İDSO'nun 8 Nisan 2016 Cuma akşamı Fulya Sanat Merkezi'nde verdiği konseri Rus şef Mikhail Iskrov yönetti. Kazak kemancı Aimann Mussakhajaveva, Soprano Seda Ortaç ve yine Kazak Bariton Shakhimardan Abilov konsere solist olarak katıldılar. Mikhail Glinka'nın Russlan ve Ludmilla Uvertürü, Aram Haçaturyan'ın Keman Konçertosu ve Alexander Borodin, Piotr Ilyiç Çaykovski, Sergei Rachmaninov, Ahmet Zhubanov ve Mukan Tulabeyev'in operalarından aryalardan oluşan konserin Başkemancı koltuğunda bu hafta orkestranın genç kemancılarından Özüm Günöz oturuyordu.
RUSYA'DAN SEVGİLERLE
Konserin kaydına başlamadan önce yaptığım hazırlıklar sırasında genç şef Mikhail Iskrov'un orkestrayı bu hafta konsere iyi hazırladığını daha başından hissettim diyebilirim. Geçen hafta konser programında yer alan "gelecek hafta" programına baktığımda bu haftanın gerçekten dolu geçeceğini gördüğümde ilk düşüncem "Şef'e başarılar" oldu.
Mikhail Glinka'nın Russlan ve Ludmilla Uvertürü açılışta çalınması ile bir orkestranın konser performansı ile direkt ilgili bir eserdir. Şöyle düşünürsek, "Dakika bir, gol bir" olan maç misâli konserde kötü seslendirilen bir Russlan & Ludmilla orkestranın moralini yerle bir edebileceği gibi, ilk dakikada atılan golle moraller yerine gelecek ve maçın kaderi etkilenecektir.
İşte burada Şef Mikhail Iskrov'un orkestraya hakimiyeti ve iyi geçen provaları ile İDSO'nun maça golle başladığını söyleyebilirim. Özellikle yaylılardaki senkron sorunu büyük ölçüde düzelmiş. Uzun süredir viyolonsel grubundan yeterince hissedemediğim bas frekanslarını da duyunca gerçekten keyfim yerine geldi.
GENÇ SOLİST Mİ, DENEYİMLİ YORUMCU MU?
Konserin ikinci eseri olan Aram Haçaturyan'ın Keman Konçertosu her ne kadar üç büyükler (Çaykovski - Beethoven - Brahms) liginde görünmese de aslında başlı başına kendi ligini oluşturacak zorluklarla dolu konçertolardan biridir.
1940 yılında Aram Haçaturyan'ın çocuğunun doğumunu beklediği dönemlerde bestelenen ve dünyanın en önemli keman yorumcularından biri olan David Oistrakh'a ithaf edilen konçerto hem teknik hem de yorum olarak keman edebiyatının öne çıkan konçertoları arasında yer alır.
Konserin solistlerinden kemancı Aimann Mussakhajaveva'nın özgeçmişine baktığımızda sadece belirli başlı başarılarını yazmak bile bu yazının sütununa yetmez gibi duruyor. Kazakistan'ın yetiştirdiği en önemli kemancılardan biri olan sanatçının aldığı ödüller içinde sanırım "Kazakistan Cumhuriyeti Hizmet Kahramanı" ödülünü yazmam yeterince açıklayıcı olacaktır.
1993 yılından bu yana dünyanın en prestijli keman yarışmalarından biri olan Moskova Çaykovski Uluslararası Keman Yarışması'nın jüri üyelerinden biri olan Mussakhajaveva, çalışmalarını hem eğitmen hem de solist olarak sürdürüyor..
Genç solist mi, deneyimli yorumcu mu diye sorarken aslında şu cevabı aramaktaydım. Genç solistler kendilerini gösterebilmek adına gerçekten hırslı olabiliyor ve üstün bir çalışma gösteriyorlar. Bunun yanında deneyimli yorumcu sınıfına giren sanatçılar belki gençler kadar çalışma ihtiyacı duymuyorlar ya da kendilerini ispatlama derdinde değiller. Bu nedenle artık genç diyemeyeceğimiz ve usta sınıfına giren yorumculardan zaman zaman beklenmedik (olumsuz anlamda) yorumlara da şahit olabiliyoruz.
Bu geceki performansı ile Mussakhajaveva kesinlikle eğitimci ve yorumcu yanını sahneye koymuş diyebilirim.
Haçaturyan'ın teknik pasajlarını tane tane çalarken, ikinci bölümdeki ağır pasajları bir homojenlik içinde yoğurarak uzun süredir özlediğim keman performanslarından birini kayıt masama ulaştırdı. "Usta yorumcu kimdir?" diye sorsanız size cevabım kısaca: Zor pasajları "Daha Dün Annemizin Kollarında" şarkısını çalar gibi çalan yorumcudur olur.
Mussakhajaveva, Aram Haçaturyan'ın Keman Konçerotsu'nu da aynı kolaylıkla yorumladı. Böyle bir yorum gelince arada duyduğunuz küçük kaçak notaların gerçekten hiç bir önemi olmuyor. Çünkü deneyimli yorumcu size parçaları değil bir "bütünü" sunuyor.
İDSO'nun eşliği, özellikle nefesli grubunun eşliği de oldukça hatasızdı. Yine burada şefin dokunuşunu hissettim diyebilirim.
Böyle bir performansın ardından doğal olarak gelen bis isteğine solist Mussakhajaveva, Jules Massenet'nin Meditasyon parçası ile cevap verdi.
BORODIN, ÇAYKOVSKİ, RAHMANINOV, ZHUBANOV ve TULEBAYEV
Yukarıda saydığım beşli Rus Milli takımı gibi tınlasa da konserin ikinci yarısında yer alan bestecilerden oluşan programın özetiydi.
Alexander Borodin'in Prens Igor Operası'ndan Poloveç Dansları ile başlayan ikinci bölümde genç şef Mikhail Iskrov'un orkestraya hakimiyeti bir kez daha kulaklığıma yansıdı. Orkestranın senkron sorununun bu hafta hissedilmemesinin nedenlerinden birinin şefin verdiği tempoların daha kesin olması mı yoksa şef ve orkestranın kimyasının uyuşması mı bilmiyorum. Ancak ne olduysa bu hafta orkestraya başka bir karakter verdiği kesin.
SES YAŞTA DEĞİL, ANTREMANDADIR
Gecenin şancı solistlerinden ilk olarak Kazak Bariton Shakimardan Abilov sahneye geldi. İlerleyen yaşına rağmen orkestrayı bastırabilecek bir ses gücüne sahip Abilov bu işin sadece yaşa değil, ciddi bir antrenmana bağlı olduğunu da canlı ispatı oldu. Kazakistan Devlet Ödülü sahibi olan Abilov bugüne kadar birçok ülkede konser vermiş, kendi adına bir festivalin sahibi ve aynı zamanda yetenekli çocuklara verilen bir ödülün de isim babası.
Soprano Seda Ortaç her ne kadar Türk sanatçı olsa da öncelikle eğitimini Azeri sanatçı ve eğitmen Prof. Hurraman Kasımova'dan almış. New York, İtalya, Makedonya, Japonya ve Kazakistan'da rol aldığı temsillerle adını duyurmuş. Kazakistan'ın Pavlodar Eyaleti'nde Pavlodar Senfoni Orkestrası ile 2014 yılında konser veren sanatçı Kazak bestecilerinin aryalarını da seslendirmiş.
TARİHE DOKUNMAK
Gecenin aslında en önemli olayını sona sakladım.
Kazak kemancı Aimann Mussakhajaveva bu gece konserde Ukrayna doğumlu ünlü kemancı Mischa Elman'a ait Stradivarius kemanla çaldı. Bu keman Kazak Devleti tarafından satın alınmış ve kullanması için sanatçıya verilmiş. Böylesine önemli bir kemanın devlet tarafından satın alınmış olması ister istemez akıllara şunu getiriyor: Devlet Sanatçısı ünvanına sahip Ayla Erduran'ın Stradivarius kemanının satışına ve kemanın (yanlış bilmiyorsam) bu ülkeden çıkışına Türkiye Cumhuriyeti Devleti neden izin verdi?
Devletimizin bu tarz bir tarihi değere sahip olacak parası olmaması mümkün gözükmediğine göre başka nedenler vardı ve bunu da deşmek politik yorumlara gireceğinden uzak durmayı tercih ediyorum.
Sebep ne olursa olsun, bugün Kazakistan'ın sanat politikası günümüz Türkiye'sini fena halde sollamış görünüyor ki kayıt masama en acı şekilde yansıyan bu oldu sanırım...
Geleceğe umut ve müzikle bakmanız dileği ile.