Bir şehrin kültür ve sanat kimliği kazanması hiç de kolay değildir. Yıllar önce köklü kültür sanat geçmişine sahip şehirlerin her gece açtığı perde sayısını duyduğumuzda dudaklarımız uçuklardı. Son yıllarda İstanbul’da düzenlenen sanat etkinlikler dünyayla yarışır sayıda. Yetişebilmek mümkün değil. Uzun yıllar İstiklal caddesinde yaşamını sürdüren Macar Kültür Merkezi artık Kağıthane semtindeki Polat Ofis binasında. 17 Ekim 2019 Perşembe akşamı Macar Kültür Merkezinin çok amaçlı salonunda yapılan konser etkinliğine davet edildim. Polat Holding tarafından inşası yapılan ve işletilen Polat Ofis binasında ayrıca Macaristan İstanbul Başkonsolosluğu da yer almakta. Salonun öncelikle bir sergi salonu olduğunu söyleyelim. İşte bu salonda gerçekleşen konserde dünyaca ünlü Macar bestecilerin yanı sıra evrensel bestecilerden örnekler verildi.
1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle on yıl Macaristan’da kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliğe, hoşgörüye ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamı, Gül Baba’nın sahip olduğu değerlerin yaşatılmasına bu kez de bir konserle devam edildi. Gül Baba’nın değerlerine sahip çıkmak, Gül Baba Türbesi’ni geleceğe taşımak ve dünyaya tanıtmak amacıyla Macaristan’da kurulan Gül Baba Vakfı’nın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi vermek ve türbeyi ziyaret etmek amacıyla Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı Başkanı Sayın Adnan Polat ev sahipliğinde Macaristan'ın Budapeşte kentine geniş kapsamlı bir basın gezisi düzenlenmişti. 02-03 Ekim 2019 günlerinde düzenlenen gezi boyunca basın mensuplarına Türkiye ve Macaristan’ın eşgüdümü ve Türk İş birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) desteğiyle restore edilen ve Avrupa’nın en kuzeyindeki Osmanlı dönemi eseri olma özelliği taşıyan türbeye ilişkin Gül Baba Vakfı’nın çalışmaları, vakfın Türkiye’deki faaliyetleri ve hedefleri hakkında detaylı bilgi verilerek, bu proje ile Türkiye-Macaristan yakınlaşmasına katkılar sağlanmıştı.
Konseri izlemek için salona gittiğimde, Levente Baranyai isimli bir Macar ressamın resimleri ile salonun duvarları süslenmişti. Önce, başarılı resimleri izledikten sonra konserin başlamasını bekledim. Bu konser, Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı tarafından, İstanbul Devlet Opera ve Balesi işbirliği ile hazırlanmıştı. Piyanist Fügen Yiğitgil eşliğinde, tenor Caner Akın ile soprano Otilya Radulescu İpek tarafındanverilen konserde, Macar besteciler başta olmak üzere evrensel bestecilerin eserlerinden örnekler sunuldu.
Programdaki ilk eserler Macar bestecilere aitti. İlk eser Franz Lehar’ın “Şen Dul” operetinden Lippen Schweingen isimli çok sevilen bir düetti. Solistler güzel icraları sayesinde ilk alkışlarını aldılar. İkinci eser yine F. Lehar’ın başka bir opereti olan “Tebessümler Diyarı”ndan Dein ist mein ganzes Herz idi. Bu parçada da tenor Caner Akın beklenen başarıyı gösterdi.
Opera ve konser salonlarının çok beğenilen eserlerinden biri olan Franz Lehar’ın “Çardaş Fürstin” adlı operetinden Heia in den Bergen adlı şarkıda Otilya İpek her zamanki gibi iyi performansını gösterdi.
Fransız besteci Jacques Offenbach’ın “Güzel Helen” operasından Au Mont Ida için sahneye gelen tenor Caner Akın, konusu antik Yunan’da geçen bu şarkıyı seslendirdi.
Bu güzel şarkıdan sonra sırada Napoliten parçalar vardı. İlk şarkı E. De Curtis’in “Torna a Surrient”, ardından A. Lara’nın “Granada” ve son Napoliten parçası olarak da E. Di Capua’nın “O sole mio” parçası seyircileri iyice coşturdu.
Konserdeki son Macar besteci şarkısı Franz Lehar’ın “Giuditta” operetinden Meine Lippen sie Küssen so Heiß adlı şarkı için sahneye Otilia İpek gelerek, bizlere bu güzel şarkıyı aynı güzellikte icra etti.
Sanatçılarımız son olarak İtalyan Belcanto’sundan bir örnek, Guiseppe Verdi’nin ünlü operası “La Traviata” operasından, Balo Sahnesindeki koro eşlikli bir düet olan “Brindisi (Libiamo ne'lieti calici”) ile konsere noktayı koydular, seyircilerden çok büyük alkış alarak herkese mutlu birer akşam yaşatmış oldular.
GÜL BABA KİMDİR?
Esas ismi Cafer olan Gül Baba, Veli Baba Dergâhı’na mensup bir Bektaşi dervişi olarak tanınıyor. Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman 1500’lü yıllarda Mohaç, Zigetvar, Budin’in Roma-Germen taciziyle üzüldüğü yıllarda her zaman Macarların yanında olmuş ve son gelişinde yanında Gül Baba’yı da getirmiştir. Gül Baba, 1531-1541 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle on sene Budin’de kalmış, kendini iki ülke arasındaki kardeşliği, hoşgörüyü ve halkların dostluğunu pekiştirmeye adamıştır. Elinde tahta kılıcı, başında sarı kırmızı gülü ile her daim Gül Baba diye anılmış, yüz yılı aşan ömrünün son senelerini Budin’de geçirmiştir. 1541 yılında Budin Savaşı’nda şehit düşen Gül Baba’nın, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin kıldırdığı ve 200 bin kişinin katıldığı rivayet edilen cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katılmıştır. Gül Baba Budapeşte’de, Tuna’ya ve Peşte’ye nazır, çok güzel manzaralı bir tepeye gömülmüştür. Buraya ‘Gültepe’ adı verilmiş, 1543-1548 yılları arasında şu anda bulunduğu türbe yaptırılmıştır.
Gül Baba Türbesi, yüzyıllar içinde çeşitli değişimlerden ve dönemlerden geçti. Türbe ve Gül Baba’nın aziz hatırası, yüzyıllar boyunca Türk-Macar dostluğunun simgesi olarak korunup yaşatıldı. 1914’te tarihi eser olarak tescil edilen Gül Baba Türbesi, 1962’den bu yana da müze olarak ziyarete açık durumda.
İşte bu güzel öyküden hareketle ve Gül Baba’nın sahip olduğu değere sahip çıkmak, türbeyi geleceğe taşımak ve dünyaya tanıtmak, iki ülke arasındaki tarihi değerlere sahip çıkmak, iki ülke arasındaki kültürel ve sosyal yaşama katkıda bulunmak amacıyla “Gül Baba Türbesi Tarihi Mirasını Koruma Vakfı” kuruldu. Gül Baba Türbesi ve bulunduğu bölgenin sahip olduğu kültürel değerleri korumak ve bununla ilgili ortaya çıkabilecek olan kamusal görevleri yerine getirmek, Gül Baba Türbesi ve çevresini üstün değerlerle geliştirmek, amacına uygun kullanmak, işletmek, Macaristan ve Türkiye arasındaki ilişkileri başta kültürel olmak üzere her alanda geliştirmek amacına yönelik olarak, Macaristan Hükümeti Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak kurulan Vakfın Başkanlığına Adnan Polat getirildi. Adnan Polat’ın özverili girişimleri sayesinde Vakıf, yaptığı çalışmalar kapsamında Gül Baba Türbesini bir Müze olarak faaliyete geçirdi.
Vakıf, Türkiye’de de Macaristan ve Türkiye’de halkların buluşmasında en önemli araç olan kültür ve sanat etkinliklerinin yanı sıra kitap yayınları, paneller ve söyleşilerle Gül Baba adının yaşatılmasına dönük faaliyetlerine yakında başlıyor. Tüm bu kültür ve sanat faaliyetleri Gül Baba Vakfını temsilen Türkiye Genel Müdürü Remzi Buharalı tarafından organize edilerek, Türkiye’deki izleyicileriyle buluşturulacaktır.
17 Ekim günü izlediğimiz konserin düzenlenmesinde Devlet Opera ve Balesi Eski Genel Müdürü ve Gül Baba adına etkinliklerin başında olacak Genel Müdür Remzi Buharalı, geceye destek veren İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan ile katılımcı sanatçılar gerçekten çok iyi bir iş başarmışlar, hepsini yürekten kutluyorum.
İsmail Hakkı Aksu
21 Ekim 2019, İstanbul