Bu yazıyı özellikle Şubat ayı bitmeden okumanızı tavsiye ederim: 88. Oscar ödüllerinin açıklanacağı 28 Şubat öncesi.
Bu yıl sekiz filmin yeraldığı "en iyi film" adaylarıyla başlayalım: Bridge of Spies/Casuslar Köprüsü; Brooklyn; Room/Gizli Dünya; Mad Max Fury Road; Martian/Marslı; The Revenant/Diriliş; The Big Short/Büyük Açık; Spotlight.
İlk itirazım Akademi üyelerinin sözkonusu sekiz filmlik seçimine ilişkin: Yılın en iyileri arasında anılması gereken belli filmler görmezden gelinirken, sinematografik bütünlük açısından "en iyi film" nitelemesini haketmeyen bazıları listeye alınmış.
Bu bağlamda bence "yılın en iyisi" kategorisi altında yarışmaya değer olanlar mevcutlar arasında sadece Bridge of Spies/Casuslar Köprüsü, Martian/Marslı, The Revenant/Diriliş, The Big Short/Büyük Açık ve Spotlight.
Ayrıca her dalda beş adaya yer verilmesi geleneğine rağmen, her nedense kimi zaman sekiz, kimi zaman on filmlik listeyle açıklanan "en iyi film" kategorisine "Trumbo" ve "Carol" filmlerinin alınmaması Akademi açısından büyük bir eksiklik.
Trumbo ve Carol Neden Önemli
Konusu tamamen ülke siyaseti ve kutuplaşmasının (herkesin komünist diye yaftalanıp, cadı avına çıkıldığı yıllar) Hollywood üzerindeki etkisine dayanan ve gerçek bir karaktere hayat veren "Trumbo" kesinlikle en iyi filmler arasında olmalıydı. Keza "Carol" filmi Cate Blanchett'in her sahnesinde ışıldadığı, yönetmen Todd Haynes'in en iyi çalışmalarından biriydi. Listeyi yine 10 film olarak hazırlama imkanı fazlasıyla varken her nedense olmadı.
En iyi yabancı film adaylarından "Mustang" filmi hakkında daha önce yazdığım için; bu kez en çok ilgi gören altı ana kategoriyi değerlendirip, kişisel ödüllerimi açıklamak istiyorum.
Adayların Hepsi Hakediyor mu?
Bu yılın aday listesinde gerçek hayat hikâyelerine dayanan filmlerin yanı sıra edebiyat-sinema buluşmasının başarılı örnekleri var. Film kalitesi açısından çok sevindirici bir tablo. Elbette "Creed" gibi "oldu mu şimdi" dedirten filmler de yok değil. "Million Dollar Baby" filmindeki yaşlı ve ermiş adam (Clint Eastwood) ile çaylak ve hırslı sporcu (Hilary Swank) formülünü alıp, yine aynen boks üzerinden, bu kez Slyvester Stallone ve Michael B. Jordan üzerinden uygulamanın sinemaya ne hayrı dokunacak anlamak mümkün değil. Ya Stallone'nin dönüp dolaşıp tekrar Rocky Bilboa karakteri ile ödül üstüne ödül kazanmasına ne demeli? Teşekkürler, ben almayayım.
Madalyonun diğer yüzündeki gerçeği de görmek gerek: Zaten vasat olan bu filmi tam anlamıyla sırtında taşıyarak seviye yükselten Michael B. Jordan'ın oyunculuğunun Akademi tarafından farkedilmemesi bir başka tuhaflık örneği.
Bir diğer ilginç nokta, 2015 yılı içinde çok başarılı iki filmde tamamen iki farklı karaktere hayat veren Meryl Streep (hangisinde başarısız ki diyorsanız, evet çok haklısınız) bu yıl adaylar arasında yer almıyor. "Suffragette" (Diren!) ve "Ricki and the Flash" (Sıradışı Anne) Meryl Streep'in yine yeniden şahane biçimde "döktürdüğü" filmlerdi. Akademi büyük olasılıkla bundan sonra Meryl Streep için yaşam boyu onur ödülü düşünüyor; fazlasıyla yakışır.
Ödüllerin Dağılımı
Oscar 2016 adayları arasında en fazla konuşulan film, hiç kuşkusuz bizde "Diriliş" ismiyle gösterilen "The Revenant." Tam da ismi gibi, bir yeniden doğuş, hayatta kalma hikâyesi olan bu filmin görselliği ve DiCaprio'nun tek kişilik gösteri fırsatına dönüşen senaryosu kuşkusuz etkileyici. Filmin dokusuna bütünüyle hâkim olan fiziksel ve ruhsal şiddet, hikâyenin 1800'lerde geçmesi nedeniyle yanlış bir tarz değil; ancak Diriliş'i birkaç yıl sonra hatırlayan olur mu ya da çağdaş bir klasiğe dönüşür mü, hiç sanmıyorum. Bununla birlikte "Sezar'ın hakkı Sezar'a" misali, oyunculuk anlamında Leonardo DiCaprio ile Tom Hardy bu filmle Oscar'ı hakediyor. DiCaprio bu kez kazanırsa, çocukluk yıllarından beri tutarlı biçimde sürdürdüğü başarılı aktörlük kariyeri nihayet taçlanmış olacak.
EN İYİ KADIN OYUNCU: Hiç tartışmasız Charlotte Rampling. "45 Years" (45 Yıl) 2015'in en minimalist ve en şahane filmlerinden biriydi.
EN İYİ ERKEK OYUNCU: Leonardo DiCaprio, "The Revenant"
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU: Adayların hepsi sıkı isimler; ancak filmin ana karakterine verdiği büyük destek ve zorlayıcı bir hikâyede başrol oyuncusu gibi parladığı için "The Danish Girl" filmi ile Alicia Vikander.
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU: Yarı yarıya durumu: Tom Hardy (The Revenant) ile Mark Ruffalo (Spotlight) arasında kararsız kaldım.
EN İYİ YÖNETMEN: Favorim Tom McCarthy, Spotlight.
EN İYİ FİLM: Tartışmasız "Spotlight" diyorum. Senaryosu gerçek olaylara dayanan "Spotlight" başarısının sırrı sadece hikâyesinin güçlü dramatik yapıya imkan vermesinden kaynaklanmıyor. Geleneksel kurban/mağdur ve suçlu kalıbının "başarı şansı garantili" formüllerini bir yana iterek, tamamen hissettirmeye ve yüreklere dokunmaya odaklı bir tarzı tercih eden yönetmen Tom McCarthy ne kadar ödül alsa azdır. Hakiki sinema, gözümüze sokarcasına "gösteren" değil "hissettiren" filmdir.