“Sanattan Yansımalar” sitesinin, Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunlarla Fazıl Say ve eserlerine uygulanan “sansür” yazıları, kamuoyunda, dünyada ve TBMM’de büyük tepki yaratınca, Kültür ve Turizm Bakanlığı yanlışını düzeltmek zorunda kaldı.
Bakanlık Müsteşarı Haluk Dursun AA’na yaptığı açıklamada “Program taslağına konup ta çıkartılan bir eserin olmadığını”, “Bakanlığın Fazıl Say’ı çok takdir ettiğini, daha önce de birçok eserini sahnelediğini ve sahnelemeye devam edeceğini” söyleyerek “sansürün asla söz konusu olmadığına” vurgu yaptı. Güzel Sanatlar Genel Müdürü Murat Salim Tokaç ise gelişmeler üzerine CSO Yönetimi ile yaptığı toplantıda durumun düzeltileceğini söylüyor.
Gelin görün ki yanlıştan dönerken, “programa konup çıkartılan eser yok” denerek bu kez ülkenin 190 yıllık dev sanat kurumu Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası harcanmaya çalışılıyor.
Olan biteni tekrar edelim. Bakanlık, konser sezonunun başında orkestra yönetiminin direnişine karşı “Emir yukarıdan geldi, Fazıl Say’ı ve eserlerini çıkartmazsanız program onaylanmayacak” demiş ve CSO’nun yıllık programını sansürlenmiştir. Kanıt mı istersiniz, orkestranın onay için 18 Eylül 2014’te bakanlığa gönderdiği, bir kopyası da bende bulunan yıllık programıdır. Programın 11, 12 Aralık ile 15 Mayıs haftalarında Fazıl Say ve eserleri vardı.
Bürokraside olmaz, ancak biz yine de müsteşara bilgi verilmediğini varsayarak, benzer konularda Sayın Haluk Dursun’a birkaç soru yöneltelim:
Bakanlık, aynı anlayışla Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Müdürünü telefonla arayarak Fazıl Say’ın “Nazım” oratoryosunu Antalya’nın yıllık programından çıkartarak sansürledi mi?
Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen Seslerle Anadolu müzikli oyun yıllık programdan çıkartıldı mı? Gerekçe sanatsal düzey mi? Eserin, Atatürk’le ilgili bölüm nedeniyle bakanlık tarafından sansürlendiği konuşuluyor.
Keza bir yerli bale eserindeki sahnenin sansürlenip eserden çıkartıldığı doğru mu?
Bakan, Senfoni Orkestralarına “sanatçı”, “orkestra şefi” ataması yaptı mı? Dünyanın hangi ülkesinde kültür bakanı bilgisi, görgüsü, yetkisi dışında orkestraya sanatçı, şef ataması yapabilir? Yasalarda bakana tanınan böyle bir yetki ve hüküm var mı?
Şimdilik yalnız bunları sormakla yetinelim. Sayın müsteşarın, Fazıl Say olayındaki gibi, bu ve benzeri konularda süregelen yanlışları da düzelteceğini umut edelim.
Sanat kurumlarımıza sözümüz ise, bakanlığın açıklamalarına dayanarak sansürlenen programlarını biran önce düzeltmeleri, yasal yetkilerine tavizsiz sahip çıkmalarıdır.
İşin esasına gelelim. Sansür suçtur, dahası sanatı ve sanatsal yaratıcılığı yasaklamak insanlık suçu olarak kabul edilir. Geçen yazımızda örnekler vermiş, Hitler Almanya’sının, Mc Carty Amerika’sının, 2. Abdülhamit Osmanlı’sının, bugün lanetlenen, utanç verici insanlık suçu uygulamalarından söz etmiştik.
Fazıl Say örneğindeki sözsüz müzikte “sansür” ise bu tür suçun daha ileri boyutudur. Bunu, Ortaçağ’ın Kilise Papazları yaptılar, dindışı saydıkları dünyevi halk müziği ezgilerine yasak koydular. Günümüzde ise, radyolarda müzik yayınına, okulların eğitim programlarındaki müzik dersine yasak getirerek Taliban ve IŞİD yapıyor.
Sanata sansür, kendi sanatçısına sansür, sanat kurumlarına sansür Cumhuriyet Türkiye’sine yakışmayan uygulamadır. Bunu “İleri Demokrasi”nin (!) gereği mi sayacağız? Kültür Bakanlığı dünyayı güldürmemeli, bu tür çağdışı uygulamalardan vazgeçmelidir.