Hepimizin çok iyi bildiği gibi, ‘’Kuvayi Milliye Destanı", Nazım Hikmet'in Kurtuluş Savaşı'nı baplar halinde anlattığı destandır. Nazım Hikmet, Kuvayi Milliye'yi adlı eserini 1939'da yazmaya başlar, 1941'de tamamlar. Yapıtın sonunda "1939 İstanbul Tevkifhanesi, 1940 Çankırı Hapishanesi, 1941 Bursa Hapishanesi" diye bir not bulunmaktadır. Kuvâyi Milliye Destanı’nda Nâzım Hikmet, kapitalist-emperyalist Batı karşıtı, Anadolu insanının kurtuluşunu ifadeye yönelik ideolojik temele dayanan farklı bir söylem geliştirir. Örtük bir dille ifade alanına taşınan bu söylem, sosyalist düşünce çerçevesinde Marksist dünya görüşünde kaynağını bulur. Böyle olunca da o, Kurtuluş Savaşı’na “alışılmış ‘kahramanlık öyküsü’ anlayışından farklı” bakar. Kuvayı milliye destanında, anlamı açıkça verilmese de materyalist, sosyalist dünya görüşü eserin “iç örgülerinde” kuvvetle hissedilir.
A. Kadir, Nazım Hikmet'in İstanbul Tevkifhanesi'nde yatarken kendisini ziyarete gelen dostlarından Gazi Mustafa Kemal'in Nutuk'unu istediğini, kitap geldiğinde heyecanla okuyarak çalışmaya başladığını aktarmıştır.
Devlet Tiyatrolarında defalarca oyun olarak oynanan bu destan bu kez müzik olarak seyirci ile ‘’minik bir oratoryo’’ formatında seyirci karşısına çıkarak, İstanbul İstinye’deki Enka Oditoryumu’nda ‘’Dünya Prömiyeri’’ yaptı.
Salonun tamamını dolduran izleyicilerle birlikte, önceden de iyi tanıdığım çok özel bir yetenekle karşı karşıya olduğumuzu hemen fark ettim. Besteci ve orkestra şefi Murat Cem Orhan, başarılarıyla gururlandığımız ve parlak kariyerinin ışığıyla sadece bu günümüzü değil, geleceğimizi de aydınlatan sanatçılardan birisi. Üst üste iki kez Eczacıbaşı Beste Yarışması’nda birinci olma başarısı gösteren Murat Cem Orhan, ENKA İbrahim Betil Oditoryumu’nda özel bir performansla biz izleyicilere bir destan havası yarattı. Soprano, bariton ve anlatıcı basbariton ile piyano, klarnet ve viyolonsel eşlikli bir trio ile yorumlanan eserin video-grafik tasarım desteği de vardı. Konserde bariton Utku Bayburt, anlatıcı-basbariton Özgür Özaslan, anlatıcı-soprano Evrim Özkaynak’a viyolonselde Burak Ayrancı, klarnette Arda Serindağ, piyanoda besteci Murat Cem Orhan, ses tasarımında Cem Ergunoğlu, illüstrasyonda Kutay Can Doğan, dramaturjide Ceren Demirel, tasarımda Gamze Kuş ve seste Ender Akay görev alarak eseri yorumladılar.
Korosuz ve orkestrasız bir minik oratoryo formatı taşıyan eserin, metninin hem konu hem de edebi dilinin de verdiği zenginliğe, Murat Cem Orhan’ın kazandırmış olduğu başarılı bestesi, bu minik topluluğun ne denli başarılı olduğunu herkese kanıtlamış oldu. Orhan eseri, 8 Bâb’dan ‘’Karayılan Hikayesi, Kambur Kerim’in Hikayesi, Arhavili İsmail’in Hikayesi, Manastırlı Hamdi Efendi ve Reşadiyeli Veli Oğlu Mehmet’in Hikayesi, Kadınlarımız, İzmir Rıhtımından Akdeniz’e Bakan Nefer’’ başlıklı 6'sından oluşturmuştu. Seyirci izlerken çok duygulanması nedeniyle bölüm aralarında bile alkışlayarak, beğenisini gösterdi. Mini oratoryo müziklere destek olarak gösterilen video ve grafik tasarımları ile başarılı bir şekilde sona erdi. Tüm solistler ile aslında her biri solist olarak görev yapan eşlikçi üçlü de görevlerini başarı ile yerine getirdi.
MURAT CEM ORHAN KİMDİR?
1981 İzmir doğumlu, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Şan bölümü 2001 mezunu, İzmir Devlet Operası’na kabul edilen, sonrasında azminin meyvesini alarak Brooklyn College Conservatory of Music’te yüksek lisans eğitimi yapan Murat Cem Orhan, bu dönemde Carnegie Hall’de sahneye çıkma sevincini de yaşadı. 2009’dan beri şeflik ve beste çalışmaları var.
Konserden önce kuliste ziyaret ettiğim besteci Murat Cem Orhan, eseri hakkında şunları söyledi:
“Kuvayi-Milliye bir ihtiyaçtan doğdu, Kuvayi-Milliye’ye ihtiyacımız var. Bizi biz yapan, birleştiren değerler, Kurtuluş Savaşı’nı kazandıran ruh; Nazım bunu dizelere dökerek, o zamanın, Anadolu’daki gizli ve isimsiz kahramanlarını mükemmel anlatmış. Kurtuluş Savaşını kronolojik bir şekilde anlatırken, ayrıca insan manzaralarına da yer vermiş, ben de bu isimsiz kahramanları bir bariton ses için bestelemek istedim ve bu eser böylece doğdu. Eserimde bunlardan 6 tanesini 3 ay içinde, bariton ses, piyano, viyolonsel, piyano ve bir anlatıcı için besteledim. İşte bu eserin bu akşam ilk seslendirilişini yapacağız. Çok mutluyum, müthiş insanlarla çalıştım. Utku Bayburt, bariton solistimiz, Özgür Özaslan anlatıcımız, kadınlarımızı kadınlarımızdan duyurmak için, Evrim Özkaynak kadın solistimiz; viyolonsel sanatçımız Burak Ayrancı, klarnet sanatçımız Arda Serindağ, illüstrasyonu Kutay Can Doğan yaptı. Dramartujide, seste ve kostüm tasarımında da yardımlar aldık. Sonuç benim istediğimin çok ötesinde oldu, bu akşam seyircinin tepkisini göreceğiz.’’
SANATÇILAR NE DEDİ?
Bariton Utku Bayburt:
‘’Aslında Nazım Hikmet her şeyi anlatmış, tarihe tanıklık yapıyor, biz de bunları notalar ile anlatmaya çalıştık. Eserin tamamına yakını Murat Cem Orhan tarafından bestelendi, biz de bu sürece katkıda bulunmaya çalıştık. Bizim hikayemiz olan bu eseri, konservatuvar ve iş yaşamından arkadaş grubumuzla birlikte ve severek çalıştık, umarım beğenirsiniz.’’
Basbariton Özgür Özaslan:
‘’Çok mutlu ve gururluyuz, Nazım’ın bu destanını sahnede icra etmekten çok mutluyuz. Efsaneleşmiş bazı karakterler var. Örneğin 1. Bâb’da, önceleri çok korkak olan, ancak daha sonra Fransızların sıktığı kurşunla kendine gelerek, Gaziantep’in kurtuluşunda ön safa geçen Karayılan’ın hikayesi var, Adapazarlı, orada hem savaşıp hem de özel ulaklık yapan Kambur Kerim diye bir Bâb’ımız var, Kurtuluş Savaşında ağır makineli tüfeği cepheye götürerek, orada gösterdiği kahramanlık, Karadeniz’de bir fırtınaya yakalanıp yok oluşunu anlatan Arhavili İsmail’in, anlatımlı ve şarkılı öykümüz var. Bir de kadınlarımızı anlatan öykümüz var, umarım güzel bir konser olur.’’
Viyolonsel sanatçısı Burak Ayrancı:
‘’Çok heyecanlıyız, çünkü şimdiye kadar hiç yapılmamış bir projeyi sevgili Murat Cem Orhan besteledi ve bir konser haline getirdi. İnşallah çok güzel olur ve arkası gelir. Zaten çok güzel olan Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye üzerine Murat çok güzel müzik yazdı ve besteledi, bizim de özverili ve ayrıntılı bir şekilde çalıştığımıza inanıyorum, umarım seyircilerimiz de beğenirler, müzik dünyamıza iyi bir eser kazandırdığımıza inanıyorum.’’
Türk ve Dünya klasik müzik literatürüne bu güzel eseri kazandıran bestecimize, yorumlayan sanatçılara, seyircilere ve salon desteği veren ENKA’ya teşekkürler.
İsmail Hakkı Aksu
13 Aralık 2018