Kentlerin sevinçleri, kederleri ve gülüşleriyle oluşan suretlerini, duygularını, fiziksel ve ruhsal özelliklerini sinemasal bir özneye dönüştürüp; yeni bir içerik ve biçim üzerinden sinema yaratılan mekânlar, yeni bir bellek de oluşturur. Bu bağlamda, sinemasal mekân olmak sanatsal değerler de katıyor kentlere. Bu değerleri korumak, unutmamak; bilincini aydınlatıyor kentlerin. Ankara’nın geçmişindeki sanatsal/kültürel izleri unutturmamak İçin yaptığı sayısız araştırmalarını kitap ve sergi gibi kıymetli bir belleğe dönüştüren sanatçı Uğur Kavas, “Ankara’dan Sahneler” adlı bir sergiyle buluşturdu sanatseverleri Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde. Ankara’da çekilen filmlerin, belgesellerin orijinal afişlerini ve set fotoğraflarını; kentin sinemasal belleğini sundu. Kentlerin kültürel belleği üzerine söyleşirken, “Her alanda eser veren sanatçılar olmasaydı, onların yaşadıkları kentle ilgili bir pek çok şeyi öğrenemezdik. Heykeltraşlar, ressamlar, edebiyatçılar, fotoğrafçılar, sinemacılar kentleri, ürünlerinde yansıtmasalar, geçmişin yaşam kültürü hakkında bilgiden yoksun olurduk. İlgi alanım fotoğraf olduğundan, eski fotoğrafları okumaya, onlar üzerinde kafa yormaya çalışıyorum. Fotoğraflar, kentin belleğini çok iyi anlatıyor.” dedi ve kentin belleğine olan yolculuğunu anlattı:
“1954 Ankara doğumluyum. Bu kentten uzak kaldığım süre yaşamım boyunca yaz tatilleri hariç, toplam bir yılı geçmez. Bu kente büyük bir aşkla bağlıyım. Konstantinos Kavafis’in dediği gibi, nereye gitsem, şehir arkamdan geliyor. Bir radyo programında spiker Ankara’yı niçin bu kadar seviyorsunuz diye sormuştu. Ben de, Büyük kurtarıcı Atatürk’ün bu şehrin bağrında yatması yetmez mi diye cevapladım. Evet, başka soru sormaya gerek yok dedi.
Ankara’daki dostluklar, menfaate dayanmaz. yalancı değildir. Ankara kendine geleni önce iter, ama sonra öyle bir bağrına basar ki, ayrılmak mümkün olmaz.
Bir yazar arkadaşın dediği gibi-İstanbul gibi herkesi olduğunca kabul eder görünüp birbirine kırdırmaz- Milli mücadelenin merkezi olması, ülkeye başkentlik yapması beni kente sıkı sıkı bağlıyor. Ankara’nın içine girdikçe, daha ne kadar bilinmeyen olduğunu görüyorsunuz. Mühim olan bu seyahati yapabilmekte. Naçizane bir Atış Poligonu kitabı yaptım. Araştırırken, öğrendiklerim karşısında hayrete düştüm. Kent belleği nasıl yok edilir? İyi bir örneğidir. Paraşüt Kulesi kitabı yaptım. Keza onun hikâyesi de güzel. Dünyada özgün yapısıyla iki tane var. İzmir ve Ankara’da. Gelin de kent belleğine yolculuk etmeyin. Meşakkatli bir yolculuk ama yeni birşeyler bulunca sonuna kadar değer…
Önce şuna açıklık getireyim hocam. Araştırmacıyım doğru. Ama arkamda hiçbir güç yok. Böyle olunca zorluklar katmer katmer geliyor. Ama, yazarım demek, fotoğraf sanatçısıyım demek, yazarlara ve gerçek sanatçılara saygısızlık olur. Bulduklarımı kendimce amatör bir ruhla şekillendiriyorum, bunları da paylaşmaya çalışıyorum. Şüphesiz ne kadar doğru, ne kadar yanlış, yaptığımı tarih baba kaydediyor.
Bir de paylaşmayı seviyorum. Paylaştıkça, büyürüz sözüne inananlardanım. O yüzden, arşivim Ankara araştıranlara açıktır. Yeter ki, doğru işler olsun. İlgim, lise yıllarında ünlü koleksiyonerlerle, sahaflarla tanışmamla ve önce fotoğraf toplamakla başladı. Sonra kitaplar, efemeralar, Ankara kültürüne ait malzemeler..Bugünlere geldik.
Kütüphanemde bulunan Ankara ile ilgili 600 kitabımı Atılım Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışladım.
Bir o kadar kitabımı ODTÜ Halk Bilim Topluluğu’nun belgeliğine verdim. Şimdi arşivimde Ankara eski foto kartları, Ankara Kartpostalları, Seymen fotoğrafları, v.s klasörler halinde bulunmakta.”
Mütevazi bir sanatçı Kavas. Yaptıklarının ardında sessizce durur. Yaratı sürecini kozasını sessizce örerek gerçekleştirir. Yaptığı etkinlikleri anlatmasını istedim, yine en mütevazi haliyle anlattı:
“30 yıl kadar Türk Halk Dansları ile ilgilendim. Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun ilk elemanlarındanım. Çeşitli derneklerde dansçı, öğretici ve yönetici olarak görev yaptım. 47 yıldır Ankara Kulübü üyesiyim, aynı zamanda seymenim. A.B .D nin 23 eyaletinde, Kanada, İsviçre ve Hollanda’da Türk Halk Danslarını öğrettim. Yabancı gruplara kültürel Türkiye turları düzenledim. Ödüllerim, yarışmalarda derecelerim var. Jüri üyeliklerinde, danışma kurulu üyeliklerinde bulundum. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde, Cer Modern’de, Mustafa Necati Evi’nde, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde fotoğraf sergileri açtım. Karma sergilere katıldım. Üç arkadaşımla birlikte Almanya Mannheim’de fotoğraf sergisi açtık. Bir ay için gitti, dört ay kaldı.
Radyo,TV proğramlarına katıldım. Panellerde panelist oldum. Birçok dernek ve cemiyette sunumlar yaptım. 1995 yılından beri de yayınlarla uğraşıyorum. İlginç bir konu üzerinde çalışmalarım devam ediyor. Hem Ankara, hem de Türk fotoğraf tarihi için önemli bir çalışma olacak. Daha çok yapılmamışlar üzerine yoğunlaşıyorum. Yıllardır üzerinde çalıştığım diğer bir konu ise, Ankara Erkek Kıyafetleri ve diğer bölgelerle benzerlikler üzerine. Daha çok vaktimi alacak. İnşallah ömrümüz yeter de o’nu da yaparım.
Bana bu imkanı verdiğiniz için, şükranlarımı sunuyorum. Sağolun, varolun.”
İbrahim Karaoğlu
26 Ekim 2021, Ankara