Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının geleneksel Cuma akşamı konserlerinin müdavimi bir gencin ertesi sabahı zor edip Milliyet'te Faruk Güvenç'ten konser eleştirisini okumaya can attığı; başkent Ankara'nın kültür sanat hayatına yön verdiği o şahane yıllar. O dönemde bir yabancı şarkıda pop ve rock türlerinin klasik müziğin kalıplarında harmanlanması olağanüstü bir şeye tanıklık etme hissi vermişti. Bohemian Rhapsody filmi şahane bir sinema yolculuğu yaptırmanın yanı sıra böyle gençlik anılarımı da depreştirdi.
Bir yüzünde "Bohemian Rhapsody," diğerinde "I'm in Love With My Car" şarkısı olan plağın ilk basımı 1975'tir ve bugün bile dünyada bulunması ve satın alınması adeta imkânsız olan plakların başında gelir. İmkânsız olanın altında yatan ana sebep Bohemian Rhapsody gibi bir eserin "eşsiz" olmasıdır.
Film bu cesur ve özgün eserin yaratıcısı Freddie Mercury'nin hayatı ve kişiliğini ana eksene koyarak Queen grubunun müzik yolculuğunu anlatıyor. Sahnede müthiş bir enerjiye sahip Freddie Mercury'nin özelde sıkılgan ve içine dönük olması; etnik kökeni ve cinsel yönelimi nedeniyle maruz kaldığı iki kez dışlanmışlık ve hayatına giren az sayıdaki insanın sanatına etkisi gibi özel detayların yanı sıra Bohemian Rhapsody ve başka Queen parçalarının yaratım sürecini somutlaştıran film 13 Temmuz 1985'te Wembley stadında yapılan dünyanın en büyük müzikal organizasyonlarından Live Aid (Afrika'da açlıkla mücadele için yardım konseri) ile sona eriyor.
Bu noktada senaryonun kronolojik anlamda bazı olayları es geçtiği veya farklı şekilde kurguladığı eleştirisi yapılıyor. Temelde haklı bir eleştiri olmakla birlikte, unutmamak gerekir ki "Bohemian Rhapsody" belgesel olma iddiasında değil; bu filmi üstün yetenekli bir besteci ve yorumcunun kariyerindeki önemli basamaklar ile çok sesli müziğe yaptığı benzersiz katkıya odaklanarak izlemek gerekiyor.
Freddie Mercury rolünde baştan sonra kusursuz olan Rami Malek, gerçekte 17 dakika sürmüş olan Live Aid performansını neredeyse birebir yeniden canlandırıp muhteşem bir kreşendo etkisiyle perdeyi kapatıyor.
Bu kusursuz filmin tek eksiği Türkçe çeviri metinlerindeki inanılmaz ihmal. İsmini bile müzikal eserden alan bir filmde şarkı sözlerinin çevrilmemesi büyük hata. İngilizce bilmeyenlerin Queen/Freddie Mercury müziğinin duygusal bütünlüğüne erişmesi mümkün olmuyor.