Hem Antalya Devlet Opera ve Balesi, hem Antalya Devlet Senfoni Orkestrası bu haftaki konser etkinliklerini büyük deprem felaketinde kaybettiklerimize adadılar.
Önce Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, Antalya Müzesi Konferans Salonu’nda duygulu bir konser verdi. “Müze Konserleri” başlıklı etkinlikte, Anna Tepretmez (piyano), İ. Meriç Karataş (soprano), Tuğçe Oğuzülgen (mezzosoprano), Dağhan Ergün (tenor) ve Mehmet Ali Tutar (bariton) görev aldı ve çeşitli operalardan aryalar seslendirdiler.
Konser öncesi AntDOB adına bir konuşma yapan bariton Serhat Konukman’ın sözleri şöyleydi: “Bugün bildiğiniz gibi 6 Şubat depreminin 1. Yıl dönümü. Büyük felakette hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kalanlara ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum.
Böyle günlerde sanata ve sanatın birleştirici gücüne her zaman ihtiyacımız var. Sanat bizlere, insanlığa en fazla böyle zor zamanlarda en iyi şekilde destek oluyor. O yüzden bugün bu konseri yapmayı çok istedik. Sanatla kalmaya devam edin, teşekkür ederiz.”
Müze konserlerinde bir detay; Müze Konserleri bir süredir, eserler bölümünde değil, Konferans Salonu’nda yapılıyor. Bu konserleri büyülü kılan, müzikle birlikte müze atmosferiydi, bu büyü bozuldu, salt müzik kaldı. Herakles’in önünde, yahut Perge Tiyatrosu Salonu’nda Büyük İskender’in karşısında geçmişe tanıklık ederek müzik dinlemek yerine rahat koltuklarda sahne karşısında müzik dinlenilir oldu.
Antalya Arkeoloji Müzesi Müdürü Mustafa Demirel’e son uygulamayı sordum, yanıtı akla yatkındı: “ İki kurumun (AntDOB-AntalyaMüze) ortak düzenlediği “Müze Konserleri”ne ilgi çok arttı, öngördüğümüz alan yetmemeye başladı. Bu kez kaidelerin üzerine oturanlar, eserlere dokunanlar aynı oranda arttı. Çok çabaladık, bu durumun önüne geçemedik. Hal böyle olunca da konserleri artık Konferans Salonu’nda yapmaya başladık. Bir bakıma zorunluluktu yani. Demirel’in önerisi, espriyle karışık da olsa, “ya dinleyiciler kendi aralarında anlaşıp makul sayıda dinleyici alıp yine alana döneceğiz ya da konferans salonunda zorunluluktan devam edeceğiz.”
200 kişilikmiş bu salon. Gerçekten de yer kalmadı ve çok sayıda dinleyici ayakta izledi/dinledi konseri.
“GÜNEŞ PARLAYARAK DOĞMAK İSTİYOR"
Antalya Devlet senfoni Orkestrası da bu haftaki konserlerini “Depremlerde Kaybettiklerimiz Anısına” adamıştı. Orkestrayı şef Thomas Rösner yönetti, başkemancı rahlesinde Semih Kartal oturuyordu. Solist olarak bariton Melih Tepretmez görev aldı.
Konserden günler öncesi, solist sanatçı Melih Tepretmez sosyal medya hesabından şu duygulu paylaşımı yapmıştı:
“Konserde söyleyeceğim ilk şarkı, ‘sanki gece o felaket yaşanmamış gibi, güneş parlayarak doğmak istiyor’ diye başlıyor. ☹️ Böyle bir günde bu parçaları söylemek insana çok zor geliyor. ☹️ 06.02.2023”
Konser başlamadan önce solist / bariton Melih Tepretmez kısa bir açıklama yaptı: “Bu konserde ölmüş çocukların şarkılarını dinleyeceksiniz. Bu konser benim için çok önemli bir konser. Geçen sene bugün, tam da bu sabahlarda o kargaşanın içindeydim, yardım amaçlı. Bu şarkılar inanılmaz duygular içeriyor. İlk baştakini takdim etmek istiyorum, ‘sanki gece o felaket yaşanmamış gibi, güneş parlayarak doğmak istiyor’ diye başlıyor şarkılarımız. İyi seyirler diliyorum.”
Orkestra, konserine J. Brahms “Trajik Uvertür”ü seslendirerek başladı.
Daha sonra sahneye gelen Melih Tepretmez, Gustav Mahler’in “Çocuk Ölümü Üzerine Şarkılar”ını seslendirdi.
Tepretmez, eski mahalle komşum. İnsan sevgisine, hayvan ve doğa sevgisine tanığım. Doğanın kucağında, atları, tavukları, kedi ve köpekleriyle yaşayan farklı bir insan. O bende hep duygusal bir insan imajı bırakmıştır. Mahler’in bu dokunaklı eserini söylerken de o halini hissettik. Bunda hem deprem bölgesinden, yöre insanı olmasının, hem de afette bizzat yardım ekibinde yer almasının etkisi büyüktür mutlaka. Hem konser öncesi konuşmasını yaparken, hem de şarkılarını söylerken o kasvetli havayı hissettirdi hepimize.
Eserin bölüm başlıkları(Google çevirisi ile Türkçe ve orijinali):
- Şimdi güneş çok parlak doğmak istiyor (Nun will die Sonn' so hell aufgehn)
- Şimdi neden bu kadar karanlık alevlerin olduğunu anlıyorum (Nun seh' ich wohl, warum so dunkle Flammen)
- Küçük annen kapıya geldiğinde (Wenn dein Mütterlein tritt zur Tür herein)
- Çoğu zaman dışarı çıktıklarını düşünüyorum (Oft denk' ich, sie sind nur ausgegangen)
- Bu havada, bu demlikte (In diesem Wetter, in diesem Braus)
Aradan sonra orkestramız, A. Dvorak “8. Senfoni”yi harika seslendirdi.
Senfoninin bölüm başlıkları:
- Allegro con brio
- Adagio
- Allegretto grazioso
- Allegro ma non troppo
Bir sonraki konser, “Sevgililer Günü Konseri” ve 16 Şubat Cuma akşamı AKM Aspendos Salonu’nda . Şef Kerem Tuncer, solist Ecem Önol. Program, Senfonik Nostaljik Şarkılar’dan oluşuyor.
Hasan Hüseyin Dulun
10 Ocak 2024, Antalya