Antalya Devlet Senfoni Orkestrası bu hafta iki Polonyalı sanatçıyı konuk etti; Şef Marzena Diakun ve piyanist Szymon Nehring. Başkemancı koltuğunda Semih Kartal oturuyordu.
İki uzun süreli eserin seçilmiş olduğu bu haftanın konserindeki sıralama da farklıydı. Önce P.İ.Çaykovski’nin 1 No. Senfonisi seslendirildi. Dört bölümlü eserde kalabalık bir orkestra yer aldı. Yanlış saymadımsa 67 kişiden oluşan bir topluluk vardı karşımızda. Son yıllarda 40 kişilik kadroyu zor bulan orkestramız için iyi bir durumdu bu. İstisnalar var tabi ve bu hafta da o istisnalardan biri oldu.
“Bir kış yolculuğu boyunca görülen rüyalar” alt başlıklı birinci bölüm, “İç karartan sisli ülke” alt başlıklı ikinci bölüm ve şakacı, neşeli-kıvrak, eğlenceli üçüncü bölüm ve final bölümü. Müzik yazarı Üner Birkan böyle kategorize etmiş eseri. Scherzo(şakacı) sanırım en çok beğenilen, içinde vals de barındıran bu coşkulu bölüm oldu eserde. Fagot, obua soloları belirgin ve dikkat çekiciydi; Aynı temanın hem solo çalgılarca hem de çalgı gruplarınca tekrarlanması da öyle.
Çaykovski Senfoni No.1 bölüm başlıkları:
Allegro tranquillo
Adagio cantabile ma non tanto
Scherzo-Allegro scherzando
Final-Andante lugubre-Allegro moderato
***
Aradan sonra J.Brahms 2 No. Piyano Konçertosu seslendirildi. Polonyalı piyanist Szymon Nehring, “genç neslin en yetenekli ve gelecek vaat eden piyanistlerinden” diye tanımlanıyor. Brahms 2. Piyano Konçertosu’nu beğeniyle dinledik bu genç konuk piyanistten.
Bütünüyle güzel bir konserdi.
J. Brahms 2 No.Piyano Konçertosu bölüm başlıkları:
Allegro non troppo
Allegro appassionato
Andante
Allegretto grazioso
Operada ve senfonide “alkış sorunu”
Senfoni konserlerinde hep ön plana çıkan alkış sorunu bir türlü çözüme kavuşturulamıyor ne hikmetse. Arızaya dönüştü dersem de abartmış olmam. Yeni Yıl Konseri’ni saymazsak, ADSO’nun AKM Aspendos Salonu’nda, Piyano Festivali öncesi son konserinde yer alan gitarist Goran Krivokapic ve son konserin konuğu piyanist Szymon Nehring, konserleri sonrası ısrarlı alkışlara “bir daha”(bis) ile karşılık vermediler. Net bir tespitim yok ama bu durumun, yerli yersiz ve bölüm aralarındaki alkışlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Antalya Devlet Opera ve Balesi temsillerinde de bu durum sıklaşmaya başladı. Her beğenilen arya sonrası başlayan alkışları kast etmiyorum tabi.
Alkış sorunu, anladığım kadarıyla tüm orkestralarımızı kuşatmış durumda. CSO konserlerinde bile yaşanıyorsa bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ya da… Bu kısmını değerli sunucu ve Sanattan Yansımalar yazarı Vefa Çiftçioğlu’na bırakayım: “Ve son sözüm yine salonun alkış fetişisti bazı izleyicilerine. Sanata ve sanatçıya uzak bir kitle maalesef salonun içerisinde dinleyici olarak bulunuyor ve salon açılalı eğitilmez bir şekilde ve ısrarla her bölümde ve hatta her boşlukta alkışı patlatıyor. Artık onlara bir tavsiyede bulunmayacağım. Ama lütfen çevresindeki müzikseverler alkışlara müdahale edebildikleri kadar etsinler…”(*)
Önümüzdeki konser akşamı (12 Ocak) yine değerli bir şef ve iki değerli piyanistimiz konuk olacak ADSO’ya. Şef Emil Tabakov, piyanistler Selin Şekeramber ve Yudum Çetiner’den oluşan “Duo Blanc&Noir”. Çok beğenileceğini düşündüğüm iki az tanınan eser var programda. F. Poulenc “İki Piyano için Konçerto” ve A. Schnittke “Gogol Suite”. Poulenc “İki Piyano için Konçerto”yu 1932 de yazmış, 63 yaşındayken de, 1962 yılında Paris’te Fransız piyanist Jacques Fevrier ile kendisi seslendirmiş. Eserle ilgili ilginç tanımlar da kullanılmış: “Yapıt ataktan melankoliğe keskin değişimler içerir. Enstrümantal bölümlerinde zaman zaman hırıldar ve gıcırdar; sıcak ve duygusal ikinci bölümde ise içlidir ve hasret doludur.”(**)
İkinci eser, Gogol Suite’te ise İ. Stravinski “Bahar Ayini”ni (Bende bıraktığı izlenim) anımsatan tınılar ve D. Şostakoviç etkilerini duyacağız.
HASAN HÜSEYİN DULUN
7 OCAK 2024, ANTALYA
(*) Vefa Çiftçioğlu’nun yazısının tamamı: https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/vefa-ciftcioglu/cso-daki-verdi-requiem-uzerine/3130/
(**) Güher&Süher Pekinel Live in Concert albümü