İstanbul’da, yaz aylarında, klasik batı müziği ve opera etkinliklerine başlanılması, Aydın Gün’ün İstanbul Belediyesi Şehir Operası’nın yöneticisi ve başrejisörü olduğu 1961 yılında, Şehir Operası’nın açılışının ertesi yılı başladı. 5 Mayıs 1961 tarihinde, Aydın Gün’ün gayreti ile ilk kez ‘’İstanbul Sanat Festivali’’ adıyla bir etkinlik yapıldı ve bu günkü İKSV’nin ilk temelleri de o zaman atılarak, klasik müzik, opera, tiyatro gibi etkinlikler yapılarak, ilk kez G.C.Menotti’nin Konsolos operası oynandı.
Ayrıca, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda da, opera ve operetler her yaz sahnelendi. Ancak bu festival, Aydın Gün’ün, defalarca Ankara-İstanbul arasında gidip gelmesi nedeniyle kurumlaşamadı. Ta ki, 1973 yılında, yine Aydın Gün ve Nejat Eczacıbaşı’nın girişimleri ile kurumsal olarak oluşan İKSV'nin düzenlediği İstanbul Festivali’ne kadar. Bu tarihte başlayan, değişik dallardaki sanat etkinliklerinin içinde opera da vardı. İlk olarak, 21 Haziran 1973 tarihinde başlayan İKSV Müzik Festivali’nde (o zamanki adı İstanbul Festivali), A.A.Saygun’un Yunus Emre oratoryosu ile açılış yapılarak, G.Verdi’nin Aida, A.A.Saygun’un Köroğlu ve W.A.Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma operaları oynandı. Her yıl tekrarlanan İKSV Festivali, 1990’lara kadar opera temsillerini etkinliklerine kattı. Ancak bundan sonra, maliyetler nedeniyle, İKSV etkinliklerinden operalar ve baleler çıkarıldı. Bu nedenle, yazları İstanbul’da opera etkinlikleri yapılmaz olmuştu.
1993 yılında başlayan Aspendos Opera ve Bale Festivali, Antalya’da güzel bir başlangıç yaptı. Günümüze kadar da sürüyor. Bodrum’da da Bale Festivali. Ancak, İstanbul’da hala böyle bir etkinlik yoktu. Bir operasever olarak bu duruma üzülüyordum. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ndeki müdürlerimden Prof. Mesut İktu’ya, o dönemlerde, bu durumu anlattım ve DOBGM tarafından bir opera festivali yapılması için önerilerde bulundum. Ancak yine bir sonuç çıkmadı.
Yıllar geçti, 2010’da İstanbul Kültür Başkenti Ajansı, projeleri kabul edilirken, İstanbul Opera Festivali için 2010 Ajansı’na ‘’OPERADA TÜRKLER, TÜRKLERDE OPERA’’ başlığı ile bir dosya ile başvuruda bulundum, onay bekliyordum. Bu başvurumu haber alan, 2010 yılındaki DOBGM olan Prof. Rengim Gökmen, beni arayarak şunları söyledi:
‘’İsmail bey, sizi, bu duyarlı gayretiniz için gönülden kutluyorum. Çok değerli bir amaç için girişimde bulunmuşsunuz. Sanırım olumlu olur. Ancak, benim size bir önerim var, eğer ajans bunu onaylarsa, sadece bir defaya mahsus ödeme yapar, arkası gelmez. Sizden ricam, siz bu dosyayı geri alın ve bize verin, biz DOBGM olarak her yıl yapalım.’’
Prof. Rengim Gökmen, çok değer verdiğim bir sanatçı ve Genel Müdürümdür, ona nasıl hayır derdim? Hemen 2010 Ajansı’na giderek dosyayı alıp, Genel Müdürlüğe yolladım. O yılın Eylül ayında, Festivalin ilk denemesi, Beşiktaş’taki Yıldız Sarayı’nda, W.A.Mozart’ın Saraydan Kız Kaçırma operası ile başlamış oldu. Ben de, bir başlangıcı oluşturmaktan mutlu olmuştum. Ancak üzüldüğüm şey, hiçbir şekilde, adıma, kitapçıklarda, web sitesinde rastlanmaması olmuştur. Yeter ki devam etsin diye kimseye sitem dahi etmedim. Bunları bilenler zaten her şeyin farkında.
Sonraki yıllarda, farklı mekânlarda bu etkinlikler devam etti. Şimdi geldik 2016 yılına.
Bu yıl 7. yapılacak olan ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Uluslararası İstanbul Opera Festivali, kapsamına 5. Bale Yarışmasını da alarak, 2 Temmuz 2016 Cumartesi günü, şef Borislav İvanov'un yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın vereceği Gala Konseri ile başlayacak.
Lütfi Kırdar Kongre Salonu'ndaki konserin yabancı konuk solistleri, Bulgar tenor Kaludi Kaludov ile bariton Kiril Manalov'du. Ancak Bulgar bariton gelmeyince, bizden tenor Kevork Tavityan programa alındı. Açılıştan bir gün önce Bulgar tenorun eşi soprano Anna Dytry Kaludov da programa eklendi!
Dünya prömeri geçen yıl Samsun’da yapılan, Tolga Taviş bestesi, yine Tolga Taviş yönetiminde, 5 Temmuz Salı akşamı Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda, Samsun DOB tarafından sahnelenecek. Küçük yaşta babasını kaybeden ve haksızlıklara karşı verdiği mücadeleleri ile bir halk kahramanı haline gelen Hekimoğlu’nu anlatan eserin rejisini Figen Ayhan Karakelle’ye ait.
Festival basın bülteninde, 18 yüzyılda, Osmanlı kültür ve yaşayışının etkisiyle Avrupa’da asla unutulmayacak besteciler, besteler, eserler ortaya çıkaran Turquerie akımının en güzel örneklerinin festivalde yer alacağı ifade edilmiş.
1973’deki İstanbul Festivallerinin vazgeçilmezi, Osmanlı hoşgörüsünü ele alan sürükleyici hikayesi ile W. A. Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası, Orkestra şefi Zdravko Lazarov yönetiminde, İstanbul DOB tarafından, 14-15 Temmuz, Perşembe ve Cuma akşamları İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bahçesi’nde sahnelenecek. Eser, yine, kurumdan ilişkisi kesilmesine rağmen, Yekta Kara rejisiyle oynanacak. 7. Uluslararası İstanbul Opera Festivali'nin kapanışı yine bir Mozart operası ile . Tolga Taviş yönetiminde, İzmir DOB orkestrası ve sanatçıları tarafından, 16 Temmuz Cumartesi akşamı, Kadıköy Belediyesi Kadıköy Süreyya Sahnesi’nde sahnelenecek “Zaide” operasını koreograf-rejisör Mehmet Balkan sahneye koyuyor.
5.Uluslararası İstanbul Bale Yarışması da 8-13 Temmuz 2016 tarihleri arasında, Kadıköy Süreyya Operası’nda yapılacak.
İstanbul Opera Festivali, gün geçtikçe nedense önemini ve niteliğini yitiriyor. Her şeyden önce, uluslararası özelliğini sorgulamamız gerekiyor. Bulgar, biri şef, diğer ikisi de solist dışında yabancı, ne bir topluluk, ne de proje var! Sadece adı Uluslararası Festival. Bu festivale layık olduğu nitelikleri tekrar kazandırmak gerekiyor.
İyi ki de bu Festival’in oluşmasına ön ayak olmuşum. Bundan sonraki görev yöneticilerde. Şimdilik, geri gidişte olsa da, seyircileri de Festival’e sahip çıkmaya davet ediyorum.
Yaşasın Opera, Yaşasın Sanat.