İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda 12 Mayıs 2016 akşamı olağanüstü güzellikte bir konser etkinliği yapıldı. BİFO’nun, Leyla Gencer’in anısına düzenlenen konserleri, bu yıl Vincenzo Bellini’nin başyapıtı ve belcanto’nun zirvesindeki operalardan biri olan Norma’nın konser versiyonunu, tam kırkdört yıl sonra İstanbullularla buluşturdu.
Norma operası ilk kez 11.03.1972 tarihinde, İDOB Maksim sahnesinde Aydın Gün’ün rejisiyle sahnelenmiş ve çok büyük beğeni kazanmıştı. O zamanlar, Norma’yı, sırasıyla, Yıldız Tumbul ve Özcan Özmanav, Pollione’yi, İtalyan tenor Dino Mamprin, Adalgisa’yı da sırasıyla, mezzosoprano Neriman Esi, Melek Çeliktaş ve Handan Şardağ oynamışlardı. Oreveso rolünde ise bas Attila Manizade ile Ümit Toksöz görev almışlardı. İyi bir yapımdı. O zamanlar izlemiştim ve çok beğenmiştim. O günden bu yana İstanbul’da Norma operası hiç sahnelenmedi.
Şimdi gelelim son geceye. Leyla Gencer’in en çok oynadığı ve onun olmazsa olmazlarından olan Vincenzo Bellini’nin Norma operasının konser versiyonu vardı. Bu rolü, 2013/14 sezonunda Viyana Devlet Operası’ndaki konser performanslarıyla seslendirdiği Norma ile büyük beğeni toplayan Maria Pia Piscitelli seslendirdi. Piscitelli, özellikle İtalyan operalarındaki başarısı ile büyük opera sahnelerinin favori solistlerinden biri. Ancak, dün akşamki konserinde, yaşının ilerlemiş olması nedeniyle, zorlandığını düşünüyorum. Yüksek perdelerde sesini forse edemeyince, tekniğini kullanarak, neredeyse tüm vücuduyla şarkı söyleme yoluna gitti. Ama yine de sahne deneyimi sayesinde, izleyenlerden büyük alkış aldı.
Operanın, asıl başrolü olabilecek, görevi ikinci kadın başrolü olan Adalgisa’ya da Mariinski, Metropolitan, Covent Garden, Bavyera, Viyana ve Berlin devlet operalarının sevilen Rus mezzosopranosu Ekaterina Gubanova, bence gecenin yıldızıydı. Gerek 1. perdedeki soloları, gerekse 2. perdede Norma ile düetinde olağanüstü başarılıydı. Böylece hak ettiği alkışı da almış oldu.
Norma’nın aşkı Pollione rolünde; İtalya’dan New York’a uzanan kariyerinin basamaklarını Carmen, Don Carlo, La Traviata ve Tosca’daki başarılarıyla perçinlemiş olan İtalyan tenor Masbirsimo Giordano da oldukça başarılıydı. Sanırım, konser öncesi, çalışmaya fazla vakit bulamamış ki, gözlerini nota sehpasından ayıramadı.
Viyana Devlet Operası’nın solistlerinden ve repertuarında altmışın üzerinde rol biriktirmiş usta bir sanatçı olan bas Dan Paul Dumitrescu, Oroveso’yu yani Norma’nın babasını seslendirdi. Genelde düzgün, gereği gibi bir başarı çizgisindeydi.
Norma’nın arkadaşı Clotilde rolünde, Avusturya ve Almanya’da yarışma birincilikleri ve gerek opera gerekse oratoryo solistliğinde kariyerinin zirvesinde bir isim İspanyol soprano Ana Puche ile Pollione’nin en yakın dostu Flavio rolündeki Türk tenor İlker Arcayürek görev aldılar.
Asıl büyük övgüyü bence orkestra şefi Sacha Goetzel hak ediyor. Neredeyse tüm vücudu ve mimikleriyle solistler, orkestra ve koro ile bütünleşti. Bu nedenle seyircilerden çok büyük alkış aldı ve o bunu fazlasıyla hak ediyor.
Romanyalı Koro şefi Iosif Ion Prunner yönetimindeki George Enescu Filarmoni Korosu da geceye damgasını vuran yıldızlar topluluğuydu.
Bizi 44 yıl sonra tekrar Norma ile buluşturan BİFO yönetimine sonsuz teşekkürler. Bu kurumlar, bir konser etkinliğinin nasıl olması gerektiğini bizlere çok iyi anlatıyor. Sonsuza dek yaşa BİFO.