Ankara Festivali'ne gelecek yabancı orkestralara, solist olarak Türk genç yeteneklerini sahneye çıkarma uygulamasını koşullar dayattı. Ortam malum, destek az, festivalin yaşaması için direniliyor, kötü ekonomik koşullarda program hazırlanırken, acaba genç yeteneklerimiz için ne yapılabilirdi? Soruya yanıt olarak Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası'nın kurucusu şef Orhun Orhon, Danışma Kurulu'nda bu öneriyi getirmiş ve ilk uygulama kemancı Alican Süner (d.1992) için yapılmıştı. Geçen yıl 35. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nde, Franz Liszt Oda Orkestrası eşliğinde sahneye çıkan Alican Süner, uygulamanın tutacağını kanıtlamıştı. Yeter ki, seçimleri doğru yapın.
Bu yıl 36. Festival için, iki genç ismi gene Orhun Orhon önerdi. Arpist Bengi Canatan ve flütist, eğitimini Fransa'da sürdüren Denizcan Eren (d.1994) konserin solistleri olarak W. Amadeus Mozart'ın (1756-1791) Flüt, Arp ve Orkestra için Do majör Konçerto'sunu çalacaklardı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve aynı günlere önemli sınavları konulan Denizcan Eren'in gelemeyeceği ortaya çıkınca, yerine Bilkent ve Uludağ Üniversitesi'nin genç hocası Cem Önertürk (d. 1986) davet edildi.
Kadın şef Natalia Ponomarchuk (d. 1969) yönetimindeki Kiev Oda Orkestrası eşliğinde iki genç, uyumlu, güzel bir seslendirme çıkardılar. Flüt Konçertosu ile ünlü Carl Reinecke 'nin(1824-1910) yazmış olduğu kadansı kullandılar. Bis olarak da Fransız besteci Jacques Ibert'in (1890-1962) 1935'de yazdığı “Entr'acte” başlıklı tanınmış parçasını seslendirdiler. Orijinali flüt/keman ve gitar/arp için olan eser flüt/arp'e de çok yakışır. Nitekim parlak bir icra oldu ve dinleyicinin yoğun alkışıyla karşılandı.
Fuayede genç solistler hakkında bilgi soran hayli dost oldu. Festivalde yıllardır yönetim israrla, özgeçmişleri genel katalogda koyar, konser programlarında solist bilgilerine yer verilmesini istemez. Her konsere ayrı kişiler geldiğinden, katalogu edinmiş olsa bile cebinde-çantasında taşımadığından, bu soruları doğal karşılıyorum. Aslında gençlerle ilgili katalogda kontrol ettiğim özgeçmişler de eski, dolayısıyla eksik. Burada merak eden dinleyici ve okurlara kısaca bilgi vereyim.
KİM BU GENÇLER?
Bengi Canatan, özgeçmişinde doğum yılını saklayanlar sınıfına dâhil bir genç. Tahminim 25 yaş civarında. H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı'nı Müjgan Aydın'ın öğrencisi olarak bitirdi, şimdi Finlandiya'nın tanınmış müzik yüksek okulu Sibelius Akademi'de master çalışmasını sürdürüyor.
Konservatuvarda iken HSO ve AGSO'nun arpçiliğini yaptı. AGSO ile Festival sahnesinde iki kez yer aldığını anımsıyorum. 30 Nisan 2016'da hakkında “Arp geçişlerinde Bengi Canatan rahat duyulan sağlam tınısıyla dikkat çekti” diye yazmışım. İşin ilginç yanı, konservatuvara girerken esas istediği dal flüt idi ama parmak-el yapısı nedeniyle arpin kendisi için uygun olduğu kararına varılmıştı. İyi ki de öyle olmuş. Son yıllarda arp alanındaki parlak gençler arasında yer alıyor şimdi.
Cem Önertürk de küçük yaşından bu yana izlediğim, hızlı çıkışını hem icracılık, hem eğitmenlik alanında göstermiş, henüz 33 yaşında ama çok aktif bir genç sanatçı. Bilkent ve doçent ünvanıyla öğretim üyeliği yaptığı Uludağ Üniversitesi'ndeki öğrencilerine büyük katkıda bulunduğunun yakın tanığıyım. Ayrıca çağdaş müzik ve üflemeli topluluklar kurma, oralarda çalma bakımından da çok etkin. Son iki yıldır Beyşehir'de yapılan oda müziği yarışmasının da fikir abisi ve düzenleyicisi. Anadolu Üflemeli Beşlisi'yle verdikleri konserler her kentimizde ilgiyle karşılanıyor.
PONOMARCHUK VE KİEV ODA ORKESTRASI
1963'de kurularak Anton Sharoev ve Igor Blazkov gibi şeflerin yönetiminde gelişen Kiev Oda Orkestrası, elemanlarının çoğu Ukrayna Ulusal Senfoni'nin üyesi olan 20 seçkin çalgıcıdan kurulu. 50 yaşındaki Natalia Ponomarchuk, Kiev Oda Orkestrası'nın sanat yönetmeni ve sürekli şefi. Türkiye özellikle bu sezon kendisini tanımaya başladı. Dünya Emekçi Kadınlar Günü Konseri için 7 Mart'ta CSO'nun şef kürsüsündeydi. Ardından BursaDSO'yu da yönetti.
Orkestra, İngiliz besteci Edward Elgar'ın (1857-1934) Op. 47 Giriş ve Allegro başlıklı bir halk şarkısı ana temalı eserini seslendirirken, Ponomarchuk, orkestra içinde grup şeflerinin dörtlü olarak yaptığı soloları dikkate alarak onları topluluğun hemen önüne yerleştirmiş, kuvartet soloların daha dikkati çekici ve vurucu olmasını amaçlamıştı. Çek besteci Antonin Dvorak'ın (1841-1904), yaylı topluluklar için yazılmış eserler arasında başyapıt olarak öne çıkan Op.22 Mi majör Yaylılar İçin Serenad'ını da tınısal bütünlük ve güzellikle seslendirdi.
Şef Ponomarchuk hakkında 7 Mart 2019'da şöyle yazmıştım:
“Ponomarchuk, baged kullanmayan, iki eli ve parmaklarının yanı sıra, bazı atakları da başı ve mimikleriyle, hâtta gövdesiyle veren bir şef. Giyimi ve saçıyla biraz erkeksi görünümlü ve hayli zayıf olmasına rağmen büyük enerjisi var. Belli ki, yöneteceği eseri çok iyi analiz ediyor, iyi öğreniyor ve donanımlı biçimde şef kürsüsüne çıkıyor. Yâni olması gerekeni yapıyor.”
Buna ekleyecek bir cümlem yok. Bu konserle kendisi hakkındaki görüşüm pekişmiş oldu.
Elmaş A.Ş.’nin sponsorluğunda ve Onur İnşaat’ın desteği ile düzenlenen Kiev Oda Orkestrası konseri için Ukrayna Büyükelçiliğinin de çok çaba harcadığını biliyorum. Ponomarchuk da, konserin sonunda, festivale katılmaktan ve konseri yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, tüm destekçilere ve ülkesinin Büyükelçiliğine teşekkür etti ve onlar için bir bis parçası seslendirdi.
Doğrusu her yönüyle tatmin edici bir konser olduğunu düşünüyorum. Konserin iyi algılanmasında, akustik koşulları MEB Şura'dan daha iyi olan CSO Salonu'nun da olumlu yönde katkısı oldu. Umuyorum, SCAMV şartlar elverir ve yabancı orkestralarla bizim genç yetenek solistlerimizi buluşturmaya devam eder.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
18 Nisan 2019, Ankara