Aslında, Antalya Senfoni’nin Oda Orkestrası/Oda Müziği Topluluğu halleri demek istiyordum, başlık uzun olacaktı iki haftayı özetlemek için.
Önce geçen haftaya değineyim. Orkestrayı Tolga Atalay Ün yönetti, başkemancı Efdal Tekergölü’ydü. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası bu konserde kendi üyelerini solist olarak çıkardı sahneye; viyolacı Deniz Yılık ve trombonist Burak Baydar.
ADSO, Yaylı Çalgılar Orkestrası olarak çıktı dinleyici karşısına. Viyolacı Deniz Yılık G. P. Teleman'ın “Viyola Konçertosu”nu, trombonist Burak Baydar da, J. G. Albrechtsberger “Alto Trombon Konçertosu”nu yorumladılar. Aradan sonra ise, ADSO Yaylı Çalgılar Orkestrası F. Mendelssohn “Yaylı Çalgılar Senfonisi”ni seslendirdi.
Bütünüyle müzikseveri mutlu eden güzel bir konser oldu.
Bu konserin ilk bölümünde göze hiç de hoş gelmeyen ilginç bir sahne dizilişi vardı. Sahnenin sağ tarafı neredeyse tamamen boş bırakılırken, kadro tümüyle ortaya ve sola yerleştirilmişti. Bu yerleşimin müziğin tınısıyla, sunumuyla bir ilgisi var mıydı, bilmiyorum. Üstelik orkestranın adı ve logosunun olduğu pano/perdenin de kaldırılmış olması görüntü kanısını pekiştiriyordu.
ADSO’nun iki de kadrolu kedisi var. Tekir gişede, Sarman salon ve sahnede görevli. Gişede, önce gözlerden kontrol, sonra koku kontrolü ve bilet satışı onayı.
Salonda ise Sarman orkestra icrası sırasında etrafı iyice tarıyor. Aralarda alkış yapanları tespit edip çıkışta tek tek tırmalıyor.!
***
Bu hafta ise, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası 13 üyesiyle “Oda Müziği Topluluğu” olarak çıktı sahneye. Konserlerini hep Aspendos Salonu’nda veren ADSO, bu kez Perge Salonu’nu seçmişti. En çok da bunu merak ediyordum. Çünkü, Antalya Büyükşehir Belediyesi ya da diğer bürokratik girişimler zaman zaman Aspendos Salonu’na “el koyar”, orkestraya “başka salon bul” benzeri bir yaklaşım sergilenirdi. Bu kez öyle olmamış, ADSO seçimi kendisi yapmış. Müdür, değerli klarinet sanatçısı Uğur Deniz ile konser öncesi bu konuyu görüştüm, bir oda müziği yapmak için Perge Salonu’nun daha uygun olduğu kararıyla böyle bir seçim yaptıklarını belirtti.
Seçilen yaratı çok güzeldi. Tema, “Üflemeli Çalgılar Konseri” idi ve W.A.Mozart’ın, biri kontrabas olmak üzere 13 çalgı için yazdığı “Serenade No.10-Gran Partita”sı şefsiz olarak seslendirildi.
Konser öncesi topluluk adına obuacı Bayram Bayramoğulları kısa bir bilgilendirme yaptı: “Bu kadar yakın oturmamız size de birtakım sorumluluklar getiriyor. Bizim dikkatimizin dağılmaması için çok disiplinli olmamız gerekiyor. Eser bize göre uzun, size göre biraz kısa olabilir. Yaklaşık 55 dakika üflemeli çalgılar için…Mozart bize acımamış.
Kimseye acımamış, öyle bir obua konçertosu yazmış ki, öyle bir klarinet konçertosu, öyle bir fagot konçertosu yazmış ki…(topluluğu göstererek) neredeyse hepimiz için bir konçerto yazmış, ve Gran Partita yazmış. Sipariş üzerine yazılan bir eser. İmparator II. Joseph kendi ihtişamını gösterebilmek için üflemeli çalgılar topluluğu kurduruyor.
Klarinetçi Anton Stadler’e veriliyor bu görev de. O da Mozart’ın çok yakın arkadaşı, eseri de ona ithaf ediyor. Bu eser seslendirildikten sonra Mozart’a ün kazandırmış. Bu akşamdan sonra da biz biraz ünlenelim, sizin sayenizde :)
Tek bir eser, bölümler arasında alkışlamıyoruz. En sona saklayın. Alkışlarsanız da hoş yani… Bölüm aralarında nefesli sazlar olduğumuz için biraz gereğinden fazla ara veriyoruz. Siz de bu arada öksürebilir...siniz. İyi dinletiler diliyorum.”
Bayramoğulları’nın nazik uyarılarına, bilgilendirmelerine rağmen bölüm aralarında iki kez yükselen “bravo” nidasına, hafif tebessümle karşılık vermesi dikkatlerden kaçmadı.
Muazzam seslendirilen muhteşem yaratı “Gran Partita”nın özellikle son bölümünde (finale), obua ve klarinetlerin rondo teması pek beğenildi ve ayakta alkışlandı. Topluluk da “bir daha”(bis) olarak da bu bölümle teşekkür etti dinleyicilere.
Eserin bölümleri: 1- Largo. Molto allegro, 2-Menuetto, 3-Adagio-Andante, 4-Menuetto (Allegretto), 5-Romance, 6-Andante, 7-Finale (Molto allegro)
ADSO’nun yüksek oranda artan bilet fiyatlarına da değinmek isterim. Tam 130, indirimli 100 TL olmuş. Konuya gerçekçi çerçeveden bakarsak, “çok uygun” demek mümkün. Bu ücretle bile “kaşe” karşılanabildiğini düşünmüyorum. Ancak kültürel açıdan bakarsak, bu tür etkinliklerin yine önceden olduğu gibi “sembolik fiyatlarla” halka sunulmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sübvanse etmesi gereken etkinlilerdir senfoni orkestraları, opera ve baleleri, tiyatroları. Şunu da biliyorum; ücretlerin düşük tutulmasıyla emeklerinin değersizleştirildiğini düşünen sanatçı dostlarımız var.
***
Önümüzdeki hafta “Depremde Kaybettiklerimiz” temalı bir konser var. Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat deprem felaketini ve yaşanan acıları, orkestramızın sahneye taşıması çok önemli. Umuyorum, orkestra adına hem olayı anımsatan bir konuşma, hem de yitirdiklerimiz anısına bir saygı duruşu gerçekleştirilir.
Konser programı:
J. Brahms- “Trajik Uvertür”
G. Mahler- “Çocuk Ölümü Üzerine Şarkılar”
A. Dvorak- “8. Senfoni”
Bu konserde orkestrayı şef Thomas Rösner yönetecek, solist olarak bariton Melih Tepretmez görev alacak.
H. HÜSEYİN DULUN
4 Şubat 2024, Antalya