Umarsız bir yalnızlığın ortasında, en (u)mutsuz anlarınızda sığınağınız oluyorsa hüzün; erinç yüklü bir tuvalin kıyısında durun, en sevdiğiniz bir şiirin içinden geçin, unutamadığınız bir şarkıyı mırıldanın. Dokunun hiç bilmediğiniz bir yontunun sessizliğine. En mutsuz duygularınız uçup gider. En çocuksu, en uçarı dünyalara erişirsiniz. Düşlerinizin kirlenmediği kıyılara ulaşırsınız. Daha bir çoğalırsınız. Bir kez daha, daha çok inanırsınız Dostoyevski'nin “Dünyayı güzellik kurtaracak" diyen inanç dolu söylemine. Çünkü,(u)mutsuzluk; size ya da birkaç kişiye özgü bir durum değildir; herkesin bir şekilde, hiç ummadığı bir zaman aralığında çalar düşlerinin kapısını.
Güzden kalma ılık günlerden çalınmış bir zaman aralığında, fotoğrafçı/yazar/ressam Fikret Otyam Usta'nın ve eşi sanatçı Filiz Otyam'ın TESK Sanat Galerisi'ndeki "Otyamların Eliyle" adlı sergilerinin açılışına gittiğimde, Fikret Otyam'ın ; Anadolu'nun varsıl renk dünyasına belenmiş tuvallerini, eşi Filiz Otyam'ın; yün kokulu,düşlerle ilmik ilmik örülmüş-boyanmış keçe yapıtlarını izlerken, bu yapıtların düşlerime dokunduğu anda anımsadım Dostoyevski'nin sözlerini.
Hiç bilmediğimiz kadar çok güzellik sunuyor izleyicilerine Otyamlar. Herkesin olabilecek kadar çok ve bitimsiz güzellikler. Hem çoğaltıyorlar hem de değiştiriyorlar yaşamı. İçten bir yaşam sevincinin tutanağı gibi her bir yapıtları. Sınırsız bir düş evreninde; uzaklara, çok uzaklara yolculuğa çıkartıyorlar bizi. Belki de mutsuzluklardan damıtılmış umutlar yükleniyoruz. İçten,onurlu yaşamların gündökümü gibi yapıtları. İnsanı umutla çoğaltmanın ustası Otyamlar. En umarsız yalnızlıkları sunarken bile,renklerin güneş bahçesindeki yansılarıyla varoluşumuzu duyumsatıyorlar.
Metin Yurdanur'un Otyam heykeliyle
İnsan ruhunun mimarıdır kimi sanatçılar; yaşamın anlamını, güzellikleri çoğaltarak sorgularlar, güzelliklerden damıtılmış bir yaşam iksiri sunarlar. Hüznü sevince, acıyı bala dönüştürürler. Kendilerine saklamazlar yaşam sevinçlerini, paylaşırlar bitimsizce. Onların yaratı penceresinden baktığımızda daha bir çoğalır yaşam. İç evrenleri erinç doludur. Onların baktığı pencereden bakmanın, gördüklerini görmenin, duyduklarını işitmenin ortak paydasında oluruz. Duygu prizmalarından süzülen herşeye ortak olmanın mutluluğunu yaşarız.
Güler yüzlü, aydınlık yapıtlarla geldiler Ankara'ya; düşleriyle dokundukları her yapıt sıcacık, umut dolu. Fikret Otyam'ın; kara gözlerini kara sürmelerle mühürlediği kadınlar, Filz Otyam'ın; Anadolu'nun kültür kalıtlarını yüklediği keçeler, kederin hükümdar olduğu bir dünyaya başkaldırı sanki.
Yıllar önce, kadim dostu Sait Faik'in ona söylediği; “Anlattığın gibi yazsana.” sözü hiç silinmemiş usta sanatçının belleğinden. Anlattığı gibi yazmayı, yaşadığı gibi sanat yapmayı hep sürdürüyor Fikret Otyam Usta. Filiz Otyam da o naif sanat yolculuğundan hiç sapmadan büyülüyor keçelerini.
İbrahim Karaoğlu
18 Aralık 2020, Ankara
*Bu yazıyı 10 yıl önce 15.12.2010’da Hürriyet Gazetesi’nde yayınlamıştım. 19 Aralık Fikret Ağabey’in 94. doğum günü. Bu yazımla, doğum gününde saygı, sevgi ve şükranla anıyorum onu.