İlk kez 1994 tarihinde başlayıp, bu yıl da 25’incisi düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, 25 yıl önce olduğu gibi gene Giacomo Puccini’nin Turandot adlı operasının sahnelenmesiyle başladı. 25 yıl önce İstanbul Devlet Opera ve Balesi yapımı olan eser Yekta Kara tarafından sahneye konulmuştu. Nilgün Serimoğlu, Erol Uras, Efsun Öztoprak ve Ayhan Baran gibi sanatçılar bu festivalin açılışını yapmışlardı. Bu yıl da festivalin açılışı yine Turandot ile yapıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali 4 Eylül 2018 günü başladı. Serik ilçesindeki Aspendos Antik Tiyatrosu'nda düzenlenen festivalin açılış temsiline sanatseverler büyük ilgi gösterdi. Festivalin açılış temsiline uzun yıllardan beri ilk kez bakanlık düzeyinde katılım oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile birlikte Antalya Valisi Münir Karaloğlu, AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Serik Kaymakamı Haluk Şimşek, Serik Belediye Başkanı Ramazan Çalık, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin ve 3 bin civarında yerli ve yabancı sanatsever Aspendos Tiyatrosunda oyunu izledi.
Bu yıl Antalya Belediyesi, şehrin belli başlı önemli duraklarından Aspendos’a ücretsiz otobüs seferleri düzenlemişti. Biz de belirtilen bu duraklardan birine giderek, ilgili otobüsün gelmesini bekledik. Bir otobüs geldi, ancak o kadar dolu idi ki binmekte çok zorlandık. Bir saatlik ve ayakta yolculuğumuz sürdü. Dönüş de aynı şekilde oldu. Bundan sonraki etkinliklerde, otobüs sayısını arttırılmasında yarar olacağını düşünüyorum. Otobüse binen seyirciler arasında, bu festival için İstanbul’dan gelerek, temsil sonrası geri dönecek birçok seyircinin olması, halkın buna sahip çıktığını kanıtlamış olmaktadır, ki bu da çok önemlidir.
Işıklar sönüp temsil başladığında Puccini’nin müziği ile Aspendos Tiyatrosu’nun gizemli ve büyüleyici atmosferi buluşunca ortaya mükemmel bir yapım çıkmış oldu. Ankara, İzmir ve Antalya Devlet Opera ve Balesi müdürlüklerinin ortak katılımı ile eserin sahnelenmesi yapıldı.
Orkestranın şefliğini Alberto Veronesi’nin yaptığı, İtalyan rejisör Vincenzo Grisostomi Travaglini'nin sahneye koyduğu, dekoru Özgür Usta, kostümü Savaş Camgöz, koro şefliklerini Gianpaolo Vessella ile Mahir Seyrek, koreografiyi Armağan Davran, çocuk korosu şefliğini de Antalya Operası’ndan Sinem Seçil Battal’ın yaptığı bu karma yapımda, Turandot’u İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nden soprano Perihan Nayır Artan, Calaf’ı DOB Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni tenor Murat Karahan, Timur’u İzmir Operası’ndan bas Teyfik Rodos, Liu’yu Ankara Operası’ndan soprano Seda Ayazlı, Ping, Pang, Pong üçlüsünü de İzmir Operası’ndan Murat Duyan, Tankut Eşber, Serkan Taylan, L’Iparatore Altom’u da yine İzmir Operasından Lorenzo Arranz Mok üstlendi. Eserde solistlere Ankara Devlet Opera ve Balesi Korosu ile orkestrası eşlik etti.
Oyun son derece başarılı olarak başladı, solistlerin tümü görevlerini olması gerektiği gibi iyi bir şekilde yerlerine getirdiler. Verona Arena Fatihi Murat Karahan, oradaki başarısını Aspendos’ta da sergiledi. Sanatçı tıpkı İtalya’da olduğu gibi aynı performansı Antalya’da da son derece başarılı bir Calaf karakteri çizdi. Gerek sololarında gerekse ansabl olarak son derece başarılıydı. Sıra, eserin en ünlü aryası olan ‘’Nessun dorma’’yı söyleyip bitirince, seyircilerin bitmeyen alkışlarına karşılık olarak, şef orkestraya, parçayı tekrar ettirdi. Operalarda parça tekrarı az görülen bir uygulamadır, ancak bölümün ve icranın çok beğenilmesi nedeniyle, bazen orkestra şefleri bu yönde, seyircilere teşekkür olarak parça tekrarı yapmaktadırlar. Bu temsilde de böyle oldu.
Turandot’u oynayan, Çinli zalim Prenses rolündeki İDOB solist sanatçısı soprano Perihan Nayır Artan tam anlamıyla bir Turandot oldu. Gerek sahne üstündeki kararlı duruşu gerekse şarkı söylemedeki Turandotvari şarkı stili ile seyircilerden büyük alkış aldı. Aslında spinto dramatik soprano partisi olan Turandot da tam da Artan için, ilk kez bir Puccini söylemesine karşın, görevini layıkı ile yerine getirenlerden biriydi. Liu karakteri ile sahnedeki diyalogları olağanüstü başarılıydı. Aslında bir verismo bestecisi olan Puccini’nin bu operası, diğer operalarından çok farklı karakterde, aslında çok iyi bir insan olup, ancak aşkı tanımayan, onu Liu’nun ölümü ile öğrenen bir karakteri güzel bir şekilde oynaması göz dolduran gelişmelerdi. Diğer solistler Seda Ayazlı, Teyfik Rodos, Murat Duyan, Tankut Eşber, Serkan Taylan da çok başarılı bir performans çizdiler. Ping, Pang, Pong üçlüsünü de sahne üstünde, şarkılarını söylerken, koreografik bir stilde oyunlarını sergilemiş olmaları eserin göz dolduran özelliklerinden biri idi. Koro ve bale, hatta çocuk korosu da göz dolduran başarılar sergilediler. Orkestra dışında, Anfitiyatronun sağ kulisinde yer alan ve Fügen Yiğitgil yönetimindeki bandodan gelen seslerle, orkestradan duyulan sesler arasında, fiziksel ve uzaklıktan kaynaklanan özellikler nedeniyle balans farkı oluşmaktaydı ki, bunu önlemek çok zordur. Bu tamamen, sessin havada saniyede 340m olan hızından kaynaklanan özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Daha önceleri sahne arkasında oluşturulan bando, Aspendos Tiyatrosunun sahne arkasında yer olmaması nedeniyle kulise alınmıştı. Şef Fügen Yiğitgil’in azami dikkati sayesinde bu sorun kısmen azaltılmış oldu. Temsil son derece başarılı bir şekilde sona erdi. Seyircilerin sanatçıları alkışlarla memnuniyetlerini bildirmeleri, sanatçıların da seyircileri selamlamaları görülmeye değerdi.
Bu arada, uzun zamandır, bu gibi sanat etkinliklerinde göremediğimiz bir olay yaşandı. Temsile gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy sahneye çıkarak, sanatçılara tek tek çiçek verdi. Bu sahne, sanatçı ve seyircilerin yıllardır hasret kaldıkları bir ilgi idi. Bakanın bu davranışı tüm sanatçı ve seyircileri memnun etti. Temsil de bu şekilde coşkulu bir şekilde sona erdi.
Festivaller her ne kadar yerli seyirciler için de yapılıyor olsa da çoğunluğunu turistler oluşturuyordu. Bu nedenle, eserin librettosunun Türkçe üst yazısı sadece Türkçe bilen seyircilere hizmet veriyor, turistlere yararı olmuyordu. Türkçenin yanında İngilizce olarak da üst yazının ekranda yer alıyor olması olumlu gelişmelerden biridir. Bu özellik sadece festivallerde değil, tüm sezon opera salonlarında da yer almalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ülkenin kültürel yönde kalkınması ile tanıtımdaki öneminden dolayı, Turandot ve Aspendos Festivali ile ilgili olarak şunları söyledi:
‘’Özellikle önümüzdeki yıldan itibaren, operamızı, balemizi ve kültürel değerlerimizi de turizme tanıtım amaçlı olarak pazarlamaya karar verdik. Stratejik partnerilerimiz ve gizli silahlarımız kuvvetli olarak bunlar olacak diyebilirim. Arkadaşlar çok güzel bir performans sergiliyorlar, bu yüzden doğru karar aldığımızı düşünüyorum. Bunun keyifli bir festival dönemi olacağına inanıyorum.’’
Bence bu karar çok önemli ve gecikmiş bir uygulama. Her ne kadar önceki yıllarda, temsillere yabancı turistlerin davet edilmeleri olmaktaydı, ancak bu bir Bakanlık uygulaması ile olmuyor, DOBGM girişimleri ile sağlanıyordu.Son yıllarda ilk kez bir Bakan bunun önemini kavramış ve kuruma sahip çıkmış oldu. Bu kararından dolayı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u kutluyorum.
Temsil hakkında Calaf rolündeki DOBGM Müdür ve Genel Sanat Yönetmeni tenor Murat Karahan görüşlerini şöyle ifade etti, bu görüşü ayrıca facebookta da paylaştı:
‘’25. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivalini “Turandot” operası ile açtık. Bu gece yine eski günlerimize döndük, dolu bir tiyatro, coşkulu bir seyirci, unutulmayacak akşamlarından bir tanesini yaşadı Aspendos. Gerçekten bize yakışan bir temsil oldu. Kısa bir zamanda büyük bir özveri ile çalışıp bu muhteşem prodüksiyonun çıkmasında büyük emeği olan bütün sanatçı ve teknik ekip arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.
Bodrum Bale Festivali’mizden sonra Aspendos’ta da bizi yalnız bırakmayan ve desteklerini her zaman arkamızda hissettiğimiz çok değerli Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum.’’
Operada Turandot rolü ile sahneye çıkan İDOB solist sanatçılarından soprano Perihan Nayır Artan da şunları söyledi:
‘’Burada olmaktan çok memnunum, çok güzel çalıştık, tüm provalarımız zevkli geçti. Bundan 21 yıl önce ben daha lise öğrencisi olup, konservatuvarda öğrenci bile değilken, MSÜDK’ına girme düşüncemi babamlara söylemiştim. Onlar da bana, bu nereden aklına geldi dediler ama beni yüreklendirmek için AKM’deki İDOB’un bir temsiline götürdüler ki bu temsil de Turandot’tu. Balkonda yer bulabildik, annem, babam ve ben buradan oyunu izledik. Baş rollerde Turandot’ta Nilgün Serimoğlu, Liu’da Efsun Öztoprak, Ayhan Baran Timur ve tenor da Erol Uras’dı. Henüz operadan kimseyi tanımıyordum, şöyle AKM’nin görkemine baktım, her yer ful doluydu. Şimdi de ben de bu Turandot’u oynuyorum. Gerçi sesim de bu rol için uygun olmayabilirdi, bu nedenle oynamayabilirdim ama tesadüfen oldu ve şimdi de oynadım. Bu görev bana verilince, piyanist Fügen Yiğitgil ile 1 ay çalıştım, rejisör ile de aynı şekilde sürekli çalışarak bu günlere geldik. Bu benim için bir gururdur.’’
Bu festivale katkıda bulunan Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Sibel Sibel Kızılateş de duygularını şöyle açıkladı:
‘’Dünyaca ünlü bir tenoru bu büyülü ortamda izlemek büyük keyif veriyor. İl Müdürü olarak bu prodüksiyona ufak tefek katkılarım olduysa da bundan büyük şeref duyuyorum. Tüm provaları her anı ile izledim ama bu akşam başka, ciddi anlamda heyecanlıyım. Aida için de ciddi hazırlıklarımız var. Bu yıl benim yerime bir Rus mezzosoprano Amneris’i söyleyecek. Bu festivale emek veren herkese çok teşekkür ediyorum.’’
Calaf'ın babasını oynayan bas Teyfik Rodos da şunları söyledi:
“ Reji, dekor, kostüm ve müzikal anlamda çok üstün bir performans sahnelediğimizi düşünüyorum. Antik tiyatronun hemen hemen dolduran seyircinin coşkulu alkışları , kısa zamanda çıkardığımız eserin başarıya ulaştığının göstergesiydi. Bir haftalık müzikal ve bir haftalık sahne provalarının ardından bu görkemli eserin yaptığı sükse bize tüm yorgunluğumuzu unutturdu. Solo, koro orkestra bale ve teknik olarak çok yoğun bir dönem geçirdik. Selam esnasında Kültür Bakanımızın sahneye çıkıp bizlere teşekkür edip çiçek vermesi ayrı bir onur kaynağı oldu. Umuyorumki bundan sonra bu festivaller kalite ve eser olarak daha yoğun dönemler geçirirler.”
Aspendos Festivali açılış temsili bu yıl iyi organize edilmişti. Tanıtımlar da güzeldi. Beni en çok memnun eden gelişme ise, bir Bakanın bu etkinliklerin önemini kavrayarak, kültür ve sanat etkinliklerini turizmin partnerlerinden biri olarak kabul etmiş olması bence çok büyük bir adım. Bu kararından dolayı Bakan Ersoy’u gönülden kutluyorum. Bence bu çok olumlu bir karar. Bu sadece festivallerle sınırlı kalmamalı, tüm opera ve bale temsillerimiz için yapılmalı, çünkü bütün dünya operaları bunu böyle yapıyor. Bunun yanında bu oyunu da sadece Aspendos sınırları içinde hapsetmemiz mümkün değil, bu eserle yurt dışı turnelere de gitmemiz gerekiyor. Bu yapım bunu fazlası ile hakkediyor.
İsmail Hakkı Aksu
6 Eylül 2018, Antalya