İKSV, daha doğrusu, ilk adı ile İstanbul Festivali’nin ilk denemeleri, Aydın Gün’ün İstanbul Şehir Operası’nda yönetici olduğu 1960 yılına kadar dayanıyor. O zamanki adıyla İstanbul Sanat Festivali 6 Haziran 1961’de resital, orkestralı konserler ve çeşitli tiyatro etkinlikleri ile bu girişimlere başlamıştı. Bu bilgi birikiminin getirdiği deneyimle, 1973 yılında Nejat Eczacıbaşı ile İDOB Müdürü Aydın Gün’ün girişimleri ile uzun bir çalışma sonucunda ilk etkinliğini yaptı. O zaman Kültür Sarayı yanmıştı. Mekan sorunları vardı. İTÜ Maçka Maden Fakültesi anfisinde, A.A.Saygun’un Yunus Emre oratoryosu ile 21.06.1973 yılında, Festivalin açılış konuşmasını, Devlet Bakanı İ.H.Tekinel yapmıştı. O zamanlar böyle güzel salonlar yoktu. Ancak, Devletin bile sanat ve sanatçıya ilgisi vardı. Etkinlikler Devletin himayesinde olduğu gibi, bizzat, Devlet büyükleri tarafından açılışı yapılmaktaydı. Oysa bugün gelinen nokta yürekler acısı. Devletten tek bir yetkili bile yok. Gelen olursa bile, yandaşları onları karalar. Neyse, bu onların tercihleri. Biz gelelim bu yılki açılış gecesine:
44. İstanbul Müzik Festivali 1 Haziran 2016 akşamı, Lütfi Kırdar Kongre Sarayında, görkemli bir programla başladı. Açılış konuşmasını yapan İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, şunları söyledi:
"Festivalin 44. yılını idrak ediyoruz. İKSV, değişik mekan kullanımları ile kültürel mirasımıza dikkat çekmektedir. Böylece, Festival kentle daha yakın temas ederken, bu tarihi mekanlar da, Festivalin özgün bir dokusu haline geliyor.
Festivalin üstlendiği misyonlardan biri de eser siparişleri ile müzik ve çağdaş sanat repertuarına katkıda bulunmak. Bu doğrultuda, bu yıl 2 Dünya, 1 de Türkiye prömiyeri yer alıyor. Bunlardan Özkan Manav’ın bestesi bu festivalde ilk kez seslendirilecek. Hafta sonu açık hava ücretsiz konserlerimize herkesi davet ediyoruz. İlk kez çocuklara yönelik etkinliklerimiz vardır. Konservatuar öğrencilerinin bu etkinliklerimizi ücretsiz izleyebilirler. Ayrıca, bu festival için bize sponsorluk desteği yapan tüm kurumlara teşekkür ederim,"
Bu yıl İKSV tarafından ‘’Onur Ödülü’’ Türkiye’nin üçüncü kuşak bestecilerinden, 1934 doğumlu İlhan Baran’a verildi. Ödülü onun adına, kendisine verilmek üzere, öğrencisi, DOB eski Genel Müdürü, CSO şefi, Prof. Rengim Gökmen aldı.
İKSV’nin bir de ‘’Yaşam Boyu Onur Ödülü’’ var ki, o da, 7 Haziran 2016 akşamı, Aya İrini’deki konseri öncesi, piyanist Murray Perahia’ya verilecek.
Bu yıl da Müzik Festivaline sponsor destekleri oldu. Ana sponsor olan ECA’yı ve tüm sponsorları gönülden kutluyorum.
Açılış konuşmalarından sonra, konserin ilk eseri, P.İ.Çaykovski’nin, op 23, 1 numaralı piyano konçertosu idi. Bu konserinde yine genç bir yıldızı dinleyicilerle buluşturan İKSV, Uluslararası Çaykovski Piyano Yarışması 2015 birincisi Dmitry Masleev ile festivalin Yerleşik Orkestrası, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nı Sacha Goetzel yönetiminde bir araya getirdi. Genç piyanist, gerçekten, olağanüstü başarılı bir performans sergiledi. Bu nedenle, eser bitiminde çok büyük alkış alınca, alkışlara teşekküre bir bis ile karşılık verdi.
Uzun zamandır görülmemiş bir seyirci, jüri ve medya desteği ile Çaykovski Piyano Yarışmas'nı kazanan Dmitry Masleev, kendisine oy birliği ile birincilik getiren, The Financial Times'ın "parlak bir virtüözite" olarak, daha önce de yorumladığı bu eser için, müzik eleştirmenleri genç yıldızın yaratıcı karakterinin yanı sıra doğal stiline özellikle dikkat çekiyorlar.
İlk konserini verdiği Mayıs 1999'dan bu yana Türkiye'nin kültürel hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, 2010 Salzburg Festivali açılış etkinliklerinde ve 2014'te BBC Proms'ta verdiği konserlerle dünya basınında da övgülerle yer alımıştı.
Konserin ikinci eseri, yoğun ruh hali ve dinleyicide bıraktığı etkisi ile Şostakoviç'in en başarılı film müziği olarak görülen Hamlet Süiti, ki, benim bildiğim kadarıyla, Türkiye’de ilk seslendirilişi. Seyirci de ilk kez dinlediğini tahmin ettiğim bu eseri, şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın mükemmel yorumundan dolayı, dakikalarca alkışlayarak, sahneye davet etti. Bu eser, Festivalin bu yılkı temasına gönderme yaparken, tüm ay boyunca dinleyicileri bekleyen muhteşem konserlerin de sinyallerini veriyor.
Ben bu konserde şunu gördüm. Bu sanat dalları, bazı çevrelerince ne kadar ‘’tu kaka’’ olarak nitelense de, bu işe gönül vermiş sponsor, sanatçı ve izleyicilerin desteği ile, her gün, bir öncesinden daha da ileriye gidiyor. Devlet büyüklerinin ilgisizliği beni üzdü, ancak, buna rağmen gelinen noktadan gururlandığımı söyleyebilirim. Kültür ve sanata gönül vermiş Eczacıbaşı ailesi başta olmak üzere, tüm sponsor ve izleyenlere desteklerinden dolayı teşekkürler.