Macar besteci, eğitmen, etnomüzikolog, piyanist Béla Bartók’u anmak için Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı tarafından düzenlenen, Uluslararası Bartók Festivali’nin Açılış Konseri aslında artık gerilerde kaldı. Lakin o konserde Alman şef Florian Frannek tarafından yönetilen Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın Macaristan’dan gelen Muzsikás topluluğu ile birlikte ve ayrı ayrı seslendirdikleri geleneksel Macar halk müziğinin üzerimizdeki etkileri sürüyor.
Macar müziğinin bugün dünyaca tanınan bir müzik olduğu bilinir. Bu müzikle ilgili olarak bazı müzikseverler, sadece iki tanesinin adını vermek gerekirse, Liszt ve Bartók gibi ünlü Macar bestecilerin müziğini tanır ve severler. Bazısı ise bu ülkenin bünyesinden çıkmış, parlak kariyere sahip, dün olduğu gibi, bugün de bizleri hayran bırakan ve dinleyicisine yansıttıkları Macar ruhuyla tarifi zor heyecan veren virtüozları ön planda tutarlar. Bazı müzikseverler ise bu ülkeye ait popüler, dolayısıyla da daha otantik olan, kahvelerde, lokantalarda çalan müziği tercih ederler. Bazen “Çigan” müziği olarak tanımlanan bu müzik aslında otantik Macar halk müziğidir ve müzikbilimcilerin bugün belirttikleri gibi bu müzik çingenelerin Avrupa’ya gelişlerinden çok önce, Macaristan’ın köşe bucak küçük yerleşim merkezlerinde çalınan, söylenen, sevilen esas halk müziğidir.
Konser için Türkiye’ye gelen Muzsikás bu tür, halk arasında yüzyıllar boyunca söylenen, çalınan, geleneksel halk müziğini sevdiren; bu müzikleri Macar klasik müziğiyle birlikte icra ederek, yaygınlaştıran bir Topluluk.
Topluluğun sahnedeki performansları, müzikleri kadar güzel ve ilginç. Çeşitli çalgıları var: önce en bilinen çalgılarla, keman, kontrbas, viyola, tambur ile geldiler ve dinleyicileri alıp, Macaristan’ın ücra yerlerine, ruhen götürdüler. Orta Avrupa’nın Transilvanya bölgesinde, Kalotaszeg’den yavaş ve hızlı tempoda, kendilerinin uyarladığı halk dans müziğini çaldılar. ADOB Orkestrası, hemen sonra Béla Bartók’un Dans Süiti’ni icra etti. Bunun arkasından Muzsikás yine Transilvanya ovasında Mezöség bölgesinden geleneksel bir müziği, arkasından da Rumen Folk Dansları’nı kendileri tarafından uyarlanmış şekliyle çaldılar. Bu arada Béla Bartók’un eserlerinde geleneksel halk müziklerinden etkilenişini; her bir notasının ardında halk müziğinden notaların bulunduğunu anlattılar. İcraları sırasında farklı çalgılara da başvurdular. Bunların arasında program broşüründe “uzun flüt” şeklinde tanımlanan, ses olarak kavaldan daha ilkel olarak tanımlayabileceğimiz sesi olan bir çalgı; lavta ya da ud ailesinden, Macaristan, Romanya ve Moldova halk müziğinde çok kullanılan koboz (cobza da denirmiş) adlı çalgı vardı. Üyelerden Péter Eri’nin (uzun flütü çalan sanatçı) çenesini viyolanın yanlığına dayayarak çalması ilginçti. Topluluk üyelerinden, kontrbasçı Dániel Hamar bir başka enstrümanı dinleyicilere tanıttı: “Gardon” (ya da hit-gardon” ) adlı bu çalgıyı köylerin birinde bulduğunu; yaklaşık 250 yaşında olduğunu tahmin ettiğini söylediği çalgının yekpare tahtadan yapıldığını açıkladı. Viyola ile viyolonsel arası büyüklükte, daha çok viyolonsele benzeyen, ancak göğüs üstünde tutulan, 4 telli ve vurarak da çalınan bir çalgı. Tok bir sesi var.
Konser Bartók’un küçük orkestra için bestelediği, şef Frannek’in enerjik biçimde çaldırdığı Rumen Danslarıyla sona erdi. Dinleyicilerin hoşuna giden bir konser olduğu, çok güçlü alkışlardan belli oluyordu.
Ayşe Öktem
Fotoğraflar: Lokman Gülmez