“Bu havada evden çıkıp nasıl konsere gidiyorsun?” diye soranlara lafı fazla uzatmadan “Müthiş bir kemancı için eğer kar yolları kesmemişse gidilir” cevabını vermiştim. Zaten 5 Ocak 2017 günü hava da lodosa çevirdi, yağmurla birlikte karlar erimeye başladı ve sıkıntı çekmeden Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Talatpaşa Bulvarı’ndaki emektar konser salonunun yolunu tuttuk.
Müthiş kemancı, CSO ile dördüncü kez sahneye çıkan Koreli Soyoung Yoon’dan başkası değildi. 1984 doğumlu bu kemancının uluslararası dolaşımda önünü açan, çeşitli yarışmalarda derece aldıktan sonra, 2011’de Henryk Wieniawski yarışmasını kazanması oldu. Hocası Zakhar Bron da bir zamanlar pek çok ünlü kemancı gibi bu yarışmayı kazanmıştı. Bu yıl yarışmayı Mersin Devlet Konservatuvarı’nda yetişen Gürcü-Türk vatandaşı Veriko Çumburidze kazandı. Veriko’yu da Soyoung gibi Uluslar arası dolaşımda aranan bir kemancı olarak görmek dileğimiz.
Soyoung Yoon, CSO’ya ilk kez 2014’te gelip Bartok konçerto çaldı. Ardından Brahms, Bilkent’te Çaykovski, CSO’da Sibelius ve bu kez Şostakoviç... Kendini geliştirmeye devam eden, öyle “kerameti kendinden menkul” değil, gerçek anlamda bir “yıldız” kemancı. Teknik, müzikalite, yorum ve duyguyu yansıtma olarak, her dinleyişte mükemmeliyeti bir kez daha hissettiriyor. Sahneye çıktığı andan itibaren mütevazi, yalın duruşuyla dikkati çeken genç kemancı, yay tekniği ve çalgısıyla bütünleşmesi, seslendirdiği eserlere müzikal yaklaşımıyla olağanüstü. Şostakoviç La minör 1. konçertoda , bestecinin kendine özgü romantizmini hârika biçimde yansıttı. Özellikle üçüncü bölümdeki duygusal şarkıyı ve uzun kadansı inanılmaz bir duyarlıkla çaldı.
Orkestrayı, Beyrut doğumlu Ermeni asıllı Amerikalı şef Corc Pehlivanyan (d. 1964) yönetiyordu. Şostakoviç konçertoda Pehlivanyan’ın batonu altında CSO, uyumlu, bütüncül bir eşlik çıkardı. Pehlivanyan, dinleyiciye teslim olmayan, kararlı ve yerinde müdahale eden bir şef olduğunu birinci bölümün sonunda salonun ortalarından başlatılmak istenen alkışı, el işaretiyle anında keserek gösterdi.
Tahta üflemeliler çok başarılıydı. Kornolar da temiz üfledi. Soyoung Yoon çok memnun kaldığını orkestrayı alkışlayarak ve sunulan çiçeği başkemancı Jülide Yalçın Dittgen’e vererek gösterdi. Bu zor, dört bülümden oluşan konçertoyu seslendirdikten sonra “bis” yapmayacağını, alkışlara kemansız çıkarak gösterdi.
Konserin açılışında gene Şostakoviç’in Festival Uvertürü’nü dinledik. İkinci yarıda ise bir başka Rus besteci Stravinski’nin Ateş Kuşu Bale Süiti vardı. Uvertürün hemen girişinde bakırların kendi içlerinde birliği sağlayamaması dışında seslendirme gayet güzel oldu. Ateş Kuşu ise dört dörtlük seslendirildi. Yaylılar fevkalade gayretliydi. Eserin simgelerinden biri olan korno soloyu Fazlı Arslan mükemmel üfleyerek artık forma girdiğini gösterdi. Korangle soloda Güzin Bilgen, obua soloda Kaan Civelek, klarnet soloda Bülent Civelek, çello soloda Oğuzhan Kavruk, tüm orkestrayla birlikte alkışı hak ettiler.
Pehlivanyan, anlaşılır vuruşları, kendine güveni, eserlerdeki ayrıntıları çıkartmasıyla dikkati çeken sağlam bir şef. Haftaya da CSO ile bu kez başka Rus bestecilerin eserlerini hazırlayacak. Senfoni Prokofyef 5, konçerto ise Rahmaninov “Paganinin bir teması üzerine rapsodi”. Solist Polonyalıların önemli piyanistlerinden Peter Jablonski.
Bu arada CSO’nun 2016-2017 yıllık program kitapçığının da sezonun 13. haftasında, 2017’nin başında yayımlanmış olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Yıllık program orkestranın internet sayfasına “aylık” olarak yerleştirildiği için sezonunun tümünü görmek isteyenlere tavsiye ederim.
Şefik Kahramankaptan
5 Ocak 2017