MSR Fuarcılık ile Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği, Çağdaş Sanatlar Fuarı’nın 2. sini Antalya’da, Cam Piramit Fuar ve Kongre Merkezi’nde açtı. Fuar, 16-19 Ocak tarihleri arası gezilebilecek. Bu yılki fuarda 25 galeride yaklaşık 1500 sanatçının eserleri yer alıyor.
Selmani Baki Kocaispir koordinatörlüğünde gerçekleştirilen Antalya için bu önemli etkinlik, amacını ve beklentisini şöyle açıklıyor; “Yerel ve uluslararası sanatçıların eserlerini bir araya getirerek, çağdaş sanatın farklı yönlerini keşfetme fırsatı sunacak. Resimden heykeltraşlığa, enstalasyondan dijital sanata kadar birçok disiplin, sanatseverleri bekliyor.”
Fuarda, atölye çalışmaları, söyleşiler ve paneller yer alıyor. Bu panellerden ilkine tanınmış ressam/gazeteci Bedri Baykam katıldı ve konuşmasında şunları dile getirdi:
“Türkiye’de birçok koleksiyoner veya sanatsever uçaklarla dünyanın değişik yerlerinde sanat faaliyetlerine gidiyorlar, büyük ilgi gösteriyorlar. Hatta, 45 yıl önce ‘bu nedir?’, ‘kim alır?’ diye yalnız klasik ve izlenimci resme bakan Türk sanat alıcıları, bugün artık dünyayı gezip en yüksek fiyatlarla yabancıları da alıyorlar. Çağdaş Türk sanatını ‘pas’ geçerek yapıyorlar bunu. Hızlı inkişaf ettiler, biraz kendi 360 derecelerini ihmal ettiler diyebilirim. Genelleme yapıyorum ama, özeti böyle.
45 yıl geçti diyorum ben bu işi profesyonel olarak yapalı. Sergileri falan sayarsak 60 yılı bulacak. Fakat devlet hala konuyu anlamadı. Son 22 yıldır süren iktidardan söz ettiğimi sanmayın. Bütün geçmiş hükümetlerden bahsediyorum. Türkiye’de hükümetler bir modern sanatlar müzesi, bir çağdaş sanat müzesi yapmadılar. Var olan birkaç çağdaş sanat müzesi özel sektör sanat merkezleri, benim açtığım Piramit Sanat dahil. Türkiye’de Atatürk’ün açtığı müzelerden sonra elle tutulur bir modern ve çağdaş sanatlar müzesi olmadı. Bu, devletin bir önceliği değil. Bu konuda yol katedemiyoruz…Sol başbakanlı hükümetler de dahil sanata öncelik vermediler. Atatürk ve İnönü’den sonra sanata saygı duyan, destekleyen, gelişim yapan bir lider henüz gelmedi.
Türkiye’de devlet sanatı desteklemediği için özel sektör veya koleksiyonerler evlerine iyi ki sanat alıyorlar. Bu beklenen düzeyde değil tabiki.
Önceki gün açılışta yaptığım konuşmada şunları söyledim; ‘Sergiyi görün ama yalnız görmeyin, aynı zamanda elinizi cebinize atın ve bu eserlerden satın alın. Bunu Antalyalı iş insanlarına, sanatseverlere anlatmak istiyorum’.
…İnsanların sanat satın alma korkusunu yenmeleri lazım. Her ülkenin sanat yaratıcılarının getirdiği o yaratıcı ruhun, ülkenin gerçek anlamda prestij oksijeni olduğu gerçeğini bilmeleri lazım. Bu ülkede sanata ilginin devlet desteğiyle artmayacağını biliyoruz, o yüzden iş size kalıyor.”
Antalya 2. Çağdaş Sanat Fuarı bu yıl biraz sönük geçtiği kanısı uyandırdı bende. Görüşlerini aldığım sanatçı dostlarımız da benzer sözlerle bu tespiti doğruladılar. Hatta, bu yıl amatör katılımcıların çok, nitelikli eserlerin az olduğunu vurguladılar. Fuar denilince işin bir de ticari yanı olduğuna dikkat çekilirken, “hiç satış yok” diye düşüncelerini dile getirdiler.
ANTALYA SENFONİ'DE MÜTHİŞ ÇELLİST
Cam Piramit ve Atatürk Kültür Merkezi aynı alan içinde olunca, bir etkinlikte diğerine geçmek çok kolay oluyor. Çağdaş Sanat Fuarı gezisi bitince rotayı AKM Aspendos Salonu’na çevirdim. Çok yetenekli bir viyolonsel sanatçısının konuk olacağını haftalar öncesi öğrenmişti sanatseverler. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın bu haftaki konuğu işte bu Rumen çellist Andrei Ionita oluyordu. Konserde orkestrayı başarılı kadın sanatçı, Madrid Orkestra ve Korosu Genel Sanat Yönetmeni ve daimi şefi Marzena Diakun yönetti, başkemancı Olgu Kızılay’dı.
Konserde ilk olarak, “son 10 yılın en heyecan verici çellistlerinden biri” diye tanımlanan Andrei Ionita, A. Dvorak’ın “Op.104 Viyolonsel Konçertosu”nu seslendirdi. Viyolonsel dağarının bu önemli yapıtını muhteşem yorumladı konuk çellist.
Dvorak Viyolonsel Konçerto, Amerika’da ülkesinin derin özlemiyle yaşayan bestecinin Çek renkleri ve anlatımı ile bestelediği parlak, çekici ve bol melodili bir eser. Konçertonun dokunaklı ikinci bölümünü, çok sevdiği baldızı Kaunitzova’nın ölümü haberine çok üzülen besteci, ona adar. Her bölümüyle ayrı güzel bu konçertonun muhteşem icrasını dinledik Romanyalı çellistten.
Ardından, orkestramız L. van Beethoven’ın “3 Senfonisi”ni (Eroica) seslendirdi.
Geçen hafta sorunsuz geçen alkış mevzu, bu haftayı cılız da olsa bölüm arası alkışlarla geçirdik diyebiliriz. Bazıları bir hafta ancak sabredebiliyor demek!
***
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası önümüzdeki hafta "Üflemeli Çalgılar Konseri”nde, kendi üyesi flütist Lelya Bayramoğulları’na eşlik edecek ve orkestrayı şef Hakan Şensoy yönetecek.
Bayramoğulları, Amerikalı besteci Eugene Magalif'in "Romance" isimli eserini ve yine E. Magalif'in Flüt Konçertosunu, bestecinin ADSO üflemeli çalgılar orkestrası ve Lelya Bayramoğulları'nın ilk seslendirilişini gerçekleştirmesi için düzenlediği versiyonunu seslendirecek.
Aradan sonra ise, Gioacchino Rossini'nin “Sevil Berberi Operası Uvertürü” ve Gaetano Donizetti'nin “Don Pasquale Operası Uvertürü”nün üflemeli çalgılar için düzenlemeleri seslendirilecek.
HASAN HÜSEYİN DULUN
18 Ocak 2025, Antalya