Kadıköy’deki Fenerbahçe Parkında, 11 Haziran 2016 Cumartesi günü, saat 11.00de İDOB bakır nefesli sazlar sanatçılarının oluşturduğu, ‘’Brassolist’’in konseri vardı. Volkan Coşar (trompet), Onurcan Çağatay (trompet), Sertan Sancar (korno), Dilan Selek İlhan (trombon) ve Ertan Şahin'den (tuba) oluşan ‘’Brassolist’’ topluluğu ile Ceren Gündoğdu’nun da vokal olarak katıldığı, açık hava konseri herkese açık ve ücretsizdi.
Klasik kalıpların dışına çıkarak, izleyicilerin de sahne performansına katılımını amaç edinen Brassolist, ülkemizin yenilikçi, interaktif ve bir o kadar da dinlemesi zevkli topluluklarından. Önceki yıllarda İDOB’un yaptığı bu uygulama İKSV tarafından da sürdürüldü. Caz ve popüler türkülerden oluşan konser, yer minderleri ve kilimlerini getiren halk tarafından büyük beğeni ile karşılandı ve alkış tempolarıyla sanatçılara eşlik ettiler. 1 saat kadar süren konser, neşeli bir şekilde sona erdi.
BİR ‘’ DÜNYA PRÖMİYERİ’’: DENİZ KÜSTÜ
Günün ikinci etkinliği ise bir başyapıttı. Süreyya sahnesinde, Yaşar Kemal'in aynı adlı romanından, librettosu Simon Jones’a ait, müzik: Michael Ellison, reji: Simon Jones, koreografi: Zeynep Tanbay, video Performans & Enstalasyon: NOHlab, repetitör: Ian Shaw ve Michael Rafferty şefliğindeki Hezarfen Ensemble orkestrası ile Michael Ellison tarafından sunulan müzik tiyatrosu ‘’DENİZ KÜSTÜ’’ tam bir görsel şölen olarak sergilendi.
Gwion Thomas, Robyn Allegra Parton, Louise Innes, Damian Thantrey, Adam Green solistleri ile dansçılar, Evrim Akyay, Gizem Bilgen, Can Gökdoğan, Serhat Kural, Yaşar Kemal'in 1978 tarihli romanından uyarlanan ve İstanbul'a, İstanbul'un denizlerine, yunuslarına, deniz yaşamına bir övgü niteliği taşıyan Deniz Küstü, Balıkçı Selim gibi idealistler ile sırf kendi ceplerini doldurmak uğruna deniz yaşamını olduğu gibi insanların da yaşam alanlarını ve geçim kaynaklarını yok eden diğerlerinin hayatları kesiştiğinde olacakları lirik ve dramatik bir bakışla anlattılar. Şunu açıklıkla ifade edebilirim ki, bu güne kadar Süreyya sahnesinde bu denli görkemli bir oyun sahnelenmedi. Görselliği sağlayan video skenografiye hayran kaldım.
Benim saat 14.00’deki matinesini izlediğim bu müzik tiyatrosu, Yaşar Kemal'in öngörülü, çevreci romanını ele alan bu güçlü eserin bestecisi Michael Ellison, 2012'de İstanbul Müzik Festivali ve Rotterdam Operadagen ortak siparişi üzerine bestelediği Söyle Ben Senim-Mevlana'daki gibi yine Türk geleneksel çalgılarını çoksesli müziğin içine işleyerek, eserin Boğaz'a özgü eşsiz ses dünyasını yaratıyor. İstanbul'un manzaraları ile karakterlerinin hayallerini anlatırken kâh bir tekneye kâh şehir labirentine dönüşen sahnenin fonundaki video skenografiyle Beyoğlu ve Kadıköy'ün karanlık köşeleri de fantastik deniz manzaralarına, hayal dünyalarına dönüştürüldü. Videolardaki başarı, tüm izleyenleri hayran bıraktı.
Deniz Küstü'de lirizm ile idealizm, en temel insani özlemler ve insanın denizleri ve karaları paylaştığı diğer canlılara duyduğu sevgi ile daha karanlık gerçekler arasında dramatik, zaman zaman gerçeküstü bir etkileşim söz konusu. American Record Guide'ın "ustaca, kuvvetli ve sürükleyici" olarak nitelendirdiği Ellison'ın müziği, barındırdığı renk zenginliği, kontrastları, değişken ritmik dili ile bu etkileşimi açığa vuruyor.
Modern kültürümüzün yapı taşlarından Yaşar Kemal'in Deniz Küstü romanının Michael Ellison'un çağdaş tarzdaki müzikleri, metin ve rejide Simon Jones, koreografide Zeynep Tanbay’ın mükemmel dansları ve video skenografisinde NohLab işbirliğiyle sahneye taşıdığı bu dünya prömiyerini bizlere yaşattıkları için, kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Bence, asıl büyük teşekkür İKSV yönetimine. Bize bir müzik tiyatrosunun nasıl olması gerektiğini anlattıkları için.
Ama bu arada üzüldüğüm bir şey fark ettim. O da, seyirciler arasında opera sanatçıları yoktu. Oysa ki, onların vizyonlarının gelişimi için böyle oyunlar çok önemli. Ya yeterince bilgilendirilmemiş de olabilirler. Bu oyunun tekrarı, aynı gün 20.00'de, aynı mekânda yapıldı.