Beethoven'in beş piyano konçertosunu birden seslendirmek bir iddia işidir. Anıtsal piyanist İdil Biret, bunu Naci Özgüç yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası'yla iki konserde yapmıştı. Aradan 10 yılı aşkın süre geçtikten sonra bu kez şef Antony Witt'le ve aynı orkestrayla bu maratonu tekrarlayıp, üzerine korolu fanteziyi de ekleyerek hem halka çaldı, hem kaydını yaptı.
Ama, Beethoven'in beş konçertosunun aynı gün, aynı konserde beş ayrı piyanist tarafından seslendirilmesi Türkiye'de ilk kez hayata geçirildi.
Nasıl, 1940'lı yıllarda Beethoven'in dokuz senfonisi Hermann Scherchen yönetimindeki CSO tarafından beş gün içinde Ankara'da DTCF Farabi Salonu'nda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün de hazır bulunduğu konserlerde çalındı ve müzik tarihimize önemli bir olay olarak yazıldıysa, bu maraton da 2015 yılında İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve halkın huzurunda koşularak tarihe geçti.
Bu “iddia”yı göze alan şef-piyanist İbrahim Yazıcı'yı kutlamak gerekir. Hem bu maratonun fikir babası Fransız piyanist ve şef Jean Bernard Pommier'nin önerisine “Kim uğraşacak?” demeyip sıcak baktığı, hem de “Saygun Müzik Festivali”ni İzmir'e kazandırırken, açılışında bu maratonu başarıyla hayata geçirdiği için...
Bu dönemde, bir takım “piyasacı müzisyenler”in, bir siyasi parti İzmir il kongresinde, düzeysiz, kötü bir örnek vermelerinden kısa bir süre sonra, böylesine düzeyli, önemli, anlamlı bir örneğin yaşatılması ayrıca önemlidir.
Konserin ayrıntılarını Metin Nurbeyler'in portalimizdeki haberinde okuyabilirsiniz. Ama gene de, konserle ilgili bazı gözlem ve saptamalarımı belirtmeden geçmeyeceğim. Beş piyanisti kısaca değerlendirelim:
Mauricio Vallina (d.1970): Martha Argerich'in beğenisini kazanmış, tuşlarla çok yumuşak ilişki kurabilen bir piyanist. 2013 yazında Gülsin Onay'ın sanat yönetmenliğini yaptığı Gümüşlük Piyano Festivali'nde çalmıştı. Beethoven'in 1. Piyano Konçertosu, Mozart etkisinin fazla olduğu bir eserdir. Vallina bu etkiyi fazlaca abartarak, çok duyarlı, yumuşak bir yorum sundu.
Emre Şen (d. 1973) : Bir dönem “Piyanonun küçük prensi” olarak adını duyuran Şen'in en önemli özelliği, üzerine eğildiği tüm bestecilerin eserlerinin hakkını vermesidir. Gene Mozart etkisinin varlığının bilindiği 2. Piyano Konçertosu'nu Beethoven gibi çaldı. Şef İbrahim Yazıcı ile ortak özelliği, ikisinin de rahmetli Nimet Karatekin'in öğrencisi olmasıdır.
İbrahim Yazıcı ( d. 1971) : İki konçerto yönetip kollarını yormasına karşın, 3. Piyano Konçertosu'nu, kariyerini konser piyanisti olarak sürdürmemesine karşın, iyi seslendirdi. Şefliğinde olduğu gibi aşırı artistik hareketlerini, piyano başında da sergiledi. Ama şef olarak yönettiği dört konçertodaki etkinliği daha üst düzeydeydi. Özellikle piyanistlerin parmaklarını izleyerek verdiği ataklarla sağladığı birlikte girişler, icra kalitesini arttıran duyarlılıktaydı.
Gülsin Onay ( d.1954) : 70'i aşkın ülkede Türkiye'nin adını yücelten konserler vererek bir rekoru elinde bulunduran uluslararası piyanistimiz, bestecinin artık kendi kişiliği oturttuğu, müziğinde senfonik özellikleri yoğunlaştırdığı 4. Piyano Konçertosu'nda güçlü bir yorum çıkardı. Dört erkek piyanistin arasında, kol gücü, yeterli volümüyle parıldadı.
Jean Bernard Pommier ( d. 1944) deneyimli Fransız piyanist ve şef olarak, Beethoven'in “imparator” lakaplı 5. Piyano Konçertosu'nu bu lakaba yakışır biçimde seslendirdi. Geçen yaz Gümüşlük Müzik Festivali'nde bir resital ve ustalık sınıfı veren piyanistin, şeflik etkinliği de başarılı. İbrahim Yazıcı 3. Konçertoyu seslendirirken baged Pommier'nin elindeydi. Daha ilk bölümün sonunda dinleyici alkışı bastığında, Yazıcı'ya üç kez “bravo” dedi.
Biz de tüm emek sahiplerine “bravo” diyoruz.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan