6 Mayıs Anadolu’da baharın gelişinin, doğanın uyanışının, yaşamın yeniden başlayışının kutlandığı Hıdrellez Bayramı’dır. Bu kutlamanın kökenlerinin kadim Mısır’da, Sümer’de olduğu düşünülür.
Hıdrellez, günün kıştan/karanlıktan/soğuktan çıkıp bahara/aydınlığa/sıcağa kavuşmasını kutlar.
6 Mayıs tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıç yıllarında, 1936’da ilginç bir doğuma sahne oldu. 1936 yılı Hıdrellezi'nde Anadolu bozkırında kültürel-sanatsal bir kıştan/karanlıktan/soğuktan çıkmak için, Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu.
Bozkırda, Ankara’nın umut kırıcı soğuğunda ve kuraklığında yeni bir konservatuvar ve yeni bir sanat hayatı kurmak üzere Alman Besteci ve Viyolacı P. Hindemith Ankara’ya davet edildi.
1924 yılında kurulmuş olan Musiki Muallim Mektebi’nde 1936 yılının 6-12 mayıs tarihleri arasında, P. Hindemith’in başkanlığında yapılan seçme sınavı ile mektep öğrencilerinin bazıları Konservatuvar, bazıları da Musiki Muallim Mektebi öğrenciliğine uygun bulunmuşlar ve bu seçme sınavının başlangıç tarihi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşu kabul edilmiştir.
Hıdrellez’de bozkır toprağına atılmış bu tohum, yurt dışında eğitim görmüş Türk gençlerinin ve Hitler Almanya’sının zulmünden kaçan müzik ve tiyatro insanlarının oluşturduğu muhteşem bir kadroyla, sıkı ve çok düzeyli bir eğitim programıyla yeşermeye başladı.
Ankara Devlet Konservatuvarı, bir Hıdrellez günü kurulmasının verdiği bereketle artık meyveye durmak üzeredir. 1940 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı, öğrencilerine deneyim kazandırmak ve Ankara’nın sanat hayatını oluşturmak için büyük bir adım atarak “Tatbikat Sahnesi”ni kurdu. “Tatbikat Sahnesi” birkaç yıl sonra da Devlet Tiyatrosunun ve Devlet Operasının anası olacaktır.
Temellerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat katkısı olan Ankara Devlet Konservatuvarı, o günden bu güne Anadolu’da açılan her tiyatro perdesinde, verilen her opera-bale temsilinde, her orkestra, koro konserinde, konservatuvarlara alınan her öğrencide yeniden doğmaktadır.
Bu yıl Ankara Devlet Konservatuvarı 78. Kuruluş yıldönümünü, çok buruk kutluyor. Hıdrellez’de temeli atılmış bu anaç kurum, çocuklarının kaybı tehdidinin gölgesinde giriyor 78. yaşına.
Hıdrellez, baharın gelişinin, yaşamın yeniden yeşermesinin kutlanmasıdır dedik. Ama yaşam, sadece bahardan ibaret değil.
Bu gün Ankara Devlet Konsevatuvarı ‘nın çocukları olan sanat kurumları için sonbahar gelmiş gibi görünüyor. Büyük bir hüzün yaşıyoruz. Bin bir emekle kurulan Cumhuriyetin sanat kurumları, ne yazık ki hoyratça yok edilmek isteniyor. Sonbaharın arkasından kış da uzak görünmüyor.
Sonbahar yaşanırken, kışı hafif atlatmak için sanat kurumları ve sanatseverler ellerinden gelen her şeyi yapıyor mu, bilemiyorum. Fakat şunu biliyorum ki; ezelden beri bahar her seferinde nasıl geri geldiyse, sanat kurumları için, bu kış da geçer ve bahar gelir elbet.
1936 Hıdrellez’inde toprağa atılan tohum da o kadar sağlıklı, yeniden filizlenmek için o kadar iştahlı ve istekli ki; beklediği sadece biraz güneş.
Tarihte Hıdrellez’in kutlanmadığı bir yıl olmadı.
Güneş de bu güne kadar hiç doğmamazlık etmedi.