Antalya Devlet Opera ve Balesi ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrası düzenledikleri iki ayrı programla, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. yılında, Atatürk’ü Anma Konseri verdiler. 10 Kasım akşamı, sanat kurumlarımızın dışında; Antalya Büyükşehir, Muratpaşa ve Konyaaltı Belediyeleri de düzenledikleri konser etkinlikleriyle Atatürk’ü andılar.
İlk konserde, AntDOB(oda) Orkestrası ile solistler; Sopranolar Serap Demirhan Işık ve Gizem Şener, tenor Burak Pektaş, bariton Erdi Can Aybaş yer aldı. Başkemancı Özlem Deniz'di, konserin ışık tasarımını da Mustafa Eski yapmıştı.
Haşim İşcan Kültür Merkezi Opera Sahnesi’nde verilen konserde yer alan eserlerin müzik düzenlemelerini de, AntDOB sanatçısı Gürhan Keser yapmıştı. Bu eserler, Atatürk’ün fotoğraflarından seçilmiş slayt ve video gösterimi eşliğinde seslendirildi. Konser başlamadan önce, Atatürk ve silah arkadaşları için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı ve hep birlikte İstiklal Marşı okundu.
Ata’yı Anma Konseri’nde, Mustafa Kemal Atatürk’ün anılarında derin izler bırakan Puccini'nin Tosca Operası’ndan “E Lucevan le Stelle” aryası ayrı bir önem taşıyordu… Piyanist Yücel Yalçın ve Klarnetist J. Nilay Canca’nın eşliğinde Tenor Burak Pektaş da güzel söyledi bu dokunaklı aryayı. Program aşağıdaki sırayla tamamlandı.
· G.Puccini-Tosca, Vissi d’arte / Serap Demirhan Işık
· G.Puccini-Tosca, E Lucevan le Stelle / Burak Pektaş
· Kırmızı Gülün Adı Var-Aşık Ali Tanburacı / Gizem Şener
· Kimseye Etmem Şikayet-Kemani Serkis Efendi / Burak Pektaş
· İzmir’in Kavakları-Anonim/ Erdi Can Aybaş
· Çalın Davulları / Serap Demirhan Işık
· Fikrimin İnce Gülü / Gizem Şener
· Çökertme / Erdi Can Aybaş
· Efem / Gizem Şener
· Yemen Türküsü / Burak Pektaş
· Bülbülüm Altın Kafeste /Serap Demirhan Işık
· Vardar Ovası / Tüm Solistler
Konser sona erdiğinde, salonu dolduran sanatseverlerce ayakta alkışlandı tüm sanatçılarımız ve perdeye yansıtılan Atatürk silüeti.
***
Atatürk’ü Anma konserlerinin ikincisini Antalya Devlet Senfoni Orkestrası verdi. ADSO, bu haftadan itibaren önemli bir eksikliği teknolojik olarak gidermeye çalışarak; QR kodu uygulamasıyla haftalık program (kitapçığı) içeriğini akıllı telefon sahibi sanatseverlerle paylaştı.
Orkestrayı şef Oğuzhan Kavruk yönetti, başkemancı Efdal Tekergölü, solist olarak da çellist Onur Şenler görev aldı. Programda J.Haydn’ın iki önemli eseri seslendirildi:
Viyolonsel Konçertosu, No.2
Yıllarca Haydn’a ait olup olmadığı tartışılan bu konçerto, 1953 yılında kendi el yazısıyla notalarının bulunması sonrasında bütün kuşkulardan arınmış oldu. Re majör konçertoda, viyolonselin teknik olanakları ve özellikleri No.1 Do majör Konçertodan daha dikkatle ve ustaca gözetilmiştir. Konçertoya eşlik eden orkestra, yaylı çalgıların yanı sıra, iki obua ve iki kornodan oluşur. Eserin bölüm başlıkları:, Allegro moderato, Adagio ve Allegro’dur.
Veda Senfonisi ( Senfoni No. 45)
Senfoni formunun büyük ismi Haydn’ın, 104 senfonisi içinde en özel yere sahip olanı Veda Senfonisi’dir. Ünü kadar da başarılı bir senfoni örneğidir. Eserin son bölümünde finale eklenen ağır bölüm, ünün birincil sebebidir. Bu bölümde, kemanların ikisi dışında, orkestranın bütün üyeleri birer-ikişer sahneyi terk eder. Haydn, hizmetinde bulunduğu Prens Esterhazy’ye bir mesaj vermektedir aslında; “Artık bitsin bu mevsim, dinlenmek istiyoruz.” Eserle ilgili başka rivayetler de var. Haydn, orkestra üyelerinin emirlere uymamalarını, disiplinsizliklerini ya da Prens’in para darlığı yüzünden Saray Kilisesi’nin bir bölümünü elden çıkarmasını protesto etmektedir. Senfoniye, seslendirildiği 1772 yılından üç yıl sonra, anılan sebeplerle “Veda” adı verilmiş. Allegro/Adagio/Menuetto ve Presto-Adagio bölümlerinden oluşan eser, en son yaylıların da vedasıyla sahnedeki iki kemanla sona erer.(1)
Bir başka kaynak şöyle detaylandırmış Veda Senfonisi’ni: 1761 yılında Prens Anton Esterhazy’nin sarayına orkestra yöneticisi olarak atanan Haydn, otuz yıldan fazla ailenin hizmetinde müzik hayatına devam eder. Görevi, ailenin istekleri doğrultusunda müzik bestelemektir. Aslında yaşadığı bir nevi kölelik hayatıdır. Zira ünü dünyaya yayılıp çok sayıda davet almasına rağmen, Viyana dışına bile çıkmasına müsade edilmemektedir.
1700'lerin sonundaki çetin geçen bir kış mevsiminde canına tak eder. Sadece kendisi için değil, izinlerini kullanamadıklarından ve yorgunluktan bitap düşmüş orkestra müzisyenleri adına da Prens Nikalaus Esterhazy'e iyi bir ders vermeye karar verir. Elbette bunu müzik yolu ile ve kendine yakışır şekilde yapacaktır.
Prensin davetlileri için düzenlediği bir gecedir. Davetliler Haydn'in müzik şöleni dinlemek için heyecanlı ve hevesli, prens ise dünyaya nam salan büyük şefi vasıtasıyla gururludur. Haydn'in yeni bestesi olan 45 numaralı senfonisi ile başlanacaktır.
Orkestra ve şef Haydn yerini alır, müzik başlar. Prens ve davetliler pür dikkattir. Eser yüksek ritimde icra edilmeye başlanır, ancak icra sürerken her bölümde iki yada üç müzisyen bitap görüntüde sahneyi terk etmeye başlar. Ritim gitgide düşen bir seyirdedir. Prens bir bir sönen mumları ve sahneden ayrılan müzisyenleri şaşkınlıkla izlemektedir. Gidişat sahnede şef Haydn ve bir kemancı kalıncaya kadar devam eder.
45 numaralı senfonisi ile Haydn; müzisyen arkadaşlarının yorulduklarını ve kış mevsiminde şehirdeki ailelerinin yanına dönmek istediklerini Prens Esterhazy’e hikaye eder. Prens, misafirlerinin gözü önünde mesajı alır ve onlara izin verir.(2)
Solist Onur Şenler ve ADSO, Haydn’ın bu iki büyük eserini çok güzel seslendirdiler. Veda Konseri de sunuluş biçimiyle ayrı bir espri kattı konsere. Konser sona erdiğinde, AKM Aspendos Salonu’nu dolduran dinleyici/izleyiciler hem Ata’yı hem sanatçılarımızı ayakta alkışladılar.
***
ADSO, 20 Kasım Cumartesi akşamı konserini yine bir “anma”ya ayırmış. Nizami Gencevi’nin 880, Yunus Emre’nin de 700. Doğum yıldönümlerinde, “Türk Dünyası Şaheserleri Konseri” düzenlemiş. Ücretsiz Halk Konseri diye kategorize edilen konser için bir detaya dikkat çekmek isterim. Bizim toplumumuzda “ücretsiz” her şey istismara açıktır. Anormal yığılmalar olabilir düşüncemi, önceki deneyimleri baz alarak belirtmek isterim. Salgın sürecindeyiz ve vak’a sayıları artmakta. Orkestramıza önerim: Ücretsiz konseri ya kolay ulaşılır davetiye şekline dönüştürerek ya da sembolik bir ücretle, örneğin 1 TL değerle bilet satarak katılım sayısı kontrol altında tutulabilir.
H.HÜSEYİN DULUN
14 Kasım 2021 Antalya
1-Dinleyicinin Kitabı, Üner Birkan
2- http://www.aydanogretmen.com.tr/blogdetay/21/joseph-haydn--/-veda-senfonisi-no45-hikayesi