İzmir’in haklı övüncü Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi (AAS/SM)’nin 2014-2015 sezonu, müzikal kimliği ve kişiliğiyle ünlenmiş İbrahim Yazıcı'nın (d. 1971) Sanat Direktörlüğünde ve de Grammy ödüllü Piyanist/Besteci Michel Camilo’nun katılımıyla açıldı.
İbrahim Yazıcı yönetimindeki Ege Sanat Senfoni Orkestrası, etkinliğin ikinci bölümünde Antonín Dvořák'ın (1841-1904)’ın “Yeni Dünyadan” senfonisini çaldı.
Klasik Batı müziği dalında eserler vermiş bir Türk bağdarı olan, müzik eğitimcisi ve etnomüzikolog Ahmet Adnan Saygun'un (1907-1991) adını taşıyan AAS/SM,
1126 kişilik büyük salonu, 243 kişilik küçük salonu, 5 adet sergi salonu, açık alan etkinlerine de uygun yapısıyla, hiç kuşkum yok Türkiye’nin en nitelikli sanat merkezlerinin önde geleni.
Teknik ve akustik bakımından Türkiye’nin en iyi sanat merkezi…
Akustiği de mükemmel.
* * *
1996 yılında İzmir'de enderlerimizden Ender Sakpınar (1956) tarafından kurulan Ege Sanat Senfoni Orkestrası, konserin hem birinci hem ikinci bölümlerinde gayet başarılı bir icra örneği gösterdi. Orkestranın andığım başarısında İbrahim Yazıcı’nın orkestra üyeleri ile arasında geliştirdiği ruh bağlantısını da yadsıyamam elbette. Yazıcı’nın duyguları, bilgisi, düşünüşleri orkestranın icrası sırasında dinleyicilere pek güzel ulaştı, salonun dört bir yanını sardı.
Dominik Cumhuriyeti’nde yetişmiş, dünya müzik otoritelerince “piyanonun dehası” olarak tanımlanan ve günümüzün en sağlam Caz-Latin-Klasik piyanistlerinden sayılan Michel Camilo, gerçekten göz kamaştırıcı piyano tekniğiyle salonu ayağa kaldırmayı başardı.
Bir anlamda yaşamını yansıtan “Piyano ve Orkestra İçin Konçerto No. 1”i müthiş bir coşkuyla çaldı. Eserin elementlerini oluşturan caz, klasik ve Afro-Caribbean Camilo’nun müzikal sözcüklerini oluşturdu. Amerika’daki Afrika kültürünün gizemini, folklorunu, ritimlerini ve mitolojisini temel almıştı. Bu unsurların altında, caz armonileri ve uzun bir klasik form ile yeni bir karakter yatmaktaydı. Piyanoyu yeri geldiğinde sanki perküsyon enstrümanı gibi, orkestranın içindeki farklı bölümlerin eşliğinde kullanarak melodik doku içerisindeki ritmik desenlerle sarıp sarmaladı.
Religiosamente-Allegretto-Allegro bölümü, dinleyiciyi Afro-Karayip ve caz manzaralarına doğru bir yolculuğa çıkardı. Hem solist hem de orkestra sürekli değişen bir dokuyu yansıtmaktaydı. Yüksek enerji ve sürekli devinim, fikirlerle dolu bir “mod”un yansımasını tamamladı.
İkinci bölüm ise yavaş gelişti. Gel gelelim, piyanodaki sürükleyici doku ve etkileyici lirik doğaçlama pasajları yoğun romantik bir balad etkisi yarattı.
Allegro bölümüyse modern ve çağdaş etkilerin caz motifleriyle birleştiği enerji ve canlılık doluydu. Ruh hali, bu iki kavramla karşılaşan çeşitli müzik ayarlarıyla doruğa ulaştı.
* * *
Konserin ikinci eseri olan Amerikalı besteci ve piyanist George Gershwin'in (1898-1937) “Rhapsodie in Blue”su (kim çaldıysa), fevkalade bir klarnet glissandosuyla başladı ve solo klarnetin temayı gene gayet başarılı çalmasıyla orkestraya bağlandı.
Camilo, artistik pasajları fevkalade ustaca kullandı. Esere blues havası, hatta o dönemin Amerikan müzikallerinin esintisini kattı. Özellikle kadans bölümünde başarıyı daha da havalandırdı.
Heyecanlı, romantik, durgun, coşkulu pasajlar giderek bir birini kovaladı. Camilo bu havaya klasik müzik esintileri de kattı.
Camilo, iki Bis parçasındaki caz parçalarında da pasajları o kadar renkli kıldı ki (özellikle ikinci parçada) yaratıcılığı her bir bireyi sardı sarmaladı. Sol elini gene geniş adımlarla, güvenle kullandı.
* * *
Açılış konserinin ikinci yarısında, İbrahim Yazıcı yönetiminde Ege Sanat Senfoni Orkestrası’nın icra ettiği eserde (Antonín Dvořák), özellikle çift pikolo flüt, cor anglais obua, Largo bölümündeki Si bemol klarinet, fagotlar, Mi ve özellikle Do kornolar ve Mi trompet, ayrıca tenor trombonlar, bas trombon, yalnızca ikinci bölümdeki tuba, timpani, üçüncü bölümdeki triangle ve Allegro con Fuoco’da simbal; yanı sıra tüm yaylılar alınlarından birer birer öpülecek kadar başarılıydılar.
* * *
Velhasılıkelam, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, namına yaraşır bir açılış yaptı.
Hangi nedenle olursa olsun konseri kaçıranlar, varsın akşamın nârına yansın.
Ne yapayım?
Müzik, anlatılabilir bir şey değil ki, bu satırları okuyup konserin tadına varsın!