D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin ikinci gecesinde sürecin 10. yıldönümü kutlandı.
Kültürü Engelleme Bakanı/Nazırı Ömer Çelik’in emriyle görev/lerinden alınan Rengim Gökmen’in yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve ülkemizin tek ulusal çocuk orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) üyelerinden oluşan karma orkestra, akşamı Sibelius’un “Finlandiya”sıyla açtı.
DÇSO’dan yetişip gurur kaynağımız olan genç solistlerden Sancar Sapayev (Keman) Wieniawski’nin “Polonaise Brillante”siyle; Hasan Gökçe Yorgun (Keman) Sarasate’nin “Carmen Fantazisi”yle alkışlanırken, eserin icrası sırasında yaylı sazların kusursuz “pizzicato”ları özel ilgi çekti. Dorukhan Doruk (Viyolonsel)’un Muradova’nın “İntizarı”ndaki başarısı asla göz ardı edilemezken, orkestranın eşlik ettiği diğer eserlere de egemen olan duygusallığı ve duyarlılığı güzel yansıtışı da dikkatlerden kaçmadı.
Rengim Gökmen’in de ifade ettiği gibi, Türkiye’nin en kariyerli ve başarılı tenorları arasında yer alan, kendilerini kanıtlamış üç tenorumuz popüler sayılabilecek eserlerden oluşan repertuarlarıyla Turgutreis’te fırtına estirdi.
Programları sırasında Aykut Çınar da, Ayhan Uştuk da, Şenol Talınlı da vücut dillerine öyle özel derinlikler eklediler ki şaşmamak elde değildi. Ekledikleri derinlikle yepyeni olgular ve yönelimler ortaya çıkardılar, özellikle “Bis” parçası Puccini'nin “Turandot” operasının belki de en ünlü aryası “Nessun Dorma”da aryayı tüm gamın ⅔’ünü göğüs seslerinden cömertçe söyleyerek dinleyici//seyirciyi ayağa kaldırmayı başardılar. Üç tenor da, sesleriyle olduğu kadar fiziksel donanımlarıyla geceyi süslerlerken, şarkıların bilinç üstü görünmez duygularını da izleyenlere tattırdılar.
Çok bilinen türküler bir yana, az bilinen Napoliten şarkılardan “Dicitencello vuie”, “Torna a Surriente”, “O sole mio”da üç tenorun kafa sesiyle göğüs sesinin miksajını nasıl “çok iyi” ayarlayabildiklerine tanık olundu.
Seyirci/dinleyici fevkalade coşkuluydu.
Rengim Gökmen Usta keyif doluydu.
Finalde ahali hep bir ağızdan “Onuncu Yıl Marşı”nı okudu.
Gözüm bir ara asılı duran Mustafa Kemal posterine takıldı.
İnanmayacaksınız, ama vallahi gülümsüyordu.