Her alanda yaşanan olumsuzluklar yanında, İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin sanat alanındaki icraatı umut verdi. Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ilçesine ve kentine, zaman zaman bir konser için toplanıp dağılan müzikçiler topluluğu yerine sürekliliğe sahip, kadrolu, kurumsal kimliği olan bir oda orkestrası kazandırdı.
Anlayış, çağdaş belediyeciliğin de çarpıcı bir örneğidir. Çünkü varoluşumuzun çıkış noktası duygusal bilincimizdir. İnsan, düşünmeden ve davranmadan önce duygusal ben olarak vardır. Ancak duygu dünyamız geliştikçe yücelir, tam insan olabiliriz. Sanat ise bunda en önemli etmendir. Başkan bunu öne çıkarttığı için “çağdaş belediyecilik anlayışı” diyoruz.
Örnek almaya çalıştığımız batılı belediyeler bu anlayışla bütçelerinin önemli bir bölümünü kültür sanata ayırırlar. Bir festival için bulunduğum Strazburg’da bu oran yüzde yirmi beşti.
Merkezi siyasal iktidarların kültür sanat kurumlarını yok etmeyi düşündükleri dönemlerde, yerel yönetimlere daha da çok iş ve görev düştüğünü yazmaya bile gerek yok. Karşıyaka Belediyesi’nin bu icraatının diğer belediye başkanlarımızca örnek alınmasını dileyelim.
Öte yandan, orkestranın etkinliklerini sürdüreceği kültür merkezine orkestra şefi Hikmet Şimşek’in adının da verilmesi, çoktan unuttuğumuz önemli bir kadirbilirlik, bir vefa örneğidir.
Kurumsallaşma, yaygınlaşma, Türk eserlerinin yorumlanması ve kayda alınması, çoksesli müziğin geniş kitlelere ulaştırılması, TV’de yaptığı eğitim programları ile konserlerle önemli hizmetler yapan Hikmet Beyle anılar çoktur. Onu kısa bir iki anekdotla analım:
1980 darbesi sonrasında, alaturka - alafranga tartışmalarının doruğa çıktığı günlerin birinde, darbenin lideri Kenan Evren, Nurettin Ersin ve Müsteşar Kemal Gökçe ile birlikte CSO’ya konsere geldiler. Sohbet ediyoruz, Hikmet Bey “sayın devlet başkanım, dün alaturka konserdeydiniz, bugün ise bize geliyorsunuz, dengeleri çok iyi gözetiyorsunuz” diyordu. Evren, sevinerek, “tabii dengeleri gözetirim, çünkü ben tarafsızım” deyince Hikmet Bey karşı çıkıyor “efendim siz tarafsız olamazsınız, bizden tarafsınız” diyordu. Kenan Evren “o da neden” diye sorunca, Hikmet Bey beklenmeyen cevabı veriyordu: “Bizden tarafsınız, çünkü siz şimdi Atatürk Devrimleri’nin koruyucu ve kollayıcısı durumundasınız.”
Hiç unutmam, Evren beklemediği söz karşısında afalladı, çıkmaza girdi, atılan taşı o zaman anladı, söyleyecek söz bulamadı ve “ne bileyim, herkes başka bir şey söylüyor” diyebildi.
Bakın, Hikmet Beyle ilgili diğer hoş bir anekdota…
Ankara Üniversitesi Rektörü’nden, üniversitenin Gaziosmanpaşa semtindeki kültür evinin açılış töreni için çağrı almıştık. Açılış Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından yapılacaktı. O yıl Ankara Üniversitesi, bünyesinde bir konservatuvar açacaktı. Hikmet Bey ise bu konularda Rektör Prof. Dr. Günal Akbay’ın danışmanlığını yapmaktaydı.
Tören başladı, Rektör Akbay ve Cumhurbaşkanı Demirel konuşmalarını tamamladılar. Hikmet Şimşek’in de program dışı konuşma yapmak istediği duyuruldu. Hikmet Bey protokol kurallarını delmişti. Sahneye gelerek program dışı ilginç konuşmasına başladı.
“Sayın Cumhurbaşkanım, bilirsiniz 1936 yılında kurulan Ankara Devlet Konservatuvarı, cumhuriyetin müzik devriminin temel kurumudur. Bu nedenle de tarihsel önemdedir. Ne yazık ki konservatuvarın tarihi binası inanılmaz bir şekilde Mamak Belediyesi’ne verilmiş, binanın konser salonu da belediyenin nikâh salonu yapılmıştır. Bu, sırtımıza saplanan bir hançerdir. Size yalvarıyorum, lütfen bu hançeri sırtımızdan çıkartınız!”
Hikmet Bey konuşmasına şöyle devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanım, Ankara Devlet Konservatuvarı binasının amacı dışında kullanılması, evlenme dairesine dönüştürülmesi bizi çok üzmekte ve utandırmaktadır. Sanatçılarımız adına sizden rica ediyorum, lütfen bu hançeri sırtımızdan çıkartınız, tarihi binayı bize geri veriniz.”
Sonunda, konuşmasının dozunu yükselterek, beklenmedik bir şekilde şöyle tamamladı:
“Sayın Cumhurbaşkanım bilirsiniz, yüce Atatürk, ‘milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, başbakan ve hatta cumhurbaşkanı bile olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsınız’ diyerek biz sanatçılara sizin üzerinizde yer verdi. Ben de Atatürk’ün bana verdiği bu konuma dayanarak size emrediyorum! Bu hançeri sırtımızdan çıkartınız, tarihi binayı bize veriniz!”
Hikmet Bey cumhurbaşkanına emrediyordu. Bu son cümleden sonra Hikmet Şimşek yerine oturdu. Soğuk bir hava esti. Salonda büyük bir sessizlik vardı.
Cumhurbaşkanı Demirel tekrar sahneye çıktı ve “Emir tebliğ olundu, ben de tebellüğ ediyorum. Ancak bir atasözümüz var, deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı onu çıkaramaz” diyerek çözümü zamana bıraktı.
Kaç yıl geçti, kaç 40 akıllıyla, kaç cumhurbaşkanıyla görüştük, konuyla ilgili kaç yazı yazdık? Bakar mısınız, o taş hala kuyudan çıkartılmayı bekliyor.
Hikmet Bey dik duran, gerektiği yerde sözünü esirgemeyen bir kişilikti. Günümüzdeki egosu yüksek, çıkarcı, yalaka sanatçıları(! ) izledikçe onu daha da arar olduk. Gururu incinince de onurlu duruşuyla CSO’dan ve üniversitedeki danışmanlık görevinden istifa ederek ayrılmıştı.
Yazı başlığına dönelim. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı kutlamalı, projeyi yaşama kavuşturmada emeği geçenlere teşekkür etmeliyiz. Sayın Başkan Akpınar “orkestranın tüm Türk ve yabancı şeflerin deneyimlerinden yararlanacağını, ulusal ve uluslararası turnelere ve festivallere katılacağını” söyleyerek hedefi de belirliyor.
Doğru da söylüyor. Özellikle yeni kurulan orkestranın gelişebilmesi ve uluslararası kulvarda yer alabilmesi, onu çalıştıracak ve yönetecek uluslararası donanıma sahip yetkin orkestra şefleriyle olanaklıdır. Dilerim başarılır. Bu yapılmazsa, birilerinin uğraş alanına dönüşür.
Karşıyaka Belediyesi’nin sanat alanındaki bu icraatının diğer belediyelere örnek olmasını dileyelim. Bilmeliyiz ki kent olabilmek, ancak kültür sanattaki kurumlaşmayla mümkündür.