Foto: Aydın Ramazanoğlu
Günümüzde “efsane” yakıştırması yapılan yaşayan müzisyenlerden biri de Hindistan doğumlu Alman piyanist ve şef Christian Zacharias'tır (d. 1950) Geçtiğimiz yılın 16-17 Aralık günleri için Bilkent'e gene piyanist ve şef olarak gelecek, Chopin'in 2 Numaralı Fa minör piyano konçertosunda hep çalıp hem yönetecek, Dvorak'ın Legends başlıklı orkestra eserinde de şef podyumunda olacaktı. Hastalandı ve gelemedi. Terör ve siyasal gelişmeler nedeniyle hastalığı bahane edip gelmediğini iddia edenler de oldu, ağır bir grip geçirdiği için gelemediğini söyleyenler de...
Zacharias'ı 2 Aralık gecesi Bilkent'te bu kez farklı bir programla dinledik. Başkemancı sandalyesinde bu kez Karadağlı konuk Marko Simoviç oturuyordu.
Önce J. Haydn'ın 104 senfonisinden “ La Passione / Tutku” başlıklı 94'ncüsünde orkestrayı yönetti Zacharias. Ardından W. A. Mozart'ın Mi bemol majör 14 No'lu piyano konçertusunu hem çaldı, hem yönetti. İkinci yarıda ise L.V. Beethoven'in Re majör 2. Senfonisinde podyuma çıktı. Baget kullanmadan, el, parmak ve vücut hareketleriyle orkestraya ataklarını, mesajlarını yumuşak biçimde ileten Zacharias'ın hem piyanistlik, hem şeflik kariyerini birarada uzunca bir süre götürecek potansiyele sahip olduğunu gördük.
Büyülenmedik, ama orkestranın iyi prova yaparak hazırlandığını algıladık. Belli ki aralarında olumlu bir ilişki kurulmuş, karşılıklı olarak pozitif enerji nakledilmişti. Sahnede doğal görünen, müzik cümlelerinin ayrıntılarını iyi işleyen bir şef ve Mozart'ın parlak 14. Konçertosunu beceriyle çalan bir piyanist olarak Zacharias, dinleyicinin beklentisini karşıladı.
Daha önce Ankara Piyano Festivali çerçevesinde verdiği resitalle ses getirmiş olan Zacharias'ı bir kez daha ne zaman ve hangi şapkasıyla Ankara'da görebiliriz bilemiyorum ama gene Bilkent'te görmek sürpriz olmayacak.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
2 Aralık 2017