSO’ya dinleyici olarak gelmiş birkaç aşırı ve heyecanlı tip tarafından protesto edilmesiydi. CSO’ya gelince gördük ki, programda herhangi bir değişiklik yok.
St. Petersburg Konservatuvarı’ndan yetişme Miroslav Kultişev'i (d.1985) geçen yıl, İbrahim Yazıcı yönetimindeki CSO eşliğinde F. Liszt’in 1. Piyano Konçertosu’nu mükemmel icra ederken izlemiştik. Yazımda, “Sanırım bu konserle birlikte Kultişev CSO'nun yeniden çağrılabilecek solistler listesinde yerini aldı” demiştim. Yanılmamışım, CSO bu sezon için de bu yetenekli Rus piyanisti davet etti.
Meşhur Çaykovski Yarışması’nın 2007 yılı ikincisi olan Kultişev, şef Rengim Gökmen yönetiminde ve başkemancı sandalyesinde Bilgehan Erten’in oturduğu CSO eşliğinde bu kez Liszt’in 2. Konçertosu’nu seslendirerek seriyi tamamladı. Duyarlı tuşesi, temiz cümlelemeleri, yerinde ve kontrollü pedal kullanımı, şefi dikkatle izlemesiyle gösterişli, parlak bir yorum sergiledi. Yer yer âdeta piyanoyla sevişti, bazen trans halinde çalıyor görüntüsü verdi. Salondan tam bir alkış patlaması yükseldi. Konçertonun önemli özelliklerinden biri olan viyolonsel sololarda Oğuzhan Kavruk, dolgun tınısıyla icranın başarısına katkıda bulundu.
Bu sezonun şu ana kadarki en fazla alkışlanan solisti oldu Kultişev.
Yüzü aydınlandı, elini kalbinin üzerine koyarak teşekkür etti alkışlara. İkinci çıkışında bu kez “bis” için yeniden oturdu tabureye... Kulaklarımıza Çaykovski’nin duygu yüklü müziğini ulaştırmaya başladı. Mikhail Pletnev’in (b.1957) transkripsiyonuyla bestecinin son bale müziği olan Fındıkkıran’dan büyük ikili dansı çalıyordu. Yâni şeker perisiyle prensin yaptığı “Pas de Deux”... Salon alkıştan yıkıldı. Kultişev memnun, dinleyiciyi sevgi dolu bakışlarla selamlarken, içimden “Bu manzaraya Erdoğan ve Putin tanıklık etmeliydi” diye geçirmedim değil!
Konserin açılış parçası Muammer Sun’un “Yurt Renkleri” başlıklı orkestra süitiydi. İkinci yarıda ise Finlandiya’nın büyük bestecisi Jean Sibelius’un 5. Senfoni’si seslendirildi. Sibelius’un Kuzey’in soğuk havası ve renklerini, senfoninin derinliklerine ustalıkla yerleştirdiği eser, orkestradan kaynaklı ufak tefek icra hatalarına karşın dengeli biçimde seslendirildi. İlk hata daha eserin girişinde korno grubunun birlikteliği yakalayamamasıyla başladı, ardından gelen üflemelilerin birlikteliğinde de aksaklıklar oldu. Son bölümde final yolunda başarıyla tekrarlanan “dur-başla”lardan sonuncusunda bir kemanın erken girişi, “küçük kaza”lardan biriydi. Ama bunlar, eserin genel başarısını gölgelemedi. Şef Rengim Gökmen’in, büyük senfonilerde gösterdiği yüksek performans, Sibelius’te de tekrarlandı.
Rus piyanist Kultişev’i gelecek sezon bir Rahmaninov konçertoda dinlesek çok iyi olur dileğiyle salondan ayrılıp, otomobilin radyosunu açtığımızda, Rusya’nın Türkiye’ye yeni önlemleri haber veriliyordu. İster misiniz sanatçıların gelişlerini de yasaklasınlar? Ya da bizimkiler, sanat kurumlarımıza “Çağırmayın” desinler...
Bunların hiçbiri olmaz umarım. Sanat, halklar arasında en önemli dostluk, dayanışma ve barış köprüsüdür. Kultişev ile CSO’daki dinleyici de bunu kanıtladı...