Ruhlarına 500 yıl önce sürgün ateşleri üflenmiş, secereleri hüzünle mühürlenmiş bir halk Sefaradlar.
15. yüzyıldaki İspanyol engizisyonu sonrasında bölük pörçük dağılmışlar dünyanın dört bir yanına... Akdeniz, Balkanlar ve Anadolu’ya belleklerinden silinmeyen anılarla sığınmışlar.
Cervantes’in, Kolomb’un kullandığı en saf İspanyolca olan dilleri Ladino’yu göç yollarındaki başka dillerin, kültürlerin sözcüklerinden de etkilenerek korumaya çalışmışlar.
Köle tüccarları eliyle Amerikalı toprak sahiplerine satılan zenciler nasıl cazı yaratmışlarsa, Sefaradlar da kendi müziklerine cazın çeşnisini, ritmini katarak etnik cazlarını yaratmışlar.
Ladino cazın dünyadaki en önemli temsilcisi olan Yasmin Levy, yürek teli gönüller yakan bir sanatçı.
Sefaradların dudaklarına, yüreklerine yapışmış hicran şarkılarını söylüyor dünyanın dört bir yanında.
En önemli caz festivallerinde konserler veriyor. Yitik Ladino dilinin en son emanetçisi.
Yıllar önce, ilk kez Ankara’ya geldiğinde sefaradların geleneksel müziğini, flamenko şarkılarını ve Ortadoğu ezgilerini harmanlayarak büyülü bir şölen sunmuştu.
Hâlâ belleğimize o şarkılar.
Konsere son albümü “Sentir”deki şarkılarla gelmişti.
Leonard Cohen’in ölümsüz yapıtı Hallleujah’ı da söyleyip büyülemişti herkesi.
Konserden bir gün önceki sohbetimizde; ‘Bu şarkı çok zordu benim için. Çok yabancıydı bana. Onu içselleştirebilmek için 40 kez farklı bir şekilde söyledim’ deyip mırıldanmıştı şarkıyı ve “İşte böyle bir şarkı oldu.” demişti...
Naci en Alamo şarkısındaki dizeler hâlâ belleğimde:
“Adsız yerlerden geldim /toprağım yok /anavatanım belirsiz /ateşler yakıyorum parmaklarımla /ve sana şarkılar söylüyorum kalbimle /yürek telim gönül yakıyor...”
Ne zaman dinlesem “Naci en Alamo”yu içim burkulur...
Yıllar önce Berlin’de bir yılbaşı gecesi sevgili dostum Hanefi Yeterl’le bir proje yapmaya karar vermiştik. O çok sevdiği resimlerden bir seçki oluşturacak, ben de kısa öyküler, aforizmalar ve Hanefi Yeter’le ilgili yazılarımdan oluşacak “Seyir Defteri” adlı bir kitap yazacaktım. Berlin’de ne kadar Yasmin Levi CD’si bulduysam hepsini almıştım. O kitabı yazdığım günlerde hep Yasmin Levi şarkıları dinlemiştim. Kitap bittiğinde de Yasmin Levi’ye adamıştım. 15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nde, Esma Sultan Yalısı’nda buluşup kitabı verdiğimde “Hiç bu kadar güzel bir hediye almadım. Ben de tüm CD’lerimi imzaladım sana.” demişti. O gece ilk kez sahnede dinlemiştim Yasmin’i. Öyle güzeldi ki boğazın imgesi erguvanlar gibiydi. Mor bir hüzne boyamıştı geceyi. Ne güzeldir sanat dostluğu, ne çok çoğaltır insanı. Yasmin Levi’nin doğum günü bugün. İyi ki doğmuş. İyi ki tanımışım onu; sesi içimdedir hep, Akdeniz gülüşlü yüzü belleğimde.
İBRAHİM KARAOĞLU
23 Aralık 2020, Ankara