8 Aralık Dünya Koro Günüymüş. 400 kişilik bir koronun Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu’nda vereceği konser ile ilgili olarak bazı bilgiler edinmiştik, ama sınırlı. Oysa Konser aslında sosyal medya, yazılı medya, sözlü medya, kısacası her yerde duyurulmalıydı. Yine de o gün CSO Ana Salonu dolmuş, taşmıştı. Yaş ortalaması da hayli düşüktü, çok sevindirici bir görünüm vardı.
Devlet Çoksesli Korosu (DÇK) 1988 yılında şef Hikmet Şimşek’in girişimiyle kurulmuş kıdemli bir koro. Burak Onur Erdem de 2017 yılından bugüne Koro’nun Daimi Şefi. Bu yıl Dünya Koro Günü’nün Burak Onur Erdem ve DÇK’nın önderliğinde, birden fazla koronun iştirakiyle, ihtişamla kutlanmasına karar verilmiş ve 400 kişilik bir Koro oluşturulmuş. Bundan sonra da Büyük Koro diye sözünü edeceğimiz Koronun bünyesinde, etkinliğin önderi Devlet Çoksesli Korosu, 11 ilimizden gelen amatör korolar ( adlarını dijital ortamdan edindiğimiz Alegria Korosu, Anchorus Çoksesli Korosu, FeminAnka Kadınlar Korosu, Ankara Vokal, Fermata Oda Korosu, Gazi Gençlik Oda Korosu, Ankara Nazım Hikmet Oda Korosu, Arkhe Mülkiye Çoksesli Korosu) ve bireysel koristler bulunmaktaydı. Büyük Koroya Burak Onur Erdem yönetimindeki Orkestra Akademik Başkent müzisyenleriyle, bazı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası müzisyenleri eşlik ettiler.
Şef Erdem konserin başında çok kısa, özet bilgiler verdi. 3 eser icra edildi. Bu yıl ölümünün 100. yılında andığımız Giacomo Puccini’nin Requiem’i ; Estonya’lı besteci Arvo Pärt’in Da Pace Domine (Bize barış yolla, Tanrım) adlı eseri ve W.A. Mozart’ın şaheseri, Requiem’i seslendirildi.
Giacomo Puccini’nin 1905 yılında, çok kısa bir zaman dilimi içerisinde, yayıncısı Ricordi’nin siparişi üzerine bestelediği karışık Koro, Viyola, Harmonyum ( veya org) ve Orkestra için Requiem’i kısa bir yapıt, yaklaşık 4 dakikalık. Eser parlak ama sakin bir temayla başladı; ses birliği içindeki koronun ezgileri solo viyolanın ( Ali Başeğmezler, Orkestra Akademik Başkent) melankolik nağmesiyle güçlendi; viyola koroyla adeta diyalog halindeydi; eser, dinsel bir sükûnet içinde sonlandı. Etkileyiciydi.
İkinci olarak çağdaş besteci, minimalist akımın temsilcilerinden, Estonyalı Arvo Pärt’in Da Pacem Domine ( Barış ver, Tanrım) adlı barış için dua niteliğindeki eserini dinledik. 11 Mart 2004 tarihinde İspanya’nın başkenti Madrid’de teröristlerin düzenlediği tren saldırısında ölenlerin anısına, ünlü viyola da gambacı, besteci, şef Jordi Savall tarafından Pãrt’e sipariş edilen ve başlangıçta bestecinin dört ses için bestelediği eser, ilk kez 2005 yılında seslendirilmiş. Bu tarihten sonra da anma günlerinde barış için evrensel dua olarak seslendirilmeğe başlanmış. Arvo Pärt daha sonra yapıtının ses ve yaylı çalgılar orkestrası; enstrüman; dörtlü ve sadece yaylı çalgılar orkestrası için, farklı sürümlerini düzenlemiş. 8 Aralık akşamı CSO Konser Salonunda “Koro ve yaylı çalgılar orkestrası” için olan versiyon icra edildi.
Son olarak da ülkemizde sıklıkla seslendirilmeye başlanan W.A.Mozart’ın ölümsüz eseri, KV.626 eser sayılı Requiem’ini dinledik. Sınırlı sayıda enstrümandan oluşan senfoni orkestrası, koro ve 4 solist için bestelenen eser anlatım gücüyle dinleyicileri her zaman için etkiler; nitekim 8 Aralık akşamı da salonda bulunanların tartışmasız hepsi, gerek Koroların terennümlerindeki ihtişam ve nüansları; gerek orkestraların icra ve Korolarla uyumu; gerekse 4 solistin başarılı söyleyişleri hepimizi etkiledi, hayran bıraktı. 35 yaşındaki genç bestecinin eserinde korodan beklediği, insan kapasitesinin sınırına ulaşan olağanüstü ustalık, o akşam, Koro tarafından rahat şekilde yansıtıldı. Koroya eşlik eden orkestrada yer alan bakır ve tahta nefesliler (fagot, klarinet, obua, trombon) hepsi çok başarılı performanslar gösterdiler. Ve nihayet şef Burak Onur Erdem, farklı unsurlardan oluşmasına rağmen aralarında müthiş bir uyum yakalayan koroların oluşturduğu büyük Koroya hâkim, hızlı ama eserin gerek trajik, gerek parlak pasajlarına hakkını vererek, güzel yönetti.
Lakin, bütün bu güzelliklerin yanında, olumsuz iki hususu aktarmadan yapamayacağız. Birincisi, Konserin içeriğiyle ilgili hiçbir belgenin bulunmaması kanımızca büyük eksiklikti. Uzun süredir üzerinde çalışıldığını düşündüğümüz bir konseri oluşturan eserlerle ilgili ne Salon dışında, ne de içeride hiçbir program, broşür ve hatta sayfa bile bulamadık. İkinci olumsuzluk ki, yine yazılı programla ilgili bir konuydu, Korolar, Orkestralar ve onlar kadar önemli, Mozart Requiem’de solo pasajları olan dört solist (soprano, mezzo soprano, tenor ve bas) hakkında hiçbir bilgi edinilememesine dayanıyordu. Yapıtta evet, solistler Verdi Requiem’de olduğu kadar ön planda değildirler lakin önem taşırlar. Nitekim eserin sayısız kayıtlarına bakılacak olursa, çok önemli seslerin Mozart Requiem’de yer aldığı görülür. Konserde Koronun içindeki dört şancı da çok başarılıydılar; sopranonun berrak; tenorun parlak; mezzo sopranonun tatlı - koyu ve basın vibratosuz, rahat söylemi akıllarda kaldı. Adlarının da kalmasını dilerdik.
AYŞE ÖKTEM
14 Aralık 2024, Ankara