Bu sezon kuruluşunun 60. Yılını kutlayacak olan İstanbul Operası, Ankara’dan sonra, yaşlılık sıralamasında ikinci sırada olan bir sanat kurumumuz.
1950’li yılların sonlarına doğru, Ankara Operası’ndan ayrılarak, İstanbul Belediyesi ile anlaşan Aydın Gün, Muhsin Ertuğrul ve arkadaşları tarafından kurulan İstanbul Şehir Operası, 1969 yılında Devlete bağlanarak, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü adını alarak bu günlere gelmiştir.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 60. Yaşına girdiği bu yıl, İstanbul’un sadece Anadolu yakasında sürekli etkinliklerini yapmak zorunda olduğu bir ortamda, güç koşullara göğüs gererek, sanatseverleri yalnız bırakmamak için yeni çareler arıyor.
Geçen yıl ‘’İDEALİZM’’ temasıyla yola çıkan kurum, bu yıl biraz daha çevreci temalarla duyarlılığını seyircisinin dikkatine sunuyor. Üstelik bu temayı kullanarak, üstlendiği misyon ile bizlere de çok önemli sorumluluklarımızın olduğunu hatırlatıyor.
Şöyle diyor Opera yönetimi:
‘’Artık, Pasifik Okyanusu’nun tam orta yerinde, plastik atıklardan oluşan bir çöplüğümüz var. 7 Milyon ton plastik atıktan oluşan bir çöplük adası: 7. KITA “ İnsanın kendi kendine oluşturduğu bu “ekolojik değişim”e İDOB olarak biz de dikkat çekmek amacıyla, “Dünya’da bir sürü nesne varken, yenisini üretmek neden?!”diyoruz.
İşte bu sebeple; İstanbul Devlet Opera ve Balesi, “7. Kıta” dan yola çıkıp “Retrospektif - Geçmişe Yolculuk” teması ile şekillendirdiği yeni sezonda; geçmiş sezonlardan seçkileri, bazen aynı kadro ile bazen farklı solistler ile seyirci ile buluşturarak geçmişe yolculuğa çıkaracak.’’
Bu yılın Beethoven’in doğumunun 250. Yılı olması nedeniyle, İstanbul Devlet Opera ve Balesi, bestecinin eserleri ile yeni sezona merhaba demek için hazırlanılmış. Sezon Açılış Konseri, 3 Ekim Perşembe ve tekrarı 5 Ekim Cumartesi 2019 Saat: 20.00’de Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde.
Yılın Beethoven olması nedeniyle, tüm Dünya’da ve Türkiye’deki müzik kurumlarında özel konserler ve temsiller programa alınmaktadır. Bundan 50 yıl önce de benzer programlar yapılmış, bestecinin doğumunun 200. Yılında, İstanbul ve Ankara Operalarında Beethoven konserleri ile, ilk kez AKM’de izleme fırsatı bulduğum bestecinin Fidelio operası oynanmıştı. Aydın Gün’ün sahneye koyduğu operada, Özcan Sevgen, Mustafa İktu, Meral Alper, Nurhan Rüçhan gibi sanatçılar yer almıştı. Bu sezon da yine Beethoven var menülerde.
Açılış konserinde bestecinin iki korolu eseri yer alıyor. Müzikseverlerin iyi bildiği gibi, Beethoven’ın bir senfonide insan sesini müzik aletleriyle aynı seviyede kullandığı ilk örnek olan 9. Senfoni ile yine Beethoven’ın piyano, koro ve orkestra için 1808 yılında bestelediği ve bu senfoninin müjdecisi olarak adlandırılan Choral Fantasy (Koral Fantezi), programda yer alan eserler.
Açılış Konserinin Orkestra şefliğini Zdravko Lazarov, koro şefliğini Volkan Akkoç üstleniyor. Korolu Fantezi’de solo piyano Birsen Ulucan’a ait.
“9. Senfoni”de solist olarak; Otilia İpek, Barbora Hitay, Hüseyin Likos ve Suat Arıkan sahnede olurken; “Koral Fantazi”de solistler Sevim Z. Ateş, Hale Soner, Özge Kalelioğlu, Ufuk Toker, Onur Turan ve Umut Tingür.
BU SEZON NELER VAR?
İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu yıl tekrar eser yaparak, geçtiğimiz sezonlarda prömiyer yapan ve seyirciden yoğun ilgi gören, seyircinin tekrar sahneye konulmasını merakla beklediği, adeta Süreyya Operası Retrospektif Sezonu sayılabilecek programda, J. Massenet’in “Don Quichotte”, C. Gounod'un “Faust”, G. Verdi’nin “Falstaff”, I. Stravinsky’nin “The Rake’s Progress”, G. Donizetti’nin “Don Pasquale”, S. Rahmaninov’un “Aleko” operaları, M.Leigh’in “Mançalı Adam” Müzikali gibi eserleri Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde tekrar sahnelenecek.
Bunun yanında, bu yaz tatilinde çok kısa zamanda sanatçı ve teknik kadro tarafından hazırlanarak, Aspendos’da prömiyeri gerçekleştirilen G. Bizet ’in Carmen Operası, Zorlu PSM’de sahnelenecek.
Ne zaman, nerede sahneleneceği bir sürpriz olan bir oyun da L. Weber’in muhteşem müzikali Evita, 30 yıl sonra İstanbul’da, ama nerede?
İDOB yönetiminden alınan bilgilere göre, balede ise yine muhteşem başyapıtlar bizleri bekliyor. Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi ve Zorlu PSM’de seyircilerle buluşacak olan bale eserleri şöyle sıralanmış:
L. Minkus’un Don Kişot, S. Rahmaninov, U. Şilliler, M. Ravel’ in Bahar, Nox ve Bolero’ dan oluşan Dans Trio’ su, P.I. Çaykovski’nin Uyuyan Güzel’i, S. Rahmaninov, Ç. Işıközlü ve M. Ravel’in Bahar, Judith ve Bolero eserlerinden oluşan Dans Üçgeni , A.Adnan Saygun’ un, operamızın orkestra, koro ve solistlerimizle bale uygulaması şeklinde sahnelediği Yunus Emre Oratoryosu , Giuseppe Verdi’ nin müziklerinden oluşan Üç Silahşor ve İstanbul’da ilk kez sahnelenecek olan C. Pugni müziği üzerine B. Hoinic’in Notre Dame’ın Kamburu. Gelenekselleşmiş “Mini Fest” sezon sonunda bale sezonunu kapatıyor.
İDOB’un Modern Dans Topluluğu İstanbul ise bu yıl 10.sezonunu kutluyor olacak. Jizel, Elektronika, Şehir-Orman ve Güldestan gibi popüler eserleriyle birlikte, uzun yıllar koreografi mesleğine emek vermiş ve Uğur Seyrek, Aysun Aslan, Mehmet Balkan, Geyvan McMillen gibi önde gelen kıdemli isimlerin sanatını kutlayan “Dansın Ustaları” adlı programla bu koreografların MDTist için uyarlanmış eserlerini İstanbul seyircisi ile buluşturacak. Ayrıca sezon sonuna doğru Beyhan Murphy’nin, 70’ler ve 80’lerin pop kültürünü kutlayan Dönülmez Akşam adlı yeni eserinin sahnelenmesi planlanıyor. Mdt Performansları Beşiktaş Fulya Süleyman Seba Kültür Merkezi ve Zorlu PSM’de.
İDOB çocuklar için de, onların geleceğimizin sanatçı ve seyircileri olması nedeniyle, onlar için de en güzel oyunlarını tekrarlıyor; “Tamino’nun Rüyası “, “Gezginci Şövalye” “Dans et şarkı söyle”, 23 Nisan etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Resim Yarışması” ve Çocuk koroları buluşması da etkinliklerde yer almış.
Konserler de hiç unutulmamış.
Gelenekselleşmiş Yeni Yıl Konserleri, Atatürk’ü Anma, Gençlik Konseri, Cumhuriyet Konseri, Çanakkale Konseri’nin yanında Schubert’in Winterreise, Napoliten, Şarkılarda Kadın, Senfonik Konserler, İspanyol Güneşi, Verdi’nin Messa da Requiem’i, Fuaye ve Arkeoloji Konserleri yer alacak.
Başlangıçta da belirttiğim gibi, bu sezon İstanbul Operası’nın kuruluşunun 60. Yılı. Solist yok, koro yok, şef yok, koro şefi yok. Ama yürek var. Belediye Konservatuvarı öğrencileri, Ankara ve yurt dışı operalarından konuk sanatçılar, Şehir Korosu ve şefi Muhittin Sadak, Şehir Tiyatroları teknik ekibi, Aydın Gün ve Muhsin Ertuğrul, İstanbul Belediye Başkanı ile anlaşarak, İstanbul Şehir Operasını kuruyorlar. Tüm yokluklara rağmen, inanç ve azimle… Koronun yetmediği yerlerde kiliselerdeki korolardan, orkestranın yetmediği yerlerde piyasadaki orkestralardan destek alınarak, 19 Mart 1960 yılında Aydın Gün’ün rejisi ile Tosca operası ile İstanbul Dünya’ya merhaba diyor. Daha sonraları, bale sanatçılarının da yetişmesi ile etkinliklere baleler de ekleniyor.
Nice 60’lı yıllara İstanbul Operası. Bu yeni sezonda ‘’Retrospektif’’ teması ile yola çıkan İDOB yönetimine başarılar dilerim.
İsmail Hakkı Aksu
30 Eylül 2019