"Oscar rezaleti" ve "Oscar skandalı" manşetleriyle ifade edilen ortak haber diline bakılırsa 89. Oscar ödül töreninde eşi benzeri görülmemiş bir olaya tanıklık ettik. En iyi film ilan edilen "La La Land/Aşıklar Şehri" yanlış zarf kurbanı olduğu anlaşılınca, heykelciği "Moonlight/Ayışığı" ekibine teslim etti. Olağan karşılanacak bir durum değil elbette, ama böyle bir olay ilk defa yaşanmıyor; 1964 yılındaki Oscar töreninde "en iyi film müziği" ödülünü açıklamak üzere sahneye gelen Sammy Davis Jr. yine yanlış zarf kurbanı olmuş, daha sonra hatasını kabul eden Akademi taraflardan özür dilemişti.
Sunucuların perdenin solundan ve sağından dönüşümlü olarak sahneye çıkmasına dayanan ödül zarfları dağıtım planı, tören finalinde Warren Beatty ve Faye Dunaway tarafından bozulunca daha önceki "en iyi kadın oyuncu" zarfı yeniden sahneye gönderilmiş oldu. Zaten bir dakika bile geçmeden durumun farkına varıldı. Warren Beatty'nin zarfı açınca neden şaşkın bir halde Faye Dunaway'e baktığı da böylelikle anlaşıldı.
Finalde bir şoktan sözedeceksek, Faye Dunaway'in botoks yüzünden yüz ifadesini tamamen kaybedip, bambaşka bir insana dönüşmesini konuşalım. Doğrusu benim yaşadığım esas "şok" buydu!
Öte yandan, 89. Oscar töreni gerçek anlamda skandallara sahne oldu, ancak skandalın sebebi Akademi değil, yabancıları tehdit olarak gören populist politikalardı: Oscar kazanan iki filmin ekibi yönetmeni dahil vize alıp ülkeye gelemedi. Bundan daha büyük bir skandal var mı?
En iyi yabancı film ödülünü alan İran-Fransız yapımı "The Salesman/Satıcı" yönetmeni Asghar Farhadi vize başvurusu reddedilince, bir not göndererek olayı protesto etti. Nitekim ödülü kabul eden kişi tarafından bu metin okundu.
Skandal bununla da sınırlı kalmadı, "en iyi kısa belgesel" dalındaki adaylardan Suriye-İngiltere ortak yapımı "The White Helmets" Oscar'ı kazandı, ama heykelciği kucaklayıp teşekkür konuşması yapma imkanı yoktu. Yönetmeni İngiliz olduğu için elbette sorun yaşamadı; diğer tüm ekip Suriyeli olmanın cezasını üç gün Atatürk Havaalanında bekletilip daha sonra uçağa alınmamakla ödedi. En önemli ödülü kazanmanın muhtemel coşkusunu İstanbul'daki bir otel odasında televizyondan Oscarları izleyerek yaşadı; artık ne kadar yaşayabildiyse.
Gelelim ödüllere: Bu yıla tam olarak iki film, La La Land ve Moonlight damgasını vurdu, doğrusu ikisi de başımızın tacı. Kişisel bir not daha düşmek gerekirse, Casey Affleck başarısı saygıdeğer, ancak erken gelen bir ödüllendirmeydi ve Arrival filminin teknik bir kaç dal haricinde neredeyse yok sayılması üzücüydü.
KAZANANLAR
En iyi film: Moonlight/Ayışığı
En iyi yönetmen: Damien Chazelle La La Land/Aşıklar Şehri
En iyi erkek oyuncu: Casey Affleck (Manchester by the Sea/Yaşamın Kıyısında)
En iyi kadın oyuncu: Emma Stone (La La Land/Aşıklar Şehri)
En iyi yardımcı erkek oyuncu: Mahershala Ali (Moonlight/Ayışığı)
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Viola Davis (Fences)
En iyi yabancı film: The Salesman (İran-Fransa)
Haldun Armağan
28 Şubat 2017