İstanbul Resitalleri'nde yılın son konserinde İrlanda’lı virtüöz Finghin Collins sahneye çıktı. "Music for Galway" gibi İrlanda'daki iki önemli festivalin de müzik direktörü olan dâhi sanatçı bu konserinde Beethoven ve Schubert’in eserlerine yer verdi. .
Işıklar kararıp, solistin piyano başındaki yerini alarak, bize ilk notalarını duyurması ile, sanatçının yeteneği hakkında hemen düşüncelerimiz oluştu. Mükemmel bir tekniğe sahip olan Collins, eserlerin forte bölümlerinde ne denli ateşli ve dinamik ise, piyanolarda da Alman Romantizmi’nin gerektirdiği duyguları kulaklarımıza taşıdı.
İstanbul Emirgan’daki Sabancı Müzesi The Seed konser salonunda yapılan yılın bu son konserinde, ilk eser L.V.Beethoven’in Op.10 No.1 Piyano Sonatı idi. Beethoven'in koruyucularından biri olan Viyana'daki bir Rus diplomatının karısı Anna Margarete von Browne'a ithaf edilmiş bu sonat. Sonatın ilk bölümü (Do minör) Allegro molto e con brio; zıt yüksek ve yumuşak ifadelerle enerjisel olarak açılır. Tema hem yükselen arpejlerinde hem de noktalı ritminde açısal bir şekle sahiptir. İkinci bölümü lirizmin egemen olduğu süslemeli (La bemol majör) Adagio molto; son bölümü ise Final, (Do minör, Prestissimo) olarak bestelenmiş ve 5. Senfoni izleri taşır. Yorumcunun güzel icraları, salonda karşılığını buldu.
Daha sonra seslendirilen No.23 Fa minör Op.57 Piyano Sonatı (Appasionata), bestecinin adının anlamına yakışan tutkulu, canlı ve hırslı bir parça. Bu sonat, Waldstein ve Les Adieux ile birlikte bir üçlemedir. Allegro assai, Andante con moto ve Allegro ma non troppo – Presto olarak üç bölümdür. Konserin bence en güzel eseriydi, dinlemekten de çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. Özellikle ağır olan ikinci bölümü tam benim ruh halimi özetlemektedir. Bu bölüm alışılmadık derecede kalın seslendirme ve başta tuhaf bir karşı melodi kullanımı ile birleştirilen melodik sadeliği ile dikkat çekici bir tema üzerinde bir dizi çeşitlemeler şeklinde sürer. Son bölüm oldukça hızlı, sürekli kodaya varma şeklinde devam eden bir yapısı vardır. Solistimizin gerçek hünerlerini göstermesi açısından iyi bir seçim olarak programa alınmış olması da bize güzel ezgileri dinleme fırsatı verdi.
İkinci yarıda ise F.Schubert’in No.22 La Majör D.959 Piyano Sonatı yer aldı. I. Allegro (La majör), II. Andantino (Fa diyez minör), III. Scherzo. Allegro vivace - Trio. Un poco più lento (La majör), IV. Rondo. Allegretto bölümlerinden oluşan bu sonatı Schubert , kısa süren yaşamının son aylarında, 1828 ilkbahar ve sonbaharları arasında yazmıştır, ancak 1838-39'da ölümünden yaklaşık on yıl sonrasına kadar yayınlanmamıştır. Önceleri ihmal edilmekle birlikte günümüzde oldukça sık çalınmaktadır..
Piyanistin oldukça dokunaklı yorumu hepimizi çok mutlu etti. Sonuçta çok güzel bir konser izlemenin mutluluğu ile evlerimize döndük. Konserden önce Sabancı Müzesi’nde açılmış olan Avni Lifij sergisini de ayrıca ziyaret etmekle iyi bir akşam geçirdiğimi itiraf ediyorum.
İsmail Hakkı Aksu