Değişik lehçeleri konuşan Asya Türklerinin evrensel sanatlarda başarılı sanatçılar çıkardığını biliyoruz. 2 Kasım 2019 gecesi de Christop Poppen (d.1956) yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde Başkurt (Başkırt) soprano Dilyara İdrisova'yı (d. 1989) dinledik. Bu Başkurt da ne ola diye sorarsanız, sembolü bir kurt başı olan Rusya Federasyonuna bağlı özerk cumhuriyetin halkıdır. Dilyara İdrisova'nın doğduğu Ufa, başkentidir, toplam nüfusu Ankara'dan azdır ülkenin, 4 milyondur.
Bu konser haftasında BSO, üflemelilerini dinlendiriyordu, Alman şef Poppen de programı buna göre yapmıştı.
Yarışma başarılarının da yer aldığı özgeçmişinden Barok dönem eserlerinde uzmanlaştığını anladığımız Dilyara İdrisova, önce G. Friedrich Haendel'in (1685-1779) Hercules operasından iki aryayı seslendirdi. Arvo Part'in (1935) “Benjamin Britten'in Anısına Cantus” başlıklı eseri yaylılarca seslendirilirken dinlendi, ardından Antonio Vivaldi'nin (1678-1741) çalıştığı Venedik'teki kızlar yetimhanesinde kalan kızlar için bestelediği bir dinsel vokal olan “In furore iusttissimae irae” başlıklı motet için yeniden sahneye geldi.
Dilyara İdrisova, Ufa ve Moskova'da aldığı iyi eğitimi içine sindirmiş, diyafram, gırtlak ve kafa boşluğunu iyi kullanan duru ama gür bir sese sahip. Hem Haendel, hem Vivaldi eserlerinde hayranlıkla izlediğimiz bir etkinlik çıkararak, başta Viyana olmak üzere Avrupa'da niye barok operaların aranan sesi olduğunu ortaya koydu.
Konserin ikinci yarısında ise Bela Bartok'un (1881-1945) 113 eser sayısı Divertimento'sunu dinledik.
Birinci ve üçüncü bölümlerinde Macaristan ve yöresi halk müziklerinin etkisini hissettiğimiz, orta bölümü ise hayli kasvetli olan eserin, iyi bir seslendirmesini dinlediğimizi söyleyebilirim. Poppen, zaten pek çok oda orkestrasının kuruculuğunu ve yönetmenliğini yapmış, yaylı müzikleri konusunu ayrıca önemseyen bir isim. Bilkent'te 2015'de gelip, o zaman 17 yaşında olan genç kemancı Yener Gökbudak'ın Çaykovski Konçerto etkinliğinde şef kürsüsünde olduğunu hatırlıyorum. 2018'de de Odeon'da Carmina Burana seslendirmesinde orkestra ve koroyu yönetmişti.
Bartok'un Divertimentosu'nun ilk bölümünün sonunda, program kitapçığında “kırmızı” ile alkışın nerede yapılacağı işaretlenmişken, gene alkışa teşebbüsü elinin sert bir hareketiyle önledi, böylece gönlümüzün alkışını hak etti.
Bu sezon, iki haftadır incelediğim orkestrada birinci keman grubu üyelerinden Eda Delikçi'yi göremeyince, konser sonrası Yelda Cavga'ya sordum ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na Bilkent MSSF'de olduğu gibi keman hocalığı yapmak üzere gittiğini öğrendim.
Orkestralarda med-cezir hareketi normaldir. Yeter ki, çok sık ve devlet orkestralarında olduğu gibi sadece gidenler olmasın.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
02 Ekim 2019, Ankara