38. Ankara Festivali görkemli bir konserle sonlandı. Otuz sekiz yıldır Festival’in açılış ve kapanış etkinliklerini farklı bir heyecanla bekleriz. Bu yıl Açılışa gitmek mümkün olmadı, ama 3 yıldızın anons edildiği Kapanış konserini kaçırmak olmazdı. Üç yıldız dedik: birincisi şef Vladimir Fedoseyev, ikincisi piyanist Andrei Korobeinikov ve nihayet üçüncüsü Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrasıydı. Yılların etkileyemediği çaptaki, Rus repertuarının önde gelen şeflerinden Vladimir Fedoseyev rahatsızlığı nedeniyle gelemeyeceğini önceden bildirdi. Biraz hayal kırıklığı yaşamış olsak da, özgeçmişine bakıp 91 yaşına ulaştığını fark ettiğimiz Fedoseyev için bu durumun şaşırtıcı olmayabileceğini kabullendik. Onun yerine yine Rusya’dan şef Philippe Chizhevski geldi.
Programda iki eser vardı. Lakin Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Genel Sekreteri Pınar Yüksel, Festival kurucusu, Vakfın yıllarca çok başarılı Başkanı olarak Ankaralı müzikseverlerce sevgiyle, minnetle hatırlanan Mehmet Başman’ı konser öncesindeki kapanış konuşmasında andıktan sonra, Orkestra’nın Ankaralılara bir jest olarak ilk önce Ferit Tüzün’ün Esintiler başlıklı orkestra eserinin 3. Bölümünü çalacaklarını anons etti. Nitekim Orkestra, vurmalı çalgılarda ülkemizden Alican Öztan’ın katılımıyla, Erzurum yöresinden halk ezgisi Eledir oğul eledir (Ha bu diyar, Ha bu diyar) esas alınarak bestelenmiş olan eserin bu bölümünü oldukça kıvrak biçimde çaldı. Bu vesileyle Ferit Tüzün’ü de anmış olduk.
Programdaki ikinci yapıt, Beethoven’in No. 1 Do Majör Piyano Konçertosu’nu çok küçük yaşlarında piyano eğitimine başlayarak, yine küçük yaşlarda konserler veren; memleketlisi Yevgeni Kissin gibi olağanüstü yetenek olarak anılan; büyük şefler yönetiminde ve önde gelen orkestralar eşliğinde, çok sayıda konser ve resitaller veren Rus piyanist Andrei Korobeinikov çaldı. Beethoven Mozart havasını fazlasıyla taşıyan bu eserinde soliste enerji dolu, çok parlak bir rol tanımış. Korobeinikov esnek, akıcı bir tuşeye, büyüleyici bir artikülasyona sahip. Sol elde bize ilginç gelen bir staccato stili vardı. Bu aynı zamanda lirik (2. Bölüm), şakacı (3. Bölüm) ve enerjik eseri bu sıfatlara uygun biçimde, çok güzel icra etti. Yoğun alkış üzerine, fazla da nazlanmadan, Beethoven’in Op.126, 6 Bagatel’inden, IV. Bagatel’i, orta bölümü yumuşacık, giriş ve son bölümü ise parlak, hatta biraz da “şiddetli” biçimde dinleyicilerine sundu.
Son eser, Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası’ndan beklendiği gibi, Çaykovski’nin 6. Senfonisiyle birlikte, en ünlü senfonisi, No. 5 Mi minör Senfonisiydi. Nefesli çalgıların baştan sona ön planda olup, adeta başrol oynadığı eserde klarinet, korno, fagot ve obuanın kusursuz yorumları; kontrbasların tek ses getiren birlikteliği, çello ve kemanların korno ile klarinetler arasındaki diyalogları hayran bıraktı. Orkestranın yerleştiriliş biçimi sözünü ettiğimiz çalgıların salon içinde bizlere çok güzel yansıması bakımından herhalde büyük önem taşıyordu. Kornolar (4) sağda, kontrbas (6) ve önlerinde viyolonseller solda; perküsyonun sağ ve solunda bakır nefesliler; bütün bunlar incelikle düşünülmüş olduğunu düşündüren yerleştirmelerdi. İkinci bölümde solo kornonun kusursuz biçimde temayı şarkı gibi çalışından sonra, ona klarinetin katılışı; sonra da temayı obuaya emanet edişi bizim için unutulmaz anlardı. Senfoninin ihtişamlı sonundan sonra dinleyicilerin Orkestraya gösterdiği tezahürat beğeninin zirvede olduğunun kanıtıydı.
Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası, Moskova Radyo Senfoni Orkestrası olarak 1930 yılında kurulmuş. Sonraları Çaykovski Senfoni Orkestrası veya Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrası adını almış. 1974 yılından beri Vladimir Fedoseyev tarafından yönetilen Orkestra Rus müziğinin duyarlılığını yansıtmasıyla dünyada ünlenmiş. Sanatsal ve müziksel üstünlüğüne biz de tanık olmuş olduk.
Ünlü Moskova Çaykovski Devlet Konservartuarı mezunu olan Philippe Chizhevski Bolşoy Tiyatrosu ve Tokyo Yeni Şehir Orkestrası misafir sanatçısı; Questa Musica topluluğunun kurucusu ve yöneticisi; önemli Rus ve yabancı orkestraları yönetmiş ve de yönetmekte olan bir şef. Heyecanlı bir yönetme tarzı var, Moskova Çaykovski Senfoni Orkestrasıyla iyi bir iletişimi olduğu anlaşılıyor. Her ne kadar Senfoninin ilk iki bölümünü bizim alışageldiğimiz tempoya göre fazlasıyla ağır tempoda yönettiyse de, bu bir tercih konusudur, karanlık, kader teması fikrini böyle vermeyi seçmiş. Ama Orkestradan yapmacığa ve aşırı duygusallığa kaçmadan, muhteşem bir ses dolgunluğu çıkartmayı bildi. Adından daha sıklıkla haberdar olma ihtimalimiz yüksek.
Şimdi artık daha da zengin bir 2025 yılı Festivalinin yolunu bekler olacağız.
AYŞE ÖKTEM
2 Mayıs 2024, Ankara