Uzun süren Bayram tatili döneminde Ankaralıların artık yakından tanıdığı Mozarthaus müziksel faaliyetleri durdurmadı ve şehri terk etmeyenlere Bayram şekeri gibi hediyeler sundu.
Hediyelerden biri “Anlatılı bir Schubert Şarkıları Akşamı: Schubertiade” başlıklı konserdi. Andante klasik müzik dergisi vesilesiyle tanımış olduğumuz editör, müzik yazarı ve daha çok sayıda ünvanı kendisine yakıştırabileceğimiz; son zamanlarda bunlara bir de “şarkıcı” ünvanını ekleyebileceğimiz Serhan Bali ile Ankaralı piyanist Dilan Dereli, büyük lied ustası Franz Schubert’in Schubertiade olarak müzik tarihine geçen müzikli arkadaş toplantılarında yorumlanan şarkılarından bir küçük demet sundular. Serhan Bali’yi aynı mekânda daha önce piyanist, şef Tolga Atalay Ün eşliğinde de dinlemiştik. Mozarthaus’taki bu “lied akşamlarının” bir güzel ve çok önem verdiğimiz yanı da Serhan Bali’nin besteci, dönemi, eserlerin her biri hakkında öz ama kapsamlı bilgiyi, esprili bir dille, sıkmayan biçimde dinleyicilere aktardığı bir ortam olması. Bir diğer önemli husus da, seçilen her bir lied’e esas olan şiirlerin Türkçe çevirilerinin okunması. Mücevher olarak tanımladığımız bu kısa-uzun şarkıların sözlerinin büyük şairlere ait olması nedeniyle onları anlamak; müzikle bir araya geldiğinde anlamların müziğe nasıl da yansıtılabildiğini işitmek, ayrı bir zevk kaynağı.
Dilan Dereli’yi ilk kez dinledik. Gerek Bali’ye eşliğinde, gerek solo çaldığı D.899 (Op.90) No. 2 İmpromptü’de ve Schubert’in Ständchen adlı lied’inin Liszt uyarlamasında müzikal performansıyla dikkat çekti. Güçlü bir bariton sese sahip Serhan Bali de bestecinin ruhunu kavramış; hocası Doç. Seta Kürkçüoğlu’ndan lied söylemenin özelliklerini çok iyi biçimde almış ve benimsemiş.
BOZOK-AZİZ İKİLİSİ
Sonra, Bayramın ilk gününde, aynı yerde kemancı Tayfun Bozok ve piyanist Gülnara Aziz’den güzel bir konser dinleme fırsatını yakaladık. Tayfun Bozok Ankaralıların çok aşina oldukları bir müzisyen, Bozok Quartet’in kurucusu ve 1.kemancısı. Kimileri onu Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Başkemancı döneminden hatırlar. Piyanist Gülnara Aziz’i de hem çok başarılı bir eğitimci olarak, hem de resitallerinden, müziksever Ankaralıların hemen hepsi tanır.
İkili Klasik Romantizm başlığını verdikleri hoş bir program hazırlamışlar. Tayfun Bozok hem konserin Klasik Romantizm başlığını hangi düşünceyle seçtiklerini, hem de eserlerin her biri hakkında kısa ama çok yararlı bilgiler verdi. İlk olarak G.F.Haendel’in altı keman-piyano sonatından 4 numaralı sonatı icra eden ikili, üst düzey sanat yeteneği ve müzikalite isteyen bu melodik yapıtı güzel çaldılar. Ardından Giuseppe Tartini’nin Şeytan Trili adını taşıyan, 4 bölümlük sonatını dinledik. Tayfun Bozok’un besteci, eğitmen, kuramcı, kemanın en büyük ustalarından biri olarak bilinen Tartini’nin en ünlü eserlerinden biri olan Sonatın bestelenişiyle ilgili hikâyeyi anlatmasından ve “şeytan trili” adını taşıması ve yapıtın güçlüğü hakkında bilgi vermesinden sonra, Bozok/Aziz ikilisi birbirine bağlı olarak çalınan dört bölümü çok güzel icra ettiler. Hızlı tempoda triller ve teknik zorluklarla dolu bölümlerle, ağır tempoların ardı ardına geldiği yapıtın en etkileyici ve de belli ki en güç bölümü finaliydi.
Son eser Avusturyalı besteci Schubert’in D. 574 eser sayılı, keman ve piyano için Büyük İkili’siydi. Bestecinin 20 yaşında bestelediği, lakin ölümünden sonra yayınlanan sonat biçimindeki eserde genç Schubert, ruhunun inceliklerini yapıtına çok güzel yansıtmış; gerek kemanda Tayfun Bozok, gerekse piyanoda Gülnara Aziz bu incelikleri, şiirselliği, lirizmi ( 1 ve 3. Bölüm Andantino) güzel verdiler. Başlangıçtaki açıklamasında Tayfun Bozok’un da işaret ettiği üzere, bestecinin eserinde piyanoya önemli “rol” verdiğini fark ettik; yumuşak ve hafif bir tuşeye sahip piyanist Aziz ile kemancı Bozok Sonatı çok iyi bir uyum içinde çaldılar.
Müzisyen ikili bir de Bis hazırlamışlardı: Schubert’in 1 No.lu Sonatin’in 2. Bölümünü dinleyicilere sundular.
BİRCE POLAT-BOGATAY KÖPRÜLÜ
Bayram döneminin Mozarthaus’taki son etkinliği piyanistler Birce Polat ile Bogatay Köprülü’nün resitaliydi. Piyanistler programlarına Kış Masalı başlığını vermişler. Neden bu başlığı seçtiklerini açıklamadılar.
İlk eseri Birce Polat icra etti: W.A. Mozart’ın Si bemol Majör 17 numaralı, ölümünden iki yıl önce bestelediği Piyano Sonatı. Birce Polat Mozart’ın bu yalın, kolay sanılabilecek ama güçlükler içeren sonatını zarif, ince biçimde icra etti.
Ardından Bogatay Köprülü Schubert’in D.899 (Op.90) eser sayılı 4 İmpromptü’sünü çaldı. Piyano repertuvarının sevilen, çalınan, bilinen mücevherlerinden olan bu İmpromptü’leri piyanist Köprülü bize arı bir müzik diliyle, “gölgesiz”, yer yer diri, canlı, tumturaklı olmadan, abartısız bir yorumla sundu. Programda yer alan son yapıt Felix Mendelssohn-Bartholdy’nin 54 eser sayılı, 1 tema ve 17 çeşitlemeden oluşan, bestecisinin yaşadığı dönemde moda olan Parlak Çeşitlemelere karşıt olarak, Ciddi Çeşitlemeler (Variations Sérieuses) adını verdiği; stil olarak farklılık arz eden kısa çeşitlemelerden oluşan, hayli sert, güç eseri Birce Polat haşmetli, abartılı bir yoruma kaymadan, çeşitlemelerin virtüozluğunu ortaya koyarak, akıcı biçimde çaldı.
İkili istek parçası olarak Avusturyalı besteci, eğitmen, editör Anton Diabelli’nin dört el için bestelediği yalın, Türk motifleri hemen kulaklara çarpan, kısacık, sevimli bir yapıt olan Alla Turca marşını çaldılar. İkiliyi ilk kez dinleyen bu satırların yazarının çok daha kapsamlı, hatta daha iddialı bir programı rahatlıkla sunabilecek yetenekteki piyanistleri Ankara’da bir kez de öyle bir programda dinlemeyi arzu ederek konserden ayrıldığını belirtmek isteriz.
Ayşe Öktem 14 Nisan 2024, Ankara