23. Uluslararası Antalya Piyano Festivali
Muhteşem Selda Bağcan Konseriyle Başladı
Müzikseverlerin özlemle ve merakla beklediği, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin 23.sü Fahir Atakoğlu ve protest müziğin emsalsiz sesi Selda Bağcan’ın muhteşem konseriyle başladı. Açılış konserinde solistlere, şef Fakhraddin Kerimov yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşlik etti.
Sahneye ilk olarak Fahir Atakoğlu geldi ve ADSO ile Demirkırat, Sarızeybek, Lal, İstanbul adlı eserlerini seslendirdi. Atakoğlu orkestra ile daha sonra, “Çanakkale Savaşı” ve “Zübeyde Hanım Cepheler” adlı yeni bestelerini de Antalyalı sanatseverler için seslendi.
Selda Bağcan da; Ah Yalan Dünya, Neredesin Sen, Magusa Limanı, Uğurlar Olsun, Minnet Eylemem, Öyle Bir Yerdeyim, ve yeni bestesi Anne Ben Geldim adlı eserlerini kendine özgü sesiyle yorumladı. Selda Bağcan’ı görüp, canlı dinleyip etkilenmeyen bir 68 kuşağı, 78 kuşağı olur mu? O muazzam sesiyle söylediği dokunaklı ezgilerle ruhumuzu fethetti. Ben de bir 78’li olarak hem keyif aldım, hem duygulandım açıkçası. Hele merhum Uğur Mumcu’nun portresi dev ekrana yansırken söylediği “Uğurlar Olsun” duygu yoğunluğunun doruk noktasıydı.
Selda Bağcan’ın bir piyano festivalinde yer alması konusunu sonraya bıraktım, o ayrı.
Eskiden açılış törenlerinin ne kadar görkemli yapıldığını festivali uzun süreli izleyenler bilir. Medyanın önemli yayın organları, basın mensupları ve konuya yakın ülkemizde tanınmış isimler mutlaka yer alırdı, artık yok. Birkaç gün öncesinde Antalya’da sahne programı olan değerli sanatçı Altan Erkekli hemen önümüzdeydi, onu gördüm. “Madem buradasınız, festivalimize buyurun” denilmiş sanki ona da. Bunlar bilinçli bir tercih mi, iş bilmezlik mi, bilmiyorum. 23.sü yapılan uluslararası bir festivalin “açılış konseri” haberini hangi kaynakta gördümse, neredeyse tamamı ABB’nin basın bülteninde olduğu kadar yer almış; görseller de, metinler de. Anlaşılan o ki, medya-basın organlarına, temsilcilerine herhangi bir davet gitmiyor. Yine eskiden ben de piyano festivalinde bu haktan yararlanarak izliyordum, şimdi bilet bile bulamıyorum. Açılış konserini bir dostumun gelmeyen konukları nedeniyle verdiği biletle izledim. Kalan konserleri de izleme şansım kalmadı.
Bilete hücum edilmesinin birinci nedeni, bilet fiyatlarının okul müsamerelerinde bile bulunamayacak kadar sembolik rakamlardan oluşmasıydı; tam 30, indirimliler 25 TL. Popüler programlarda halkın ulaşabilmesi için mükemmel bir uygulama. İşin içine özel içerikli (popülist) bir festival programı girince bu uygulamanın yararlı mı, yararsız mı olduğuna ilişkin bir görüş belirtmek için karar veremiyorum.
Şimdi dönelim konser öncesi ve sonrası ayrıntılara. Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen bu açılış konserinin öncesine “kötü” sözcüğü yeterli olur diye düşünüyorum. Programın hazırlığının son ana kalması, duyurularının geç olması nedeniyle bilet bulmakta yaşanan güçlükler önemli aksaklıklardı. Cam Piramit’e girişlerde ışığın yetersiz olması nedeniyle yaşlı ve görme sorunu yaşayanlar için eziyete dönüştü. Salon “alaca-karanlık” durumda, oturma grupları, kıç kıça eklenmiş plastik sandalyelerden oluşuyordu. 2.400 koltuk kapasiteli olduğu duyurulan salona kaç sandalye konuldu, bilmiyorum. Sekileme şeklinde platform oluşturulmuş, aralıklar çok kısa, bazı sıralar öndekiyle aynı yükseklikteydi. Böyle olunca sahneyi görmek güç hale geliyordu. Sıralarda yerinizi aldıktan sonra tuvalet ihtiyacı için bile yerinizden çıkıp amacınıza ulaşma şansınız yoktu. Sıraların çok uzunluğu, mesafelerin dar oluşu, olası bir panikte, yahut yaşanacak bir izdihamda öngürülmesi güç olumsuzluklara sebep olabilirdi, umarım sonraki etkinlikler için bu konu düşünülerek oturma düzeni oluşturulur.
Bir de “çok iyi”, hatta “muhteşem” diyebileceğim bir sahne düzeni vardı. Yani, sahne düzeni ve salon oturma düzeni hazırlanış bakımından tezat oluşturuyordu. Kapalı alan için “dev” ekranlar, dahili yayınlar, ses ve ışık düzeni mükemmeldi. Ses düzeni, Cam Piramit’in akustiği kötü olduğu için gerekliydi. Işığın sanatçıya yansımaları aksasa da pozitif düşüncemi etkilemedi. Sahnenin çevresini kuşatan ve ne yaptığı anlaşılmayan kişilerde olmasa ne kadar iyi olurdu.
Bir de konserin sonlanma biçimi tuhaf geldi bana. Selda Bağcan henüz son türküsünü söylemeden, sunucunun elinde mikrofonuyla hemen sahneye dalıp, programın sona erdiğini duyurması da bir nezaketsizlik olarak değerlendirmek gerekir. Oysa hemen her sanatçı, programını sonlandıracağı şarkıyı/türküyü belirterek bağlar konserini. Bu şansın Bağcan’a verilmediği kanısındayım.
Festival programını, öncesi-sonrası ve içeriğiyle ilgi görüşlerimi etkinlik sona erdiğinde yazacağım.
***
Açılış konseri öncesi akşamı da Antalya Devet Senfoni Orkestrası’nın haftalık olağan konseri gerçekleştirildi ve orkestrayı yine şef Fakhraddin Kerimov yönetti, başkemancı Efdal Tekergölü idi. Konserde konuk gitarist Goran Krivokapic, J. Rodrigo’nun çok tanınan gitar konçertosu “Aranjuez”i yorumladı. Konçerto öncesi orkestra L. v. Beethoven “Prometheus Uvertürü”nü seslendirdi.
Gitar Konçertosu sonrası ilginç bir an yaşandı. Şef Kerimov, solo partileri seslendiren sanatçıları selama kaldırıp seyirci/dinleciye alkışlatırken, en önemli görevlerden birini yapan (korangle) Bayram Bayramoğulları'nı unuttu. Durumu kulise giderken fark edip hemen toparladı ve Bayramoğulları'nı da alkışlattı.
Festival de olunca yazı uzadı ama önemle altını çizmem gereken bir durum daha var. ADSO konserlerinde yer alan eserlerde bölüm aralarındaki alkışlama furyası hız kesmeden devam ediyor. Üstelik bu durumu “durun” işareti yapan şefler bile engelleyemiyorlar.
Aradan sonra yine bir Beethoven yaratısı, “8. Senfoni” ile konser sona erdi.
Antalya Piyano festivali nedeniyle ADSO’nun 15 ve 22 Aralık konserleri zorunlu olarak iptal edildi. 29 Aralık’ta gerçekleşecek Yeni Yıl Konseri’ne kadar Aspendos salonu festivale tahsis edildi.
H. HÜSEYİN DULUN
11 ARALIK 2023, ANTALYA