39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 30 Nisan 2025 gecesi, yalnızca bir konserin değil, adeta bir duygular senfonisinin finaline sahne oldu. Başkentin klasik müzik takvimine adanmış en özel gecelerinden biri, Rus müzik mirasının görkemli temsilcisi Rusya Devlet Akademik Senfoni Orkestrası “Evgeny Svetlanov”un büyüleyici performansıyla taçlandı. Dünya sahnelerinde eşsiz bir geçmişe sahip bu köklü topluluk, Ankara’da hem geçmişin derinliğini hem de bugünün tazeliğini aynı nefeste dinleyicilere sundu.
Orkestrayı yöneten genç şef Fedor Beznosikov, alışıldık klasik şef kalıplarının ötesinde, müziği yaşayan ve yaşatan bir figür olarak karşımıza çıktı. 2017 yılında Çaykovski Moskova Devlet Konservatuvarı’ndan keman dalında mezun olan Beznosikov, yalnızca bir icracı değil, sahnedeki her bir nefesi yönetebilen bir müzikal hikâye anlatıcısı. Şeflik kariyerine hızlı ve etkileyici bir giriş yapan sanatçı, daha şimdiden “Yılın Keşfi” unvanını kazanmış, Moskova Sanat Tiyatrosu Ödülü’ne aday gösterilmiş ve The Blueprint dergisinin kültür endüstrisinin yıldızları listesinde yerini almıştır. Bu gece, Beznosikov’un batonunun altından yalnızca ses değil; duygular, hayaller ve geçmişin hayaleti geçti.
Konserin ilk yarısında seslendirilen Sergei Rachmaninov’un 2 No’lu Piyano Konçertosu, bestecinin ruhsal bir çöküntüden sonra yazdığı, deyim yerindeyse küllerinden doğduğu eserdir. 1901’de tamamlanan bu eser, Rachmaninov’un depresyon sonrası geçirdiği hipnoz terapilerinin de bir ürünü olarak, müzikal bir iyileşme sürecinin izlerini taşır. Eserin açılışındaki o yalnız piyano akorları, bir iç monoloğun başlangıcı gibidir; bastırılmış bir çığlık, zarif bir sitem. Ve bu derin müzikal anlatıyı o gece, piyanonun başında Salih Can Gevrek canlandırdı.
Genç piyanist Salih Can Gevrek, yalnızca teknik yetkinliğiyle değil, müziğe kattığı içsel samimiyetle de dikkat çekti. Bilkent’ten Royal College of Music’e, Brüksel’den Musikverein’e uzanan sanat yolculuğunda birçok uluslararası ödül kazanmış olan Gevrek, sahnede yalnızca Rachmaninov’u değil, onun kırılganlığını, umutlarını ve tutkusunu da görünür kıldı. Adagio sostenuto’daki dingin şiirsellik, onun parmaklarında ince bir iç konuşmaya dönüştü. Allegro scherzando’daki enerji ve coşku ise hem piyanistik virtüözitesini hem de anlatım gücünü gözler önüne serdi. Salih Can Gevrek’in yorumunda Rachmaninov bir besteci değil, bir çağdaş oldu.
Konserin ikinci yarısı, Rus romantizminin doruklarından biri sayılan Piotr İlyiç Çaykovski’nin 4. Senfonisi ile devam etti. Bestecinin kişisel bunalımı, kısa süreli evliliği ve hayırsever destekçisi Nadejda von Meck ile olan mektuplaşmaları arasında şekillenen bu eser, kaderle yüzleşmenin ve ruhun derinliklerinden gelen bir çığlığın senfonik ifadesidir. Çaykovski, bu senfonide “kaçınılmaz kaderin” baskısını müzikal motiflerle simgeler. İlk bölümdeki üflemeli girişin karanlık çağrısı, içsel bir savaşı başlatır. İkinci bölümdeki obua solosu, geçmişin hayaletleriyle dolu bir hüzün yürüyüşü gibidir. Üçüncü bölüm, pizzicato yaylılar eşliğinde ironik bir dansa dönüşürken; final, halk dansı esintili büyük bir patlamayla yaşam sevincine göz kırpar.
Beznosikov’un yönetiminde orkestra, bu dramatik anlatımı tüm tonlarıyla sundu. Dinamik geçişler, duyusal denge ve yapıdaki bütünlük, orkestra üyelerinin üstün teknik becerileri ve sanatsal içgörüleriyle birleşince ortaya etkileyici bir yorum çıktı. Özellikle yaylıların akıcılığı, üflemelilerin soluk alıp veren doğallığı ve perküsyonun zamanlaması, senfoninin katmanlı yapısını adeta üç boyutlu hale getirdi.
Bu gece, yalnızca notaların değil, kültürlerin, tarihlerin ve duyguların konuştuğu bir geceydi. 1936’da Moskova’da temelleri atılan, Evgeny Svetlanov’un adıyla özdeşleşen bu efsanevi orkestra, zamanlar arasında bir köprü kurdu. Sahnedeki her sanatçı, yalnızca çalmadı; anlatmak, yaşatmak ve hissettirmek için oradaydı.
39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, bu büyülü kapanışla hem geçmişi onurlandırdı hem de geleceğe dair umut verdi. 40. yıl hazırlıkları şimdiden merakla beklenirken, 30 Nisan gecesi dinleyicilerin belleğinde uzun süre yankılanacak o müzikal yankı hâlâ sürüyor.
Dr. R. Oğuz Sağdıç
3 Mayıs 2025, Ankara
Fotoğraflar: Oğuz Sağdıç