Dünyaca ünlü gururumuz Virtüoz Piyanist/Besteci Fazıl Say’ın “İlk Şarkılar”dan sonraki bestelerini topladığı “Yeni Şarkılar” albümü Ada Müzik’ten yayımlandı.
Fazıl Say’ın “deneysel, yeni ve farklı” olduğunu söylediği yeni şiirlerin şarkılaştırmalarında, ünlü bestecinin müzikal olarak hiç denenmemişi irdelediği sezilmekte. Örneğin müziğin kaçınılmaz öğesi olan ritmi, şiiri de şiir yapan temel öğe olarak bestelerinde birleştirdiği anlaşılıyor. Edip Cansever’in, Turgut Uyar’ın, Cemal Süreya’nın, Nazım Hikmet’in, Ömer Hayyam’ın beş şiirinden oluşan albümde, müzik sanatının karakteri gereği enstrümana duyduğu gereksinim, şiirleri oluşturan sözcüklerin insan sesine dönüştürülmesiyle bütünleşiyor. Şiirin müziğini Fazıl Say’ın sözcüklere oluşturttuğu sesler yaratıyor; dizelerin gelişimi şiiri melodisine kavuşturuluyor. Fazıl Say, şarkılarında müziğini sevdiği şairlerin şiirleriyle akraba eğliyor.
Albümün ilk parçası olan Edip Cansever’in “Şey Şey Şey ve Şeylerden” şiirinde, melodi ve ritmin yanı sıra armonik karakterler de yer almakta. Bu üç unsur, enstrümantal yapının müzik dilinin oluştururken, Türk çalgılarıyla batı enstrümanları doğal bir birlikteliğe kavuşuyor. Kemençe, keman ile el ele viyolonsel’e melodi pas ederken Theremin, Daxophone ve Waterphone sözcükleri şiirin dışına taşıyor, dinleyiciye yepyeni aşk diyalogları hayal ettiriyor.
Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı” şiirinde Theremin bu kere kadını betimlerken, enstrümanların yerini sözcüklerin oluşturduğu sesler alıyor. Ritim ve melodi sözcüklerin seçimi ve dizelerin oluşmasıyla bir biçime dönüşüyor. Oylumlu konular Fazıl Say’ın da dediği gibi: “ … gittikçe radikalleşen bir travmaya doğru” yol alıyor.
Cemal Süreya’nın “Bu Bizimki” başlıklı şiiri, imgelem kullanılan notalar ve kurulan bir müzikal formla vücut buluyor. Şair ile besteci sanki aynı türden izleklerin sonucu, birbirine yakın bir imge dünyasının izini sürüyorlar. Şiirde “yıkıcı”, “hain”, “bölücü”, “yasa dışı”, “soyguncu”, “işgalci”, “kökü dışarıda” bir aşk anlatılırken vokalistlerin katılımıyla müzik yapıtının soyutlamacı yanı, notanın ifade gücünü öne çıkarıyor. Hareket noktası birtakım soyutlamalar olsa da, anlamsal düzeydeki zenginlik müzikle birlikte daha bir anlaşılırlık kazanıyor.
Nazım Hikmet’in “Masalların Masalı”nda ise Fazıl Say, sanki beste yapmıyor, sözcükleri çalgılar ile adeta tuvale çiziyor. “Suyu” arp, “çınar”ı blokflüt, “subaşında duruşu” kemanlar, “kedi”yi keman, “güneş”i 22 sesli ney akorları, “ömrümüzü” Theremin”, “suyun şavkını” vibraton sesleri, “suyun suretini” ise uzaklaşan eko sesleri resmediyor. Resim dinleyicinin gözlerinin ardında can buluyor.
Ömer Hayyam’ın “Ey Kör” aslı şiirinin bestesinde piyano, ramazan davulu, kudüm, rock müziği gitarları ile Fazıl Say müzikte duygu ve aklı büyük ölçüde bastırma mücadelesi verirken; Ömer Hayyam’ın aklın yerini ve rolünü saptayabilme, anlamsal çağrışımları yakalama olanağı veren dizelerini yoğun soyutlamalar, imgeler ve yer yer caz motifleri eşliğinde yapıya büründürüyor.
Benden söylemesi!
“Yeni şarkılar” müzik ve şiir severlerin yeniden, yeniden, yeniden dinleyecekleri bir yapıt.
Bu albümün oluşumuna katkı veren başta Serenad Bağcan olmak üzere tüm vokal solistlerin seslerine, nefesli sazların nefeslerine, yaylı sazların ellerine, diğer müzisyenlerin ulu yeteneklerine sağlık.
Fazıl Say “Yeni Şarkılar” albümü ile gene efsane yaratıyor, yepyeni bir yeniliğe daha imza atıyor.