İstanbul’un prestijli klasik batı müziği organizasyonlarından İstanbul Resitalleri bu kez efsanevi piyanist Stephen Kovacevich’i konuk etti. 12 Nisan 2019 Cuma 20:00’de Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki 'the Seed salonunda dinleyicileri ile buluşan sanatçı için ünlü İngiliz orkestra şefi Leopold Stokowski, yazdığı bir notta şöyle demişti: “Philadelphia Orkestrası ile yapmaya çalıştığım şeyi, ayaklarınızla yapıyorsunuz!"
Klasik müzik izleyicileri bu iyi piyanisti ismen ya da bir konserine tanıklık etmiş olarak tanıyor. 1992’de CRR’de konser, 2003’de Aksanat’ta ustalık sınıfı, 2005’de ve 2007’de Akbank Oda Orkestrası ve Cem Mansur şefliğinde 2 konser ile zaten biliyordu. Bu kez İstanbul Resitalleri’nin davetlisi olarak gelmişti. Piyanist Kovacevich bu konserini Alman bestecilere ayırmıştı. Bach, Beethoven ve Schubert.
Efsane piyanist sahneye gelerek piyanosundan o güzel ezgileri bize sunduğu zaman, bu melodilerin bizdeki izlenimlerini zihnimizden geçirirken, kendisine, boş yere efsane denilmemiş olduğunu hemen hissediyorsunuz.
Konserin ilk eseri J.S.Bach’ın 1726-29 yılları arasında bestelemiş olduğu 4 numaralı re majör BWV 828 Partitası idi. Yedi bölümden oluşan eseri bu efsane sanatçıdan dinlerken hepimiz huşu içinde, kendimizden geçmiştik.
Konserin ikinci eseri L.V.Beethoven’in Op. 110, 31 numaralı la bemol majör Piyano Sonatı idi. Bestecinin karaciğer rahatsızlıklarının başladığı dönemde bestelenmiş olan bu piyano sonatı için dönemin müzik eleştirmenleri, ilgili, sanatçının verimliliğinde bir düşüş olduğu konusunda yorum yapmışlardı. Bununla birlikte, bazı ezgilerinin, bestecinin Missa Solemnis’in işaretlerini verdiğini de belirtirler. Usta piyanistin, Beethoven’e yaraşır yorumu hepimizin besteciye olan hayranlığını arttırmış oldu. Bu eserden sonra ara oldu.
Aradan sonra konserin son eseri F. Schubert’in D.960 21 numaralı si bemol majör Piyano Sonatı idi. Dört bölümden oluşan piyano sonatı, 31 yaşında yaşama veda eden bestecinin, yaşamının son zamanlarında bestelemiş olduğu üç piyano sonatından biri. Eserde biri birine zıt ifadeler içeren birinci bölümden sonra hüzünlü melodilerin yer aldığı ikinci bölüme geçilir. Neşeli olan üçüncü bölümün ardından rondo tarzında dans ritimleri ile örtülü, bir önceki sonatla hemen hemen aynı yapıya sahip olan sonat bu şekilde neşeli olarak sona erer. Kovacevich son derece usta olduğu yorumlama tekniği ile konserini başarılı bir şekilde tamamlayarak, coşkulu alkışlarla karşılık buldu. Alkışlar kesilmeyince, sahneye tekrar çıkan sanatçı, seyircilerin bu denli alkışları karşısında, çok kısa iki parça olarak bis eser çalacağını söyleyerek piyanosunun başına geçerek, dinleyicileri mutlu bir şekilde evlerine yolladı.
İstanbul Resitalleri Genel Koordinatörü Nazan Ceylan bu konserle ilgili olarak şunları söyledi:
“İstanbul Resitalleri’nde efsane bir ismi ağırlamaktan gurur duyduk. İstanbul Resitalleri’ni yaratmamıza vesile olan sanatçılarımıza, ilk günden bugüne birlikte yol aldığımız bireysel ve kurumsal tüm dostlarımıza, kıymetli izleyicilerimize ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz.”
Ben de bu efsane piyanisti İstanbul dinleyicisine davet ettiği için kurum yönetimine teşekkür ediyorum.
İsmail Hakkı Aksu