İstanbul Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nin kullanım alanı içersinde olan yeşil alanın önünde Gezi İstanbul Pastanesi tarafından onarım adı altında inşa faaliyetleri yapılmakta olduğunu mart ayından bu yana yazıp çiziyor, her yerde konuşuyorum. “Kimse üzerine alınmadı yahu” diye hayıflanırken, bir ara Gezi Pastanesi’nin sahibi Hakan Kıran, “İddia gerçekdışı” açıklaması yaptı; “AKM’nin bahçesine tek santimetrekarelik taşma söz konusu değildir” dedi. Ben de: “Doğru” dedim, “taşma tek santimetrekarelik değil, parsel parsel (Bkz: Cumhuriyet-23.03.2015)”.
“UYAN EY EHLİ HUKUK”
İnşaat, ileride AKM’de yapılacak uygulama sırasında bu alanın kullanılamayacağının “aççık seççik” ifadesiydi.
Oysa mekân kimsenin beybabasının malı değildi ki!
AKM Müdürlüğü’ne ait alan göz göre göre, bilmem kaç milyon İstanbullunun günlük tanıklığında günbegün işgal edilmekteydi.
“Uyan Ey Ehli Hukuk” dedim, ama aslanları uyandıramadım. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı C. Sami Yılmaztürk ile Odanın Genel Başkanı Eyüp Muhçu ile görüştüm, ağladım, sızladım, AKM Müdürlüğü’nün izni olmadan bu işlerin yapılmasının mümkün olamayacağını, olmaması gerektiğini anlattım. AKM Müdürlüğü hâlâ uyuyordu, alenen yuhaladım. Kültürlü Kültür Bakanımız, acaba bu alanı gözden çıkardı mı ya da bu alanı gözden çıkarmaya hakkı var mı diye sordum, “İstanbul Texas mı oldu” diye derin derin soludum.
AKM’Nİ UFAK UFAK ELDEN ÇIKARTIYORLAR
Gezi İstanbul Pastanesi’nin sahibi olarak bildiğim Mimar Hakan Kıran, benim iddia ettiğim hususları yanıtlamak yerine kamuoyu nezdinde yapılan işlerin yasal olduğu imajını yaratmayı yeğledi. Gezi İstanbul Pastanesi yetkilisinin, bulunduğu bina maliklerinden izin alarak ve Belediyeye ecrimisil ödeyerek sadece kendi binasının önünde tadilat yapabileceğini; AKM’ye ait parsellerin önüne onların yolunu kesen, çıkışlarını engelleyen, görünümlerini ortadan kaldıran bir uygulama yapamayacağını ıkınmadan, sıkınmadan, sıkılmadan, yılmadan açık yüreklilikle anlattım durdum. Tamamını (şimdilik) yok edemedikleri AKM’yi ufak ufak elden çıkartıyorlardı.
BURALAR KENTSEL SİT ALANI YAHU
Taksim gibi bir yerde yasal olmayan böyle uygulamalar yapılabiliyorsa, Gezi İstanbul Pastanesi sahiplerinin bu cesareti nasıl bulduklarını ve kimlerden güç aldıklarını merak ediyordum. AKM’ye ait olan parsellere ilişkin mülkiyet belgelerinden Hakan Kıran’ın söz ettiği 750 ada 30 parselin hazine adına kayıtlı olduğunu, yani AKM’ye ait bulunduğunu Tapu ve Kadastro İdaresi ile Milli Emlak Müdürlüklerinden kendisi bizzat öğrenebilirdi. Alanlarla ilgili bilgileri, 30 parselde daha önceden Kültür Sanat Sendikası, Tobav ve Soder adlı sivil toplum kuruluşlarının geçici olarak çalıştıkları barakalardan çıkarıyordum. Zamanın Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından Taksim’deki hoş olmayan bu görüntünün ortadan kaldırılması ve Taksim’e yeşil bir alan kazandırılması için yıktırıldığına ve bu sivil toplum kuruluşlarının Atlas Pasajı’nda çalışmalarını yapmalarının sağlandığına da tanıktım.
Kesin ve öz konuştum, sıyırmadım, kıvırmadım: Taksimde yaratılan bu yeşil alanın önünü kapatmaya hiç kimsenin hakkı yoktu, olmamalıydı. Buralar Kentsel Sit alanıydı.
Bir kez daha iddia ettim: Yapılan bu uygulamalarla ilgili Koruma Kurulu'ndan izin alınmamıştı.
KORUMA KURULU NE İŞ YAPAR
Bu arada, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nu da göreve davet ettim, başkasına ait olan AKM’ye ait parsellerin önüne böyle bir uygulamanın onların izni olmadan yapılamayacağının altını çizdim; diğer taraftan AKM Müdürünün ve Kültür Bakanı’nın duruma derhal müdahalede bulunması gerektiği hususunu da dillendirdim. Ecrimisil belgesini, paftada önceden yapılmış ve ilave edilen inşaatı gösterir belgeyi, Milli Emlak Müdürü Bedri Duman imzalı 750 ada 30 parselin hazineye ait olduğunu gösterir yazısını da delil olarak gösterdim.
Mimar Hakan Kıran tınlamadı, Gezi İstanbul Pastanesi yenileme inşaatında kamuoyu nezdinde yapılan işlerin yasal olduğu imajını her vesileyle sürdürdü. AKM’nin önünü kesmek kanun ve mevzuata uygun değildi, Hakan Kıran kalbimi kırdı (!) beni mahkemeye vermekle tehdit etti. “Belediyeye ecrimisil ödedim” dedi. Çekilmiş fotoğrafları da, Cumhuriyet Gazetesi’ne (iyi gazeteci Ceren Çıplak’a) bizzat sunduğum kadastral paftalarda eskiden yapılan uygulamanın yerinin işaretlenmiş olduğunu da, burada yeni yapılan uygulamadaki büyütmelerin görüntülerini de inkâra yeltendi.
MAĞLUP OLDUM
Sonuçta Hakan Kıran gerçekten beni mağlup etti.
750 ada 30 parselin hazine adına kayıtlı olduğunu, yani AKM’ye ait bulunduğu hususunun belgeli olduğunu bilmezden geldi; Taksim'de nasılsa yaratılmış bu yeşil alanın önünü “beybaba malı” gibi yedi.
Kentsel SİT alanını işgal etti, yetinmedi “işgal yok” dedi. Yapılan uygulamalarla ilgili Koruma Kurulu'ndan izin alındığını belgeleyemedi, ama Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da işgali iş edinmedi. AKM Müdürü ve Hükümetimizin Kültürlü Kültür Bakanı ise bu konuda konuşmaya tenezzül etmedi.
İTİRAFIMDIR
Şimdi, bu yazının (dün) Taksim Gezi İstanbul Pastanesi’nde “Happy Hour” saatinde AKM’nin parseli üzerinde çok soğuk bir bira eşliğinde kaleme alındığını itiraf ediyorum
Bence, bu akşamüstü siz de gidin İstanbul Gezi Pastanesi’nin “Brasserie”sinde bir bardak soğuk su için.
Artık bundan böyle bu konuda tek söz etmemeye söz veriyorum, sizlere “afiyet olsun” diyorum.