Koro müziği, edebiyat, folklör ve dinsel metinlerden beslenir. Besteciler çoksesli koro için bu kaynakları hep kullandılar. Erken Cumhuriyet döneminde Anadolu folklörü tek kaynak gibiydi.
Pek çok türkünün koro için çoksesli düzenlemeleri yapıldı. TRT tarafından 70'li yıllarda verilen siparişler, açılan yarışmalar bu dağarı çoğalttı.
Şairlerimizin şiirlerinden yararlanma konusunda ilk ciddî denemeyi rahmetli İlhan Baran yapıp Yahya Kemal Beyatlı'nın Eylül Sonu şiirinin ilk iki beytini besteledi. Türk edebiyatının seçkin şairlerinin genel anlamda “sakıncasız” şiirlerinin koro şarkılarına söz olarak kullanılması yolunda şimdi Devlet Çoksesli Korosu bir çaba içinde. Üstelik, siparişlerini yabancı bestecilere vererek Türkçe şiirlerin uluslararası dolaşıma çıkması konusunda da adım atmış oluyorlar.
Devlet Çoksesli Korosu'nun bu çabalarına 17 Nisan 2018 akşamı, 35. Uluslararası Ankara Müzik Festivali çerçevesinde, CSO salonunda tanıklık ettik. Yaş ortalaması hayli yüksek olan koroya şeflik bağlamında yapılan gençlik aşısı tutmuş gibi. Cem'i Can Deliorman'la çalıştıkları dönemde repertuar genişletip yurtdışı tanınırlığını da arttıran DÇK, aynı ivmeyi şimdi Burak Onur Erdem'le (d.1986) sürdürüyor.
Koronun Ankara Festivali tarihinde ilk kez “a capella” olarak verdiği konserde birer Dünya, Türkiye, ve Ankara prömiyeri vardı. Dünya prömiyeri İtalyan Besteci Giovanni Bonato'nun (d.1961) barışı konu alan bir 13. yüzyıl metni bestelemek istemesi üzerine, kendisine önerilen Yunus Emre'den üç deyişi çok beğenerek, üçünü aynı parçada kullanarak oluşturduğu “Winding words of wisdom / Sarmalayan bilgelik sözcükleri”nün seslendirilmesiydi. Bonato, sanki Türkçe biliyormuşcasına, prozodiyi tutturmuş, Yunus'un mısralarını uygun kaynaştırmalarla bir bütün halinde sunmayı başarmıştı.
Başarılı seslendirmeye besteci değil ama ülkesinin Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo tanıklık etti.
Türkiye prömiyeri yapılan eser Portekizli besteci Eurico Carrapatosso'ya (d. 1962) geçtiğimiz yıl Lizbon Korolar Festivali'nde seslendirilmek üzere sipariş edilen “Söz” idi. Nazım Hikmet'in yalın ve anlamlı dizeleri, dinlenesi bir ustalıkla işlenmişti.
Ankara prömiyeri ise Hasan Uçarsu'nun (d.1965) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın “Hatırlama” başlıklı iki dörtlükten oluşan şiirine yazdığı dört solist ve koro için yapıtının seslendirilmesiydi. Koro üyeleri Özlem Ercan Sevim, Gamze Çavdar, Erdem Erkan Saraç ve Levent Oktay solistliğinde yapılan seslendirmede gördük ki, Uçarsu, Tanpınar şiirini belli sözcüklerin tekrarı ile yarattığı vurgularla, tatlı bir makamsallık içinde oya gibi işlemişti. Uçarsu salondaydı, çoğu genç koroculardan oluşan dinleyici kitlesi tarafından coşkuyla alkışlandı ama onları oturduğu yerden selamladı, sahneye gelmedi. Arada, fuayede gençlerle bol bol sohbet etti, onların birlikte fotoğraf çektirme isteklerini de kırmadı.
Uzun yıllar Türkiye'de kalarak DÇK'nu yöneten Walter Strauss'un (1928-2013) katkılarının sadece şeflik ve eğitim anlmamında değil, eser bağlamında da önemini gösteren iki yapıtı, Gazi'lilerin unutamadığı Eduard Zuckmayer'in (1890-1972) iki yapıtı da programdaydı. Konsere “Memleket Sesleri” başlığı, hem sözlerin Türkçe olması, hem de Cumhuriyet dönemi ilk ve ikinci kuşak bestecilerimizin “Feraye”den başlayıp “Batum”a kadar uzanan, kulakların özellikle radyolardan alışık olduğu folklorik düzenlemelerden kaynaklanıyordu. Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses, Ferit Tüzün, Muammer Sun, Cenan Akın, Hayri Akay, Ertuğrul Bayraktarkatal'ın koro yapıt ve düzenlemeleriyle tamamlanan konserin “bis”i ise, “Memleket Sesleri”nden sonra bir “Evrensel Ses” oldu. Konsere Norveçli besteci Knet Nysted'in (1915-2014) "Immortal Bach/Ölümsüz Bach”ıyla konulan noktadan benim aldığım mesaj, “Yerliyiz, milliyiz ama aynı zamanda evrenseliz” şeklindeydi. Şef Burak Onur Erdem'in eserin seslendirmesini başlattıktan sonra yarım ay biçiminde konuçlanmış koronun, bas seslerinin arkasına giderek sessizce yer almasını da “her türlü müziğe saygı” olarak algıladım.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
17 Nisan 2018